Güncelleme Tarihi:
Buradaki bütün eserler benim gibi hissediyorum. Geçen gün Burhan Bey’e (Doğançay) dedim ki, ‘Biliyorum o tablo hiçbir zaman benim olmayacak ama benim bir parçam hep onun olacak.’ (...)” Doğançay Müzesi Müdürü Bergin Azer, 2012 Haziran’ında Radikal’den Elif Türkölmez’e verdiği röportajda, müzede bütün gün baş başa olduğu eserlerle ilişkisini bu sözlerle anlatıyordu. Çarşamba akşamı Dotkanyonda’da tanıştığım Dave de ‘bekçiliğini’ yaptığı, Martha’nın devasa İsa tablosuyla ilişkisini anlatırken, benzer bir tondan konuşuyordu. Dave bir müze bekçisi, ha karısı Lisa’ya sorarsanız muhtemelen ‘sanat danışmanı’ falan diyecektir. Ama o aslında 1.83 boyunda, 85 kilo, 38 yaşında, iki çocuk babası, bir vakitler gece kulübü bodyguard’ı, şimdi ise şık bir güncel sanat galerisindeki eserleri bekleyen bir müze görevlisi. Kelimenin tam anlamıyla ekmeğinin derdinde bir adam.
Roman ve oyunlarında günceli ve komediyi kalbinden yakalayan İngiliz yazar Nick Hornby’nin yazdığı ‘Nipplejesus’, Serkan Salihoğlu ve Melisa Kesmez’in ‘çeviri kokmayan’ su gibi çevirisi, İbrahim Selim’in çok çok iyi oyunculuk gösterisiyle ‘Bunu Ben de Yaparım’ ismiyle sahneleniyor. Serkan Salihoğlu’nun yönetimindeki oyun, kocaman beyaz perde, saksıdaki soğan ağacı ve bir ahşap tabureden oluşan, pekâlâ hakiki bir sanat galerisinden bir köşe olabilecek sade tasarımın içinde akıyor. Ve İbrahim Selim, 60 dakika içinde bizi; Dave’in hayat gailesinden insani çelişkilerine, eşi Lisa ile olan ilişkisinden sıradan bir insanın güncel sanata bakışına, sanatın aslında ‘ne’ olduğuna, provakatif sanatın muhafazakârlık ve sansürle mücadelesi mevzularıyla tıka basa dolu bir zihin akışına dahil ediyor.
Hornby, çağın insanlık vaziyetlerini ‘komik olmaya çalışmadan’, olduğu gibi yazan bir isim. Dave de öyle bir adam, kimse tarafından önemsenmeyen gündelik rutinindeki detayları müthiş bir kıvraklıkla anlatıyor. Kendi durduğu noktaya, ahlak kurallarına sıkışmış politikacıya, kibirli bir TV sunucusuna, binlerce meme fotoğrafından oluşan bir İsa resmine, o resmin yaratıcısı özgür ruhlu genç kadına, velhasıl bir ‘sanat işinin’ etrafında yarattığı aura’ya Dave’in gözünden bakmak hem çok tanıdık hem kafa açıcı hem de çok komik!
İbrahim Selim birer enstrümana çevirdiği -pek tabii ki tek kişilik bir oyunda olması gerektiği gibi- ellerini, gözlerini, yanaklarını, ses tellerini falan yanına alarak Dave olmuş ve ‘cool’ bir sanat galerisindeki yerini bulmuş. Selim; Dave’in gel-gitlerini, heyecanını, yer yer yoğunlaşan hislerini ve şu İsa tablosuyla kurduğu bağı o kadar güzel anlatıyor ki... Anlatması pek kolay değil. Gidip kendiniz görün derim...
Yazan: Nick Hornby
Yöneten: Serkan Salihoğlu
Oyuncu: İbrahim Selim
Süre: 60 dk.
Bilet Fiyatı: Öğrenci 30, Tam 60 lira.
Ne zaman, nerede?: 13, 16, 17, 18, 23, 24, 25 Şubat’ta 21.00’de Kanyon Teras’taki Dotkanyonda’da.
Oyundan bir cümle: Bütün bunların bir mesajı olmalı!