Güncelleme Tarihi:
Jose Saramago Portekizli bir yazar. 2010 yılında hayata veda etmeden önce Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi olmuştu. Genelde ülkesine muhalif yazarlara verilmesiyle dikkat çeken Nobel’in politik bir alt yapısının olduğuna inanılıyor. Saramago da ülkesinin hükümeti ile ihtilaflı bir isimdi. Din konusunda ülkesinin hükümeti tarafından sansürlenmişti. Üstelik bu sansür onun ülkesinden ayrılmasına ve Kanarya Adaları’na yerleşmesine neden olmuştu.
Nobel ödülünü de ülkesinden uzakta, Kanarya Adaları’nda yaşarken almıştı. Şimdiye kadar bu ödülü kabul etmeyen tek isim Cezayir asıllı Fransız yazar Jean Paul Sartre’dı. 1964 yılında Nobel Edebiyat Ödülünü reddeden Sartre, “Bir yazarın, resmi kurumlarca bahşedilen böyle bir ödülü kabul etmesi, onun kişisel hedeflerini ona ödül verenlere göre yönlendirmesine neden olur. Bir yazar bağımsız olmalıdır. Kurumlarla ilişkili olmamalıdır veya bir kurum haline dönüşmemelidir” diyordu. Saramago bu tartışmaların içine sokulabilir mi bilinmez, ama onun usta kalemi, okuyucunun kalbine girmeyi başardı. Belki de aldığı en büyük ödül budur.
“Bilinmeyen Adanın Öyküsü” kitabında Saramago, masum hikâye kişilerini gizemli bir öykünün içine sokuyor. Masalsı bir üslupla yazılan kitaptaki politik, romantik ve toplumsal alt metinler, cümleler arasında hemen göze çarpıyor. Saramago bu kitabında da anlatmak istediklerini doğrudan okuyucunun yüzüne vurmak yerine, en sert ve acıklı konuları bile ısıtmayı biliyor.
Jose Saramago’nun ilk olarak 2001 yılında basılan bu kitabını Kırmızı Kedi Yayınevi dilimize kazandırmış. Emrah İmre’nin yaptığı Türkçe çeviri, kitapta yer alan Birol Bayram’a ait desenlerle derinleşmiş ve öyküye büyük bir sıcaklık katmış.
“Bir adam kralın kapısını çalmış ve ona demiş ki, bana bir tekne ver” diye başlayan kitap, soluksuz bir okuma ile sona eriyor. Bu masalsı öykünün içindeki bütün politik ve yaşamsal alt metinler, önemli bir sözcük işçisi olan yazarın kıvrak zekâsı ile birleşiyor ve bizlere çok keyifli bir okuma sunuyor.