Güncelleme Tarihi:
“Mutfak kadının yeridir” diye cinsiyetçi bir algı varken, gastronomi alanında ise erkekler söz sahibi! Dünyada erkek şefin kazancı yıllık olarak ortalama 38 bin 992 dolarken, kadın şefin kazancı 27 bin 843 dolar. Gıda festivallerine katılan şeflerin yüzde 88’i erkek şef iken, yüzde 12’si kadın şef.
‘Gastronominin Güçlü Kadınları’ projesini başlatan Güral Porselen Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Harika Güral, gastronomi sektöründe tarladan başlayan çok uzun bir süreç olduğunu söylüyor ve ekliyor, “Bizim arzu ettiğimiz şey en öncelikle kadınlarımızın emeklerinin görünmesi, onların seslerinin çıkması”…
Hiç kuşkusuz rol modellerinin de görünür olması gerekiyor. Harika Güral ile bir araya geldik ve gastronomi alanındaki kadınları ve projeyi konuştuk.
‘Gastronominin Güçlü Kadınları’ projesini başlattınız. Nedir bu proje?
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini kuran mekanizmaların oldukça karmaşık ve uzun bir tarihi var. İş bölümünün cinsiyet temelli inşası, üretimde erkek üstünlüğünün doğal olarak kabul edilmesi, kadınların üstlenmek zorunda kaldığı roller, bu rollerin tabi kılınmayla ilişkisi söz konusu mekanizmaların birkaç örneği sadece. Antropoloji metinlerine, evrimsel modelleri inceleyen çalışmalara baktığımızda bile, erkeklerin avlanmadaki rolüne ağırlık verildiği, kadınların toplayıcılığının pek de değerlendirmeye alınmadığını görüyoruz. Kadınların deneyimleri, sesleri, onlar hakkında üretilen bilgi erkek egemen bakış aracılığıyla aktarıldıkça erkek üstünlüğü savı yeniden üretilir, pekiştirilir. Bu nedenle kadını değil, birbirinden farklı kadınlık hallerini, kadın oluşu odak noktasına oturtacak çalışmalara, konuşmalara ihtiyacımız var. Kadınların deneyimlerinin erkeklerinkinden farklı olabileceğini ve bunu meşru bir zeminde araştırma konusu olarak ele alınabileceğini belki de kendimize sürekli hatırlatmalıyız. Rol modelleri görünür kılmalı, başarı hikâyelerini tekrar tekrar anlatmalıyız.
Bu projeyi yapmaktaki amacımız gastronomi dünyasının geniş alanlarında çalışan ve üreten kadınları bir araya getirmek, yeni iş olanaklarına dikkat çekmek, sosyal ilişkileri ve bilgi ağını güçlendirmek, yapılan işleri görünür kılmak, rol model oluşturmak, istihdamı ve kadın ekonomisini arttırma girişimlerini ön plana çıkarmak.
Gastronomi dünyasından bahsederken bir akademisyen, bir şef, gıda mühendisi, coğrafi işaretleri kabul ettirmek için çalışan bir avukat, soğuk hava deposunda çalışan bir kadın yani gastronomi sektöründe çalışan tüm kadınlardan bahsediyoruz. Gastronominin her alanında başarı sağlamış kadınların birbirlerinden değişik mücadelesi ve anlatacak hikâyeleri var.
Bu işe nasıl başladılar, neler yaşadılar, karşılaştıkları engeller nelerdi, nasıl başarılı oldular, her şeyi anlatsınlar istiyoruz. Gastronomi sektöründe kendisini yetiştirmek isteyen gençlerimize ya da ileriki yaşlarda bu alana girmek isteyen insanlarımıza rol model olsunlar. Güral’ın sosyal mecralarında bir araya gelerek onlara deneyimlerini aktarsınlar, bir diğerinin yollarına ışık olsunlar.
“GELİŞMEK İÇİN KADINLARIN SÖZ SAHİBİ OLMASI GEREKİR”
Kadınların gastronomide istihdama katılım oranı nedir?
Kadınların gastronomi alanında ne yazık ki varlıkları çok az. Sadece gastronomi de değil diğer tüm alanlarda bu durum böyle. Mutfak kadının yeridir, ev işi kadının görevidir gibi bir algı söz konusu. Evden çıkıldığında otel mutfakları, şef mutfakları genelde erkek mutfaklarıdır. Başarılı şeflerin çoğu erkek. Eşitsizlik her sektörde olduğu gibi gastronomi sektöründe de var. Eğer bir sektörün modernleşmesini, gelişmesini istiyorsak kadın mutlaka orada olmalı. Gelişim ve modernleşme istiyorsak ki modernleşemeyen ve günümüz koşullarına ayak uyduramayan sektörler yok olmaya mahkûmdur, kadınların her sektörde özellikle gastronomi sektöründe söz sahibi olması gerekir.
