Güncelleme Tarihi:
Öncü İngiliz trip-hop topluluğu Sneaker Pimps’in solisti Chris Corner’ın solo projesi IAMX, 17 Mart’ta %100 Music konserleri kapsamında garajistanbul sahnesinde, 18 Mart’ta Ankara Eski Yeni Bar sahnesinde olacak. 2003 yılından beri sürdürdüğü solo çalışmalarında trajediyi şov eden duygusal konseptin yanı sıra karanlık ve harekete geçiren müzikal altyapıyla kendine has bir kabare sunuyor Chris Corner. Sıra dışı müzisyenin ilk albümü “Kiss & Swallow”dan beri elektronik müziğin içine işleyen çılgın gitarlara Chris'in erotik ve kendine özgü vokalleri eklendiğinde oluşan uyum IAMX'in keskin karakterini belirliyor. Corner, anavatanı İngiltere’den sonra yerleştiği Berlin ve Los Angeles’ta müzik endüstrisinden bağımsız bir ruhla orijinal çalışmalarına devam ediyor. İçinde bulunduğumuz günlerde yeni albümü “Metonia”nın turnesinde olan ve hayranlarına yine unutulmaz şovlar sunan Corner’ı Türkiye konserleri öncesinde yakaladık ve biraz sohbet ettik...
Türkiye’ye ilk gelişin olmayacak bu. Önceki ziyaretlerinden ve konserlerden neler hatırlıyorsun?
Güzel mimarinizi, muhteşem kahvenizi, tutkulu ve seksi konser kitlenizi hatırlıyorum... Taksim’de attığım kısa turda da bir sürü travesti ve koyun sürüsü görmüştüm! İlginçti...
Yeni albümün “Metanoia” hakkında konuşalım biraz, nasıldı yazım ve kayıt süreci?
Kaliforniya’da, Mojave Çölü’nde ufak bir stüdyom var, orada kaydettim albümü. Olağanüstü bir sessizlik, doğayla baş başa olma hissi ve sonsuz bir gökyüzü eşlik etti bana. Doğanın beni içinde bulunduğum karanlık haletiruhiyeden kurtaracağına olan inançla yazabildim bu şarkıları. Sadece etrafı izledim ve kendimi sessizliğe bıraktım. Deneyimlerimin beni engellemesine ya da kısıtlamasına izin vermedim ve kendimi özgür bıraktım, sanki yeniden başlıyormuşum gibi...
'ŞARKI BİTENE KADAR KİMSEYE DİNLETMİYORUM'
Önceki albümlere göre en belirgin farkları nasıl özetlersin peki?
Psikolojik olarak yeniden doğuşumu simgeliyor bu albüm. Çöküşün ve yeniden ayağa kalkışın hikâyesi diyebiliriz. Karanlık bir süreçten sonra hayatımı büyük oranda değiştirmeye karar verdim. Hayatı daha basit yaşamaya çalışıyorum ve bu anlayış müziğime de yansıdı elbette.
Şarkıları nasıl yazıyorsun? Gece mi, sabah mı? Yalnız mı, bir arada mı? Önce sözler mi, müzik mi?
Yalnız yazıyorum... Kaotik bir durum oluyor duyguları bir yapboz gibi bir araya getirirken. Gizlilik bu anlarda çok önemli. Şarkı tamamen bitene kadar kimseye dinletmiyorum.
'MÜZİĞİM İNSANLARA YARDIM EDİYORSA NE MUTLU!'
Hayatını değiştirdiğinden bahsettin, Los Angeles’a taşınmakla ne gibi şeyler tamamen değişmiş oldu senin için?
Berlin’e göre kesinlikle çok farklı bir yaşam anlayışı var Los Angeles’ın, attığınız her adımda bunu gözlemleyebilirsiniz. İnsanlar Amerika’da, özellikle de Kaliforniya’da daha farklılar. Daha iyi ya da daha kötü demiyorum ama kesinlikle farklılar. Depresyondan çıkabilmek için verdiğim kararlardan biriydi daha güneşli ve sıcak bir şehre taşınmak ve Los Angeles da aklıma gelen ilk şehirlerdendi. Los Angeles’ın doğası, güneşi, şehrin dışındaki uçsuz bucaksız çöl ortamı ve sessizlik beni tedavi etti diyebilirim. Bu durumun yanı sıra müziğimdeki minimalizm ve insani ilişkilerime de yansıyan basite indirgeme hamlesi beni yeniden hayata döndürdü.
Müziğin psikoloji üzerindeki iyileştirici gücü hakkında neler söylemek istersin?
Karışık bir durum. İnsanlara ne yardım ediyorsa, o sağlıklıdır. Bu müzik de olabilir, bir başka insana duyulan aşk da olabilir, koşu yapmak ya da film izlemek de olabilir. Herkes için farklıdır bu iyileşme süreci. Eğer benim müziğim başkalarının hayatına olumlu yönde etki ediyorsa bu benim için inanılmaz bir mutluluk kaynağı olur. Bir müzisyen olarak müzikle ilişkim diğer insanların müzikle ilişkisine göre biraz farklı elbette. Doğru açıyı bulana kadar uğraştığım şeyler pek çok zaman müzikten zevk almamı engelliyor ama umarım ortaya çıkardığım sonuçların, dinleyici nezdinde sağlıklı bir karşılığı oluyordur.
'ÖNCE DEPREŞTİM, SONRA ÇIKTIM!'
Şu sıralarda neler okuduğunu merak ediyorum...
Okuduğum son iki kitabın birbirlerine tamamen zıt iki etkisi oldu üzerimde! E.M. Cioran’ın “On the Heights of Despair” kitabı beni karanlığın dibine itti, depresyona girmeme sebep olan şeylerden biri oldu. Ama sonrasında okuduğum Jon Kabat-Zinn kitabı “The Mindful Way Through Depression” bu süreçten çıkabilmeme yardımcı oldu. Şu sıralar ise sinirbiliminin tarihi üzerine yazılmış bir kitap okuyorum.
Son olarak şunu sorayım; gelecekte başka bir projeyle müzik yapman gibi bir ihtimal var mı? Belki başka bir grupta?
Geleceğin ne getireceğini asla bilemezsin. Ama şu kadarını söyleyebilirim, şu sıralarda bir hayli ünlü birkaç arkadaşımla bir şeyler yapmayı görüşüyorum! Şimdilik sürpriz olarak kalmasını istiyorum, gerçekleşirse hepiniz duyarsınız zaten!