Güncelleme Tarihi:
İki kültür varlığı, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un katıldığı basın tanıtımıyla Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmeye başlandı. Bakan Ersoy, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, dünyanın en zengin arkeolojik mirasına sahip ülkelerden biri olduğuna işaret ederek, "İnsan medeniyetinin doğduğu, onlarca farklı devlet ve kültür yapısına evrildiği, tarihi şekillendiren sayısız dönüm noktasının gerçekleştiği toprakların üzerinde yaşıyoruz. Böylesine zengin bir kültür ve medeniyet mirasına sahip çıkmak hepimizin ortak sorumluluğudur." dedi.
Kültür varlıklarının korunması için azami hassasiyet gösterdiklerini vurgulayan Ersoy, ayrıca çeşitli yollarla sınırların dışına çıkarılmış hazineleri de gerek diyalog kurarak gönüllülük esasıyla gerekse hukuki yollarla ait oldukları topraklara getirmek için yoğun mesai harcadıklarını bildirdi.
Ersoy, sadece geçen yıl 106 kültür varlığının iadesinin sağlandığını belirterek, şöyle konuştu: "Bugün yine yürüttüğümüz çalışmaların başarılı bir sonucu olarak iki kültür varlığımızın daha ülkemize dönüşünün mutluluğunu yaşıyoruz. Neticede 2004-2020 arasında 4 bin 439 kültür varlığının ülkemize iadesi sağlanmıştır. Özellikle belirtmek istiyorum, 2002 yılında bir tane eseri yurt dışından getirtmiştik. Kaçakçılık Dairesi oluşturup üzerine daha hızlı gidildikten sonra 2004'ten sonra hızlandı, 5 bine yakın tarihi eserin ülkemize geri getirilmesi başarıldı."
İngiltere'den iadesi sağlanan eserler hakkında da bilgi veren Ersoy, bunlardan birinin Isparta Müzesi'ndeki Sidamara tipi lahite ait olan ve 1987-88'de yurt dışına çıkarıldığı tahmin edilen iki kayıp parçadan biri olduğunu, eserin, Christie's Müzayede Evi'ne ait bir katalog taranırken 4 Aralık 2019'da satışa çıkarılacağının tespit edildiğini anlattı.
Ersoy, Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak hemen harekete geçtiklerini, İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü İnterpol-Europol Dairesi ve İngiltere polisiyle irtibat kurduklarını, bu girişimlerle eserin satışının ileri seviyede tetkikler yapılması için geçici olarak durdurulduğunu belirtti.
Sunulan veriler sayesinde yasa dışı şekilde Türkiye'den çıkarıldığı konusunda ikna olan İngiliz polisinin, eseri elinde bulunduran kişiyle görüşerek iadesine aracılık etttiğini dile getiren Ersoy, ikinci esere ilişkin de şu bilgileri verdi: "İkinci eser ise milattan önce 2 ila 3'üncü bine tarihlendirilen, iki adet boğa tarafından çekilen bir araba modelidir. Yine İngiltere'de bulunan Bonham's Müzayede Evi'nde, 28 Kasım 2019'da yapılması planlanmış olan açık arttırmaya ait katalogda tespit edilmiş ve derhal işlemler başlatılmıştır. İlk etapta eserin satışının durdurulması talebimiz müzayede evi tarafından reddedilmiştir. Bunun üzerine Londra Kültür Müşavirliğimiz, İngiliz polisiyle irtibata geçerek eserin satıştan çekilmesini sağlamıştır. Ardından müzayede evi kanalıyla eserin sahibiyle temasa geçerek, eser üzerindeki mülkiyet hakkından vazgeçmesi ve Türkiye'ye iadesi noktasında kendisini ikna ettik."
"Akademik çalışmaların değerine örnek"
Bakan Ersoy, bu operasyonların, akademik çalışmaların ne kadar değerli ve önemli olduğunu göstermesi açısından da örnek birer dosya olduğuna dikkati çekerek, her iki eserin tespiti ve Anadolu topraklarına aidiyeti noktasında Prof. Dr. Mehmet Özsait ve Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu'nun kilit rol oynadığını vurguladı.
Özsait ve Kulakoğlu'na şükranlarını sunan Ersoy, "Prof. Dr. Sayın Volker Michael Strocka'ya Sidamara Lahiti'ne ait parçaların tespitinde gösterdiği hassasiyet ve ahlaki tutumundan ötürü, Prof. Dr. Sayın Musa Kadıoğlu'na bu bilginin hızlı ve sağlıklı şekilde Bakanlığımıza ulaşmasındaki emeği nedeniyle teşekkür ediyorum." diye konuştu.
Her iki eserin de Türk Hava Yolları (THY) tarafından ücretsiz taşındığını hatırlatan Ersoy, oldukça meşakkatli olan kültür varlıklarının taşınmasını kolaylaştıran THY Genel Müdürlüğüne, İstanbul ve Esenboğa Havalimanı Mülki İdare amirliklerine, emniyet müdürlüklerine, gümrük görevlilerine, İçişleri, Dışişleri, Ticaret ve Adalet bakanlıklarına teşekkürlerini sundu.
Kaçakçılıkla mücadele artık Daire Başkanlığı seviyesinde yürütülecek
Tarihi eser kaçakçılığının en başında önlenmesinin esas hedefleri olduğuna işaret eden Ersoy, İçişleri Bakanlığına bağlı emniyet ve jandarma birimlerinin sürdürdüğü yoğun çalışmaların, kaçakçılara ağır darbe vurmaya devam ettiğini söyledi. Ersoy, ancak tarihi eser kaçakçılığıyla mücadelede en önemli faktörün halkın bilinçlendirilmesi olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Halkımıza şu mesajı iletmek isterim, kültür varlıkları hepimizin ortak hafızasıdır. Bu ülkede gerçekleşen her kaçak kazı bu hafızaya indirilmiş bir darbedir. Herkesin bu farkındalıkla hareket etmesini, bize ait olan bu eşsiz değerlere kararlılıkla sahip çıkmasını bekliyorum.
Bu bağlamda biz de üstümüze düşen sorumluluğun bilinciyle kültür varlığı kaçakçılığıyla çok daha etkin mücadele sağlamak, vatandaşlarımızı kültürel mirasımızın korunması konusunda bilinçlendirmek, kurumlar arasındaki koordinasyonu üst düzeye taşımak için Kaçakçılıkla Mücadele Dairemizi kurduk. Daha önce Şube Müdürlüğü olarak görev yapan ve son 15 yılda 4 bin 500'e yakın eserimizin ülkemize iadesini sağlayan bu birim artık Yurtiçi Kaçakçılıkla Mücadele, Yurtdışı Kaçakçılıkla Mücadele, Eğitim ve Farkındalık Şubesi olmak üzere branşlaşan üçlü bir yapıda görevine Daire Başkanlığı olarak devam edecek. Bu sabah gerekli kararı imzaladık. Kaçakçılıkla Mücadele Dairesini, Daire Başkanlığı haline getiriyoruz. Buradaki görevli ve teknik uzman sayısı 3 katına çıkarılıyor. Bu durum, yurt dışına kaçırılmış eserlerin daha hızlı tespitini, ülkemize daha hızlı getirilmesini sağlayacak. Gerekli atamalar da bugün itibarıyla yapılıyor."