Biz restoranlarda, kafelerde, mutfaklarda ve turizmin her kademesinde özellikle karar vericilerde kadınları eşit oranda görmek istiyoruz. Hizmet sektöründe yüzde 75 erkek – yüzde 25 kadın çalışan oranını eşitlemek gerekiyor. Tarım ve aile işlerinde kadın çalışan oranı yüksek. Bu alanlarda da kadınların çalışma koşullarını iyileştirmek, sosyal haklarını hatırlatmak, erkek çalışan sayısını arttırmak hedefimiz.
Gastronomi denince akla sadece yemek geliyor. Gastronomi demek sadece yemek demek değildir. Onun pek çok paydaşı var. Biz de gastronomi savaşçılarındanız ve porselen üretiyoruz. Tarladan başlayan çok uzun bir süreç var gastronomi sektöründe. Kadınlarımız bu alanlarda kendilerine yer bulabilirler. Bizim arzu ettiğimiz şey en öncelikle kadınlarımızın emeklerinin görünmesi, onların seslerinin çıkması.
Değişen ve gelişen teknoloji kadının iş hayatında etkinliğini arttırsa da kadınların yaşadığı zorluklar artarak devam ediyor. Kadının eğitim alması, ekonomik hayatta varlığını hissettirmesi oldukça önemli. Ülkemizde çalışan sayısına baktığımızda kadın ve erkek arasında çok büyük fark var. Gıda sektörüne baktığımızda kadınla ilişkilendirilen bir sektör ama erkek egemen bir konumda. Bu sektörde istihdam olanakları her geçen gün artıyor ama erkekler çoğunlukta. Biz projemiz ile kadınların ve gençlerin gelecekte gastronomi sektörünün başarılı çalışanları olmalarını hedefliyoruz.
İstatistikler nasıl?
Son istatistikler şöyle;
“PANDEMİ CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNİ DERİNLEŞTİRDİ”
Pandemi özellikle bu sektörü çok etkiledi. Kadın çalışanlar bu durumdan daha çok etkilenmiş olabilir mi?
Yaşadığımız bu süreç hepimiz için unutulmaz deneyimler kazanmamıza yol açtı. Pandemi cinsiyet eşitsizliğini derinleştirdi, çalışan kadın için hayat daha zorlaştı. Eve taşınan iş hayatı ile ev işindeki sorumluluklar kadının yükünü daha da arttırdı. Zihinsel ve fiziksel olarak artan bir iş yükü söz konusu.
Koronavirüs bütün herkesin yaşamını etkiledi. Home Office uygulamaları, online toplantılar ve seyahat kısıtlamaları yaşıyoruz. Ev yaşamının zorunlulukları iş yaşamı ile birleşti. Salgınla birlikte ev ve iş yaşamına sıkışılmış durumda. Erkek ve kadın için aynı evde yaşanmasına rağmen durum çok farklı olabiliyor.
Aynı evi paylaşmalarına rağmen ev içi sorumluluklar kadının görevi gibi algılanmakta. Oysaki erkek de aynı evde yaşıyor. Kadın ve erkek her ikisi de eşit şekilde sorumluluk almadığı sürece kadının ruhsal sağlığını koruyup aile ve iş hayatı arasında denge sağlaması mümkün görünmüyor.
Projede ilk etapta hedefleriniz kaç kadına ulaşmak?
Bizim öncelikli hedefimiz farkındalık yaratmak ve sosyal platformlarımızda bir topluluk oluşturmak, kariyerini bu sektörde oluşturmak isteyen gençlerimize ulaşmak. Her şey bir hayal ile başlar. Onlara parçası olacakları hayalleri kurmaları için yardımcı olmak istiyoruz.
Bütün aşçılık meslek liseleri, gastronomi ve mutfak sanatları eğitimi alan üniversite öğrencileri ile iş birliği içindeyiz. Kariyer planlamalarına destek veren özel programlarımız ile onlara ulaşıyoruz.
Kimlerle iş birliği yapıyorsunuz bu projede?
Özellikle sosyal gastronomi alanında çalışan şeflerin projelerini destekliyoruz. Kadın istihdamına olanak sağlayan projelerin yanındayız.
Gastronomi ve Mutfak Sanatları eğitimi gören okullarla iş birliği yapacağız. Okullarda iş birliği, kariyer günleri ve özel atölyeler düzenleyeceğiz. Anadolu ve Trakya bölgesinde üretim yapan kadınların ürün ve kişisel becerilerini ön plana çıkarmak istiyoruz.
“YÖNETİM KURULUMUZDA İKİ KADIN VAR”
Türkiye’nin 40 Genç CEO’sundan biri seçildiniz. Ne ifade ediyor size çalışmak?
Bu tür ödüllerin çok kıymetli olduğuna inanıyorum. Hem emeklerim takdir edilmiş oluyor hem bu listelere girmek isteyen genç arkadaşlarımızın daha iyi olmak için çalışma isteklerini kamçılıyor.
