Güncelleme Tarihi:
Dünya çapında ünlü caz müzisyenlerimizden Ferit Odman’ın ilk üç albümü, ‘The Vinyl Collection’ adı verilmiş kutuda, bir araya getirildi. Olağanüstü üç albüm, daha da olağanüstü tek kutuda... Firmasını, hem de en samimi duygularla kutlamak gerek. Piyasadaki çoğu firmanın; “Nasılsa LP para ediyor, bu dalgayı kaçırmayalım ve piyasaya sürebildiğimiz kadar albüm sürelim” diye düşündüğü, master bantlar ya da kayıtlar bir yana, diskten hatta kasetten kayıt alarak bu işi yaptığı bir zamanda, Equinox rüya gibi bir iş çıkarmış.
Longplay’ler, turuncu, bordo, siyah (ve transparan) renklerde. Almanya’da basılmışlar. Her bir plağın kapağı, dışarıda ‘gatefold’ tabir edilen gösterişli biçimde üretilmiş. Hediyesi de var; plak malzemesinden yapılmış üç adet bardak altlığı.
Bütün bunlar, Odman’ın kutusunu tam bir koleksiyon nesnesi yapıyor; arzuyla peşine düşülecek, sahip olmaya çalışılacak, koleksiyon içinde en manzaralı köşeye yerleştirilecek bir kutu.
PAHALI AMA DEĞER
Bu zarfın, kapı gibi mazrufu dahi gölgede bıraktığı yeni baskıda sanatçının, her birini dünyaca kabul görmüş müzisyenlerle yaptığı ilk üç albümü yer alıyor. 2010 tarihli ‘Nommo’, bu albümden bir yıl sonra yayımladığı ‘Autumn In New York’ ve son albümü ‘Dameronia With Strings’in bulunduğu ‘The Vinyl Collection’, aslında bir parça pahalı (firmanın tavsiye ettiği satış fiyatı 355 TL). Ama tam bir ‘büyük oyuncağı’ olan bu baskıyı, koleksiyonuna katmak için seferber olacak çok insan da çıkacak. Malum, koleksiyonculuk aynı zamanda bir delilik halidir. Bu sebeple, hem caz hem de Odman hayranları, “Ya nasip” diyerek atacaklardır oltalarını. Koleksiyon takıntısına söz geçirebilen koleksiyoncuya henüz rastlanmamıştır.
SAKİN VE KALICI BİR ALBÜM
Türk müziğinin önemli seslerinden Tülin Yakarçelik’in kızı Elif Yakarçelik, yıllardan beri televizyon dünyasında yapımcı olarak haklı bir ün kazanmıştı ve müziğe pek sıkı asılacağına kimse ihtimal vermiyordu. Gerçi Koli Bandı, Fish&Chips ve Ramiz Bayraktar ile birlikte çalışmış ve bazı çalışmalara imza atmamış değildi ama işi bir albüme vardıracağı da umulmuyordu. Ama yaptı; iyi de yaptı. ‘Geçici’de, tamamıyla kendine özgü bir vokal yapısına sahip bir Yakarçelik var. Belki sesinin sınırlarını iyi bildiğinden, belki de seçimi tamamıyla bu olduğundan, albüm boyu pes bir tondan söylemiş şarkıları. Ama işte bu seçim (ya da zaruret), seçilen repertuvar ve kendisine eşlik eden müzisyenlerin katkısı ile, ortaya keskin bir hüznün sardığı bu albümü çıkarmış. Görüp/geçirdiklerini, hayattan alıp/verdiklerini ince ince, sakin/sakin, sessizce ve bağırıp çağırmadan aktarıyor dinleyiciye. Dinleyen herkes, en azından birkaç şarkıda kendini bulacak.