Her manyaklığın başı ekonomi

Güncelleme Tarihi:

Her manyaklığın başı ekonomi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 19, 2014 14:18

Altıdan Sonra Tiyatro ve Theater an der Ruhr’un ortak projesi ‘Ekonomania’ incelikli iş. Kapitalizm hüküm sürdüğü sürece yaşayacak bir metin.

Haberin Devamı

İstanbul’daki alternatif sahneler içerisinde nefis işler üreten kumpanyalardan biri Altıdan Sonra Tiyatro. Öyle ki her yeni yapımı için iyi bir oyun izleyeceğimi bilmenin huzuru ve merakıyla düşerim Kumbaracı50’nin yoluna. Ekibin Almanya’dan Theater an der Ruhr ile başlayan partnerlik ilişkisi bu sezon meyvesini verdi. Adı ‘Ekonomania’. Oyun Türkiye prömiyerini Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde yaptı. Bu ay da Almanya’da görücüye çıkacak.

Metin kaleminin izini büyük iştahla sürdüğüm Yiğit Sertdemir imzalı. Onun hem yazıp hem de yönettiği oyunları izlemeye alışmışız. Bu kez reji başka bir göze, Theater an der Ruhr’dan Roberto Ciulli’ye emanet. Sahnedeyse iki tiyatronun oyuncularını bir arada izliyoruz. Yani hem Almanca hem de Türkçe konuşuluyor sahnede. Üstyazı falan da yok!

Zira hangi dilin konuşulduğu mühim değil artık. Dilin de medeniyet gibi çöplüğe dönüştüğü belirsiz bir gelecek bu. Sadece birkaç kelime kalmış geriye. İnsanlar varlıklarını yeraltında, ‘asla görmedikleri hâlde var olduklarından şüphe etmedikleri’ devlerin çöplerini öğüterek sürdürüyor. Devlerin belirledikleri saat aralıklarında uyanık kalıyor ve sadece öğütüyor, öğütüyor, öğütüyorlar. Hatırlamıyor, sorgulamıyor, karşı çıkmıyorlar. Zira artık düşünmüyorlar!

Bu sıkı düzen, geçmişten bir oyuncu topluluğunun çöp yığını arasında belirmesiyle çatırdamaya başlıyor. Zira bu Geçmişten Gelenler’in hâlâ işleyen bir belleği var. Dolayısıyla da isyan gücü... Luigi Pirandello’nun ‘Dağların Devleri’deki gibi, onlar da devler için oynamaya başlıyorlar. Ama oyunu izlemeye gelip gelmeyecekleri muğlak devlerin oyunu anlayıp anlamayacakları da belirsiz. Yazar bu aşamada izleyici ve devleri aynı yerde konumlandırırken, izleyiciyi de oyunun içine katmış oluyor. İyi de yapıyor! Zira oyunun sonlarına doğru dikkatler epey dağılıyor doğrusu. Bunun oyunun iki dilli olmasıyla ilgisi yok; hatta iki dilliliğin izleyiciye bir özgürlük alanı tanıdığı bile söylenebilir. Geçmişten Gelenler’in oyun sahnelerinin uzunluğu, oyunun temposunun baştan sona aynı ritimde seyretmesi gibi sebepleri var.

Bunun dışında... Yiğit Sertdemir yine kendine has üslubuyla, yalnız bu kez hayaller ve sayıklamalara daha ağırlık veren bir metin kurmuş. Reji, dekor, oyunculuklar, ışık, kostüm, makyaj… Her şey ince ince işlenmiş. Alkışı hak ediyor. Oyun aralık ayında yurda dönecek. Farklı bir deneyim. İzlemek lazım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!