Türk iş dünyası genellikle erkek egemen ve İstanbul merkezli sermayedir. Gürallar olarak biz Egeliyiz, Kütahyalıyız. Bizim şirket merkezimiz hala Kütahya’da. Buna rağmen şirketimizin yönetim kurulunda iki kadın var. Üst kademe kadın yöneticilerin ve yönetim kurulundaki kadın yöneticilerin arkadan gelen kadınların lehine verdikleri savaşın çok değerli olduğuna inanıyorum. Bizim sesimizin daha gür çıkabilmesi için teşvike ve uygun ortama ihtiyaç var. Bu tür ödüller bizlerin ellerini güçlendiriyor.
Her zaman çok çalışıp yenilenmeyi önemsiyorum. Değişimin öneminin farkındayım. Denemekten, en iyiyi aramaktan korkmamak gerekir. Çalışmak sadece para kazanmak olmamalı, para ve başarı zaten gelir. Bir gün uluslararası listelerde ülkemi temsil etmenin gururunu yaşamayı çok arzu ediyorum.
Birçokları sizi “hazır bir işin içine doğmuş” olarak görebilir. Bu yargıyı yıkmak zor oldu mu?
Evet, ben hazır bir işin içine doğdum, bunun yargılanacak bir tarafını da görmüyorum. Şirketlerimizin pek çoğu ben doğmadan önce hayata geçmişti, iş hayatında herkes “self made” olmak zorunda değil. Aksi takdirde kurumlar oluşamaz, kurucu ölünce firma da ölür. Önemli olan kurucudan sonra nesiller boyu o şirketlerin en iyi şekilde devam edebilmesi, istihdam sağlaması ve ekonomiye can suyu verebilmesi.
Aile şirketlerimizde 3. kuşak yönetici olduğum için gurur duyuyorum. Arzum işlerimizi en iyi şekilde 4. kuşağa aktarabilmek.
Annem avukat, babam sanayici. Son derece planlı ve disiplinli, işlerini çok severek yapan insanlar. Onların cesaretlendirmeleri sayesinde her şeyi yapabileceğime inandım ve kimsenin bana aksini söylemesine izin vermedim.
Aileden gelen yönetici, babasının kızı ya da kadın yönetici olarak görülmek beni rahatsız etmiyor. Önemli olan ekiplerimizle birlikte hayata geçirdiğimiz başarılı projelerin insanların hayatlarında fark yaratıp yaratmaması.
“Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” demiş Ziya Paşa.
Kendinizi sözle anlatmak yerine elle tutulur, tatmin edici sonuçlarla insanların karşısına çıkmak daha etkilidir. Ben “hands on” tabir edilen bir yöneticiyim. Sahada olmadan, müşteri, ürün, satış ekipleri ile bir arada olmadan zamanın ruhunu yakalamak mümkün değil. Telefonumda işle ilgili o kadar çok WhatsApp grubu var ki arkadaş gruplarına cevap verecek zamanım kalmıyor. Online toplantılar sayesinde farklı şehirlerdeki mesai arkadaşlarımızla sürekli iletişim halinde kalabiliyoruz. Bu kadar yoğun çalışmak beni dinç tutuyor.
Bütün bu çalışmaya, üretmeye rağmen insanlar çeşitli sebeplerle size önyargı ile yaklaşabilir. Ne olursa olsun negatif bakış açısını değiştirmek istemeyebilirler. Eğer siz elinizden gelenin en iyisini yaptığınızı düşünüyorsanız, huzurluysanız, bilin ki bu negatif bakış açısı sizinle ilgili değil, onların içlerindeki negatifliğin dışarıya vurmasıdır. Bunun ayrımına varmayı zamanla öğrenmek zorundasınız.
“BABAM TAM BİR FEMİNİSTTİR”
Babanız İsmet Güral, sizin rol modeliniz… Neler öğrendiniz kendisinden?
Babam hem çok iyi bir insan hem de basiretli iş insanı. Fakat en önemlisi babam tam bir feministtir!
Kadın olmazsa erkeğin bir değeri olamayacağını savunur. Kadın ve erkeğin eşit oranda çalışma ve terfi hakkı olduğuna inanır. İşe alımlarda kadınlara öncelik verir.
Kadın ve erkek olarak değil, insan olarak görür herkesi. Gençlerle konuşurken sabırlı olmamı, onların henüz sivri köşelerinin çok olduğunu, zamanla öğreneceklerini söyler. Babam teknolojiyi benden iyi takip eder, kendisini sürekli olarak dinamik tutar. Her zaman alternatifli düşünmeye sevmek eder. 2. ve 3. planlarımın olmasına salık verir.
Babamla çalışmanın bana kazandırdığı iş disiplini ile birlikte her zaman kendimi ve işimi geliştirmeye, yeniliklere ayak uydurmaya, gelişime ve dönüşüme odaklanıyorum. Başarı için çok çalışmak şart. Hiçbir başarı tesadüf değil. Yıllar içerisinde bunu defalarca teyit edecek olaylar yaşadık.