Ezgi ATABİLEN
Oluşturulma Tarihi: Aralık 14, 2014 11:21
Artık bizim de bir kukla filmimiz var. Hem de en şahanesinden! ‘Rimolar ve Zimolar’, iki ayrı kasaba sâkinlerinin dargınlık ve yanlışlıklar komedisini anlatıyor. Nefret ve korku duygularını kötülerken barışı yücelten çocuk filmini yaratıcı ekibi Nermin Er, Yonca Ertürk ve İsmet Kurtuluş’la konuştuk.
Bir kukla filmi çekme fikri nasıl doğdu?
Yonca Ertürk: Bir çocuk filmi yapmaya karar vermiştik. Animasyon mu, reel çekim mi yapacağız diye düşünüyorduk. Çok iyi kuklacılar tanıyoruz, Şevket Süha Tezel, Nazmi Sinan Mıhçı ve Emrah Özdemir. Kuklaya çok can verdiler. Kendileri de mükemmel oyuncular. Nermin’in daha öncesinden zaten çok tecrübesi var. Ayrıca karakter tasarımcısı. Kukla filmi yapmaya bu şekilde kalkıştık. Nermin de tasarladığı kuklalara kendi esprisini kattı, çok güzel oldu.
Nermin Er: Hakim olduğumuz bir teknik olduğu için kuklayı tercih ettik. Komik ve mesajı olan bir hikâye anlatmanın güzel bir yolu olduğu için de ayrıca.
Karakter tasarımlarına kattığınız o espriden bahsedelim biraz. Nelere dikkat ettiniz?
N.E.: Bugün dünyada birtakım komiklik tüyoları var çocuklara çalışan. Çeşitli göz şekilleri, gülen yüzler gibi. Biz bir karakteri güzel yapan unsurlar nedir biliyoruz. O parçaları da karakterlerimizde kullandık. Kuklaların hem fiziksel görüntüsü hem de oyunları ve vücut dilleri önemli. Mükemmel kukla oynatıcılarımız sayesinde de ayrıca bir sevimlilik kazandı karakterler.
İsmet Kurtuluş: Kukla tekniğiyle üretilmiş bir
film bu. Ama çatışması, aksiyonu, eğlencesi, şarkısı, senaryosu ve dramatik yapısıyla sinema perdesine yakışacak bir film olmalıydı. Öyle de oldu.
Karakterlerini Nermin Er’in tasarladığı, yapımcılığını Yonca Ertürk’ün, yönetmenliğini İsmet Kurtuluş ve Nermin Er’in yaptığı ‘Rimolar ve Zimolar’ı seslendirenler arasında Janset, Ezgi Mola, Akasya Asıltürkmen, Yekta Kopan, Hayko Cepkin, Fatih Ürek, Ezel Akay ve Banu Güven gibi isimler var.YETER Kİ KÜSMEYELİM
Kuklalarla çalışmanın reel çekim bir filmin yapım sürecinden farkı nedir?
İ.K.: Kuklalarla çalışmak için öncelikle kukla oynatıcılarını rahat ettireceğiniz bir set ortamı tasarlamanız gerekiyor. Kuklaları ellerini kaldırarak oynatıyorlar. Oynattıkları sırada da aşağıdaki bir monitörden kuklaların hareketlerini izliyorlar. En temel farkı bu. Sonuçta yine insan malzemesiyle çalışıyorsunuz.
N.E.: Set tasarımını da buna göre yapıyorsunuz. Kuklalar genellikle bel plandan görülen şeyler. Ama sonuçta kukla oynatıcısının yerleşeceği bir yer olmalı. Dolayısıyla seti biraz daha yukarıya kurmak gerekiyor.
Ne kadarlık bir süreç bu?
İ.K.: 20 günlük bir çekim oldu toplamda. Ama öncesinde altı yedi aylık bir senaryo süreci vardı. Filmin her karesini storyboard’ta tasarladık.
Filmin temasını iki ayrı kasaba halkının ‘barış’ı üzerine kurarken, çocuklara toplumsal barış kavramının önemli olduğu fikrini mi aşılamak istediniz?
N.E.: Bugün dünyanın en büyük ihtiyacı barış. Susuzluktan bile öncelikli bence. Çünkü çok geniş bir kavram ve pek çok başka şeyi kapsıyor. Film konuşarak, uzlaşarak aslında bir sürü şeyin çözülebileceğini söylüyor, “yeter ki birbirimize küsmeyelim” diyor.
Son olarak sizin favori karakterlerinizi alayım.İ.K.: Benimki Fısfıs. Çok ince, narin bir yapısı ve yapısına çok uygun bir konuşma tarzı var. İşte o beni benden alıyor!
Y.E.: Fısfıs’ın çok âşıkı var zaten. Bir de kukla oynatıcılar çekimlerde “İsmet yönetmene hastaymış bu Fısfıs” dediler. İsmet de bu duyguları karşılıksız bırakmayacak kadar hassas bir insan tabii. Deli kızlar Fısfıs ile Fışfış ikilisi benim de favorilerim. Bayılıyorum onlara. Çaça Nene’ye de ayrıca.
N.E.: Ben evlat ayıramam. Yok, yapamam yani.