Güncelleme Tarihi:
Serginizi çok güçlü bir soru üzerine kurmuşsunuz: “Mültecileri kimse kabul etmiyorsa Mars’a mı gidecekler?” Birçok Avrupalı lidere ve Trump’a oldukça mantıklı gelebilir bu çözüm...
- Ne yazık ki hem Avrupa’da hem Amerika’da milliyetçileşme eğilimi var. Sergiye hazırlandığım dönemde Türkiye-AB arasında mültecileri geri yollama anlaşması yapıldı. Bu aslında mültecilerin artık gidecek bir yerlerinin kalmadığını gösteren bir şeydi. Demokrasinin beşiği olarak görülen ülkeler, onları kaderlerine terk ediyor. Ben de Türkiye’ye 2012’de göç etmiş Suriyeli astronot Muhammed Faris aracılığıyla bir yüzleştirme yapmak istedim. Faris, uzaya çıkmış, diplomatik pasaportu olan biri ama Türkiye’ye kaçak yollardan, yürüyerek gelmiş.
‘MÜLTECİLERİ DEĞİL, KÖTÜLERİ UZAYA YOLLAMAK GEREK’
Faris’le yolunuz nasıl kesişti?
- Türkiye’de verdiği röportajları okudum. Duruşu çok etkileyiciydi. Ağlayan, yardım isteyen biri değil. Gayet cool. Her fırsatta savaş bitince ülkesine döneceğini söylüyor.
Anlattığı şeylerden en çok ilginizi çeken ne oldu?
- Sergideki videoda; Mezopotamya’da binlerce yıllık bir kültürleri olduğunu anlatıyor, ilk alfabeyi oluşturduklarını, ilk buğdayı, ilk demiri işlediklerini... “Daha önce yaptık, gerekirse yine yaparız” gibi bir tavrı var. Mars’ta da demir madenleri var, biliyorsunuz... Gerçekten gitmeleri gerekse, orada da bir medeniyet kuracaklarına inandırıyor videoyu izleyenleri.
KAPILARI AÇMAK DEĞERLİ BİR ŞEY
Astronot Albert Sacco’yla bir röportaj yapmıştım. “Elimde olsa bütün liderleri uzaya çıkarırdım. Eminim bir daha hiç savaş çıkmazdı” demişti...
- Faris de “Mültecileri değil, asıl bütün kötüleri uzaya yollamak gerek” diyor.
Sergideki videoda konuyla ilgili birçok uzmanın görüşüne yer vermişsiniz...
- Evet. NASA’da çalışan uzmanlar -Umut Yıldız ve Alper Aydemir- Mars’a gitmenin yaklaşık bir yıl alacağını, oraya bir şeyler taşımanın çok maliyetli olduğunu, bu yüzden 3D yazıcılarla Mars’ta bir şeyler üretmek gerekeceğini anlatıyor. Uzay hukuku uzmanı, avukat Nazlı Can, ‘Uzayda insan hakları var mı’, ‘Mars’ta mülkiyet sahibi olunabilir mi’ gibi soruları yanıtlıyor. Mimarlık ofisi Autoban da uzaya ilk gidecek mülteci aile için bir yaşam alanı prototipi tasarladı. Mars’ta radyasyon çok fazla olduğu için ilk yerleşim ünitelerinin yeraltında olması öngörülüyor. Sergideki videoyu Mars’ın dokusuna uygun bir yer olduğu için Kapadokya’da çekmiştik. Orada da yeraltı şehirleri var, biliyorsunuz. Mars için de ona benzer bir konsept tasarladılar.
Berlin’de sanat çevreleri Avