Kendi içimize bakıp bizleri birleştiren şeyler üzerine odaklansak...

Güncelleme Tarihi:

Kendi içimize bakıp bizleri birleştiren şeyler üzerine odaklansak...
Oluşturulma Tarihi: Mart 17, 2017 15:06

Hayal Pozantı, Türkiye’deki ilk kişisel sergisini açtı. Sanatçı, ‘.tr’ adlı sergisinde, bilişim tarihinden ve istatistiklerinden ilham alarak oluşturduğu resimlerine yer veriyor. Pozantı’yla konuştuk.

Haberin Devamı

Sizin bir alfabeniz var, nasıl oluştu o alfabe?

- Bilinçli olarak oturup ‘şimdi bir alfabe icat edeceğim’ diye karar vermedim. Öncelik olarak hedefim, ‘Dünyada varolmayan şekiller oluşturmak mümkün mü?’ sorusuna cevap vermekti. Bu soruya cevap verebilmek için dünyadaki çeşitli antikçağ medeniyetlerinin yazı ve iletişim sistemlerini araştırmaya başladım. İnsanlar şimdiki gibi birbirleriyle iletişim halinde olmasalar da, birbirine çok benzeyen şekiller ve yazı teknikleri geliştirmişler. Bu tekniklerden birini kendime çok yakın bulup, kendi ilk şekillerimi çıkardım. Diğerleri su gibi akmaya başladı. Ne olduğunu bilmeden, defterler dolusu şekil çiziyordum. Birilerini rasgele seçerek resimler yapmaya başladım. Bazılarına daha yatkın olduğunu fark edince, hangileri olduğunu belirlemek istedim. Elimde 31 şekil kaldı. Onları bilgisayara aktarmaya çalıştığımda font programında birer harf seçmem gerekti. Böylece, şifreleme alfabesi oluştu.

Haberin Devamı

 Sonra rakamlar geldi...

- Evet, birebir tanımlamayı yapınca, şekillere harflerin yanı sıra birer de rakam belirlemeyi düşündüm. 31 şekilden oluşan ‘Instant Paradise’daki her şeklin hem bir harf hem de bir sayı karşılığı var.

 Serginin adı ‘.tr’... Ne göreceğiz Türkiye’ye dair?

- Tüm resimler ya Türkiye’nin bilişim tarihindeki bir dönüm noktası olan yılı ya da Türkiye’nin bilişim alışkanlıklarının istatistiklerini belirten sayıları şifreliyor.

Kendi içimize bakıp bizleri birleştiren şeyler üzerine odaklansak...

1995 Türkiye’deki ilk internet kafenin hizmete açıldığı yıl / 2017/
Tuval üzeri akrilik ve katı yağlı boya çubuğu/ 101.6*101.6cm

HER ŞEYE RAĞMEN ŞEFKAT

 Neler var bu şifreler arasında?

- Türkiye’de ilk bilgisayarın kullanılmaya başladığı yıl (1960, IBM 650, Karayolları Umum Müdürlüğü), Türkiye’deki ilk kadın sistem analisti Ayla Taşpınar’ın IBM Türkiye’de çalışmaya başladığı yıl (1962), Türkiye’deki ilk milli kripto cihazının üretildigi yıl (1978), Türkiye’deki ilk internet bağlantısı (1993), Türkiye’de açılan ilk internet kafe (1995), Türkiye’de Nisan 2016 itibariyle internet erişim imkânına sahip hanelerin oranını (yüzde 76) sıralayabilirim.

Haberin Devamı

 Türkiye nasıl bir rakam olurdu?

- Cevabını daha önce hiç düşünmediğim bir soru. Herhalde bir rakam uydurmam gerekse; T, U ve K harfinin karşılığı olan rakamları toplayıp mutlak bir sayı oluştururdum.

 Dünya Ticaret Merkezi, yeni adıyla Oculus’ta özel bir projeniz sergilendi. Orada da önemli bir mesaj vardı...

- ‘Relentless Tenderness’ ya da Türkçe tercümesiyle ‘Her şeye rağmen şefkat’ yazan bir animasyonum o binanın içinde yer alan 19 dev ekranda her 100 saniye, 10 saniye boyunca reklam döngüsü içinde yer aldı. Bu mesaj hem standart harfler hem de alfabe harflerimle yazılıydı.

