Güncelleme Tarihi:
Odalarda ışıksızım
“Odalarda ışıksızım, katıksızım,viraneyim.. . Seni sensiz duvarlara yazan benim divaneyim…”
Sene 1992. Karşı komşunun güzel kızına bir türlü açılamayan, sivilceli ergenliğimiz tam da bu şarkının içinde saklı değil miydi? Abilerinin yakışıklı arkadaşına iç geçirip de, yastık altı hayalleri kuran genç kızlarımız bu şarkıda az heder etmedi kendini.
Kayahan, şarkı biterken durumu özetlemişti halbuki:
“Posta posta hatıralar voltalarda yar
Ben perişan günlerim dar, anlamazsın yar”
Çünkü anlatamadığımız, anlatmaya çekindiğimiz aşkların anısına ağıt yakmaktı ilk gençlik…
Yemin ettim
Teyp takılırsa kaset tekerleğine kalemi geçirip de geri sardığımız bir şarkı daha! Hanginiz bu şarkıyı dinlerken derinden bir ‘Ah be…’ çekmedi söyleyin?
Günümüzün atarlı-giderli aşklarının idrak edemeyeceği sözler: “Seni versinler ellere beni vursunlar. Sana sevdanın yolları bana kurşunlar”
‘Biz kahrolsak da, bari sevdiğimiz mutlu olsun’ felsefesini damarımıza işleyen Kayahan’dan öğrendik bir yemin edip de dönmemeyi.
Geceler
Aşkın, efkarın mabedi geceleri hiç es geçer miydi usta? ‘Geceler yar yar, dört duvar efkar’ diye inleyip, ağladığımız zamanlarda kendi ruhumuzda, bir başımıza duygularımızla tavaf etmeyi öğrendik ondan. Bütün aşklarımızda hep gecelere selam çakarak…
Esmer günler
Kendime torpil geçeyim: Sıradaki şarkı, şu an dinlediğimde bile hatırladığım ilk aşkıma gelsin.
Evet, bir nesli kahreden şarkıdan bahsediyorum.
Tabi 90’larda ne Facebook var, ne Twitter. Instagram’dan atarlı fotoğraf da paylaşamıyoruz. Elde var olan tek şey; Kayahan ve Nilüfer düeti eşliğinde içimize ağladığımız esmer günler.
“Sen de mi aklıma sığmıyor sen de mi? Sen misin her şeyi silmekten bahseden? Böyle gitmek var mıydı? Demek yine bana hüsran. Bana yine hasret var. Yine bana esmer günler düştü eyvah!”
Ayrılıklar da sevdaya dahilse Kayahan’dan öğrendiğimiz bir hayat dersi daha; aşkını bağıra çağıra, damardan akan kanı hisseder gibi yaşayacaksın. Ayrılığı kabullenip,susmak mı? Sen delisin!
Aşk bayrakları
Şimdiki eşi, o zaman vokalisti İpek Acar’la klibini hatırlamayanınız var mı? Klipte ‘Hadi yine iyisin Tayfun’un saksafon solosu da işin bonusu.
“Dalga dalga uçuşuyor aşk bayrakları
Asi gönlüm sarhoş olmuş yaz zamanı”
Aşık olup da, küt küt atan kalbi saklamamayı, hayallerimizin peşinde koşmayı bu şarkıyla öğrendik.
Emrin olur
“Adını yazmışlar gökyüzüne . Fırtınalar düşmüş kaderime . Yolumu çizmişsin sen yine.
Emrin olur gülüm emrin olur”
Kayahan’ın bu şarkı için uzun süre yalnız kaldığı söylenir. Velhasıl yalnızlığın dibine vurmadan bu kadar nefis bir şarkı nasıl çıkardı ki.
Dönelim gençliğimize: Sene 1997. Biz ona kul köle oluruz, o terk eder. İnsanın dünyası başına yıkılmışken, nasıl olur da bu kadar naif isyan eder? Koca bir gençliğe, efendi gibi acı çekmenin yolunu yordamını Kayahan gösterdi.
Sabahlar uzak
Kadehi masayı vura vura söylenmesi gereken bir Kayahan şarkısı der ki;
“Gel vefasız, gel vicdansız. Çağırmazdım acil olmasa. Gel insafsız ah kitapsız. Yanıyorum arzularınla”
Kayahan’ın okuduğu şiirle bünyeyi tarumar eden şarkıdan çıkardığımız ders: Aşkta gurur yoktur. Göğüs kafesiniz kalbinizi taşıyamayacak kadar ağırlaştıysa, yarın için sabretmemeli. Hemen şimdi çağırmalı.
Beni anlamadın ya
“Beni anlamadın ya. Ben ona yanıyorum”
Bünyede aşırı dozda duygu yüklemesi olmasın diye son şarkıyı ‘La fa, la sol’ diyerek bitirelim. Sevip de ince ince sitem etmeyi ondan öğrendik.
Kayahan’ın son sözleriyle yazıyı noktalayalım: “Düş edin, düş ettiğiniz müddetçe yaşarsınız”