Güncelleme Tarihi:
Zaman zaman şu dünyaya çok geç geldiğimi düşünürüm. Onca teknolojik gelişmeye, hayatımızı kolaylaştıran bir dolu ayrıntıya rağmen 100 yıl doğmuş ve Orient Express’le bir seyahat yapmış olmak isterdim.
Hayatın o trenin hızıyla aktığı, haliyle kimsenin acelesi olmadığı, telefon ekranları yerine camın ardında boylu boyunca uzanan Doğu Avrupa coğrafyasına baktığımız, güzel yemeklere uzun güzel sohbetlerin eşlik ettiği bir yolculuk…
Bugün imkansız.
HER AN GERİ DÖNEBİLİR
Orient Express'in ilk Paris-İstanbul seferini 1884'te yapmıştı.
Her şeyden önce Orient Express seferleri çoktan tarihe karıştı.
Ama tren şu anda capcanlı, Paris’in merkezinde sergileniyor.
Arap Dünyası Enstitüsü’nün iddialı cam binasının önünde, tıpkı o şaşaalı günlerindeki gibi ince zevklerin simgesi olarak duruyor.
İlk Paris-İstanbul seferini yapmasından bu yana geçen 130 yılın şerefine, tren şirketi SNCF açtı bu sergiyi. Lokomotif yedi aylık bir çalışmaya toparlandı, vagonlar bir o kadar hummalı bir uğraşla eski günlerine döndü. Bir Zamanlar Orient Express sergisi, SNCF’ye 3,5 milyon dolara mal oldu.
Şirketin tek amacı bu treni anmak değil, aynı zamanda yavaş ve lüks seyirli Orient Express’i yeniden canlandırmak. Hem nabız yokluyor hem de destek topluyorlar.
CİNAYET MAHALLİ TAM ORACIKTA
Vagonlara giren ziyaretçiler, 19. yüzyılın sonundan 1970’lere kadar çalışan but trenin özellikle 1900’lerin ilk yarısındaki güzel günlerine şahit oluyorlar. Şık salonlar, bohem hayatın kalıntıları, kaçınılmaz oryantalizmin yarattığı atmosfer.
Aynı zamanda vagonların ünlü yolcularından izler de görüyorlar: Graham Greene’nin daktilosu bir yanda duruyor, Josephine Baker’ın elbisesi diğer yanda...
En etkileyici olan ise Agatha Christie’nin efsanevi Doğu Ekspresi’nde Cinayet romanında o meşhur cinayeti işlettirdiği salonun içinde gezmek. Bir de koltuğun altından kanlı bıçak çıksaymış tam olacakmış.
Yolunuz Paris’e düşerse Bir Zamanlar Orient Express sergisi 31 Ağustos’a kadar açık.