'Her ailede olan şeyler'in öyküsü...

Güncelleme Tarihi:

Her ailede olan şeylerin öyküsü...
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 13, 2015 10:25

ikincikat sezonu yaz ortasında, 'Aynur Hanım'ın Bebeği'yle açtı. Genç tiyatroların 'olgunlaşma evresine' girdiğinin habercisi gibi bir oyun bu... Görün, derim...

Haberin Devamı

Size iki güzel haberim var: ikincikat yaz ortasında yeni sezonu açtı bile. Geçen yaz gerçekleştirdikleri ‘Yarının Oyunları’ projesine, yine seyircinin oylarıyla seçilmiş temalar etrafında yazar-yönetmen-oyuncuları buluşturdukları ‘Savaş ve Barış Oyunları’ ile devam ediyorlar. ‘Yazlık’ serinin ilki olan ‘Aynur Hanımın Bebeği’ geçen hafta prömiyer yaptı. İkinci güzel haber şu: Yerli metin yazımında çıta gerçekten yükseliyor.

Alternatif mi, bağımsız mı, batıyorlar mı çıkıyorlar mı derken geride bıraktığımız sezon da genç tiyatroların işlerini tartıştığımız bir dönem olmuştu. ikincikat’ın ‘Savaş ve Barış Oyunları’ projesi kapsamındaki yeni oyunu, yerli tiyatro yazının son örneklerinden ‘Aynur Hanım’ın Bebeği’, “Bu iş tamam galiba” dedirtti bana. Arada hayal kırıklıklarımız olacaktır ama galiba bir temel ayaklardan metin yazımı, reji, oyunculuk ve dramaturji konusunda genç tiyatrolar olgunluk çağına giriş yapıyor.

‘Aynur Hanım’ın Bebeği’nin yazarı Murat Mahmutyazıcıoğlu. Son oyunu ‘Fü’de de içimizi cız ettiren üslubu vardı ama bu kez kılçıklarından iyice arınmış, anlatmak istediğine titizce fokuslanmış, mizah ve gerilim ayarını iyi kurmuş, ne eksik ne fazla, sade bir metin yazmış. Mahmutyazıcıoğlu’nun asıl iyi yaptığı ise; erkeğin kadın üzerinde kurduğu iktidarı, iki kişi arasında başlayan ezen-ezilen ilişkisini, kadına yönelik şiddeti bir erkek yazar olarak, kadın bakış açısından bakmaya çalışarak, politik olarak sorunsuz bir tavırla yazmış olması.

Bu bir kadın öyküsü ama aynı zamanda bir erkek öyküsü... Her gün iş yerlerimizde, sokakta, evlerimizin içinde, şimdiki hayatlarımızda, çocukluğumuzda karşılaştığımız, kimi zaman uygulayıcısı olduğumuz ‘erkek, öfkeli, feodal, muktedir’ dilin (bunlara bir de üst orta sınıf şehirli kibrini ekleyin) ve o dilin kurduğu ilişkilerin öyküsü. Vedat’ın karısı Nur’a sıkça dediği gibi: “Her ailede olan şeylerin” öyküsü… Karı-koca Vedat ile Nur’un bir de temizlikçi kız Hacer’in boş bir dairede buluşmasıyla örülen bir öykü…

REJİSİ DE POLİTİK DURUŞU DA TATMİN EDİCİ...

Sahnede bu kafası net metni bütünleyen tertemiz bir tasarım ve reji var. Oğuz Arıcı’nın rejisinin başarısı kendisini en çok; iyi kurulamamış olsaydı çok sakil durabilecek gerilim-kavga sahnelerinde gösteriyor. Tabii bunda Nur’u oynayan Neslihan Arslan başta, Haydar Köyel (Vedat) ve Canan Atalay’ın (Hacer) iyi oyunculuklarının etkisi büyük.

Haberin Devamı

Her ailede olan şeylerin öyküsü...

Haberin Devamı

Hem anlatım dili, edebi tadı ve politik tavrı hem de reji, sahne tasarımı ve oyunculuklarıyla tatmin edici bir iş ‘Aynur Hanım’ın Bebeği’. ‘Tuhaf karakter’ Hacer için tercih edilen ses ve beden kullanımını yer yer zorlama bulduğumu not edeyim sadece.
‘Savaş ve Barış’ oyunları serisi kapsamında, ‘irade’ teması altında yazılmış, bu metin. Finalde Nur’un kendisine bir kurtuluş ve özgürleşme kapısı aralama ihtimali, tam da o ihtiyacımız olan ‘irade’.

15, 16, 17 ve 18 Temmuz’da 20.30’da ikincikat Karaköy’de.

BAKMADAN GEÇME!