Güncelleme Tarihi:
Emir Ersoy’un albümünün ismi, yapılanı (ya da yapılmak isteneni) özetliyor: Rock müziğimizin bazı şarkılarına Kübalı bir kılık biçmek. Ama elbette Emir Ersoy’vari yol ve yöntemlerle, sürpriz ses ve vokalistlerle.
Mor ve Ötesi’nden ‘Cambaz’, Yüksek Sadakat’ten ‘Haydi Gel İçelim’, Duman’dan ‘Senden Daha Güzel’ ve ‘Köprüaltı’, MFÖ’den ‘Sakın Gelme’ ve ‘Sude’ (ki bu şarkı Sezen Aksu’nun da sayılabilir), Athena’dan ‘Yaşamak Var Ya’, Teoman’dan ‘Paramparça’, Cem Karaca’dan ‘Resimdeki Gözyaşları’ gibi gerçekten saf rock şarkılar, Göksel’den ‘Sabır’ ve Can Bonomo’dan ‘Tastamam’ gibi rock tınıları barındıran ama saf rock sayılmayacak şarkıların tamamı; başta Cem Yılmaz, Gonca Vuslateri, Farah Zeynep Abdullah gibi, asıl işi şarkı söylemek olmayan konuklarla, Küba’ya doğru gezintiye çıkarılmış.
OLMUŞ MU PEKİ?
Kısmen evet. Kısmen de hayır.
Emir Ersoy’un bütün albümlerinde hayat coşkusu her zaman tamdır. Bu sefer de öyle. En azından işin müzikal tarafında durum bu. Hemen hemen her şarkı, ait olduğu toprakların ruhu kaybettirilmeden taşınmış, yeni topraklara ekilmiş. İşin vokal tarafının büyük kısmı da Ersoy’un yapmak istediklerine büyük destek vermiş. Başta Gonca Vuslateri, Doğa Rutkay, Hande Subaşı ve Türkü Turan olmak üzere, çoğu vokalist gayet iyi; ses verdikleri şarkıları ortada bırakmamışlar.
İki şarkı birden seslendiren Farah Zeynep Abdullah ise ortada duranlardan; kötü değil, ama iyi de değil. Kendi alanında her zaman çok sevimli ve yetenekli Sarp Apak ise baltayı taşa vurmuşlardan. Cem Karaca’nın (ve Apaşlar’ın) emsalsiz ‘Resimdeki Gözyaşları’nın, böyle bir zulüm görmediği dahi söylenebilir.
Kader/kısmet değil, çalışma/çabalama işleridir bütün bunlar. Rakı masalarında onun/bunun gazıyla iyi söylediğinizi düşündüğünüz bir şarkıyı, günlerce (belki haftalarca) çalışmadan bir albüme dahil etmeye kalktığınızda, böyle şeyler olur. Ne kadar prova, o kadar iyilik ve güzellik.