 Bu mesaj nasıl ortaya çıktı?

- Benim yapay zekâ ve insanlar arasındaki farkları incelemekle ilgili merakımdan doğdu. ‘Bizleri insan yapan nedir’, ‘bir makineden farkımız nedir’ gibi soruları irdelerken, hislerimizin önemini anlamaya başladım. İnsanı insan yapan en temel şeylerden biri duyguları. Bu duyguların içinde de bu günlerde dünya çapında aslında çok ihtiyacımız olan şefkat, merhamet, empati gibi duygular benim için özel bir anlam kazandı. Bu projeyle bizleri birleştirmek, insanlığımızı hatırlatmak ve pozitif bir mesajla reklamları bölmek benim için özel bir fırsattı.

Haberin Devamı

Kendi içimize bakıp bizleri birleştiren şeyler üzerine odaklansak...

Oculus’ta sergilenen ‘Her şeye rağmen şefkat’...

ESKİ NORMALE DÖNMELİ

 Sizin üzerine basa basa söylediğiniz şefkat, kaybolan bir duygu mu?

- Dünya genelinde insanlar, politikacıların ayrıştırmacı ve nefret dolu söylemleriyle yakın yıllarda eşini benzerini görmediğimiz bir korku içinde yaşıyorlar hayatlarını. Bence hepimiz derin bir nefes alıp, şöyle bir adım geriye çekilip, biraz ekranlarımızı, sosyal medyamızı kapatıp yüz yüze birbirimize, kendi içimize bakıp bizleri ayrıştırmak yerine birleştiren şeyler üzerine odaklanmalıyız.

 Basın bülteninde şöyle bir söz var: Eski ‘normale’ dönmekten bahsediyorsunuz. Nedir ‘eski normal’ dediğiniz?

Haberin Devamı

- Eskiye duyulan bir nostaljiden ziyade, hayatımızdaki teknolojik gelişmeleri sorgusuz kabul edip, bizlere kattıklarının yanı sıra kaybettiklerimizi düşünmemiz için bir çağrı.

 Teknolojik ilerlemeye karşı mısınız?

- Kesinlikle değilim ancak içinde olduğumuz çağın hızı gereği çok kabaca tanımlamam gerekirse, iş işten geçtikten sonra bizi beklemediğimiz sonuçlarla yüz yüze bırakıyor. Bu nedenle, sunulan bilgileri sorgulamak ve sindirmek için daha çok vakit ayırdığımız bir normal olabilir mesela eski normal. Ya da önümüze gelen verilerin doğruluğundan emin olduğumuz bir normal. Zamanı biraz yavaşlatarak anlık etki-tepkilerin süresinin uzadığı bir normal.

Haberin Devamı

22 Nisan’a kadar Dirimart Nişantaşı’nda.

Kendi içimize bakıp bizleri birleştiren şeyler üzerine odaklansak...

GÖRÜNTÜ VE SÖZ BULUŞURSA...

Fotoğrafçı Laleper Aytek, 18’inci kişisel sergisini açtı. Sanatçı, Paris’te çektiği 23 renkli fotoğrafıyla, yazar Aslı Erdoğan’ın ‘Hayatın Sessizliği’nde kitabından seçtiği düzyazı şiirlerini bir kurguyla bir araya getirdi. ‘Kendi içinden de geçip gitti mi uzaklara’ başlıklı sergide Aytek, görüntüyle sözde buluşan ya da ayrışan çağrışımları deniyor. 

12 Nisan’a kadar Fransız Kültür Merkezi’nde. 

Kendi içimize bakıp bizleri birleştiren şeyler üzerine odaklansak...

ÇAĞDAŞ SANAT ANKARA’DA

3. Art Ankara Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı başladı. 20 ülkeden 48 galeri, 600 sanatçı ile sanat inisiyatifleri, üniversiteler ve müzelerin katıldığı ArtAnkara’da 2 bin eser yer alıyor.

19 Mart’a kadar ATO Congresium’da...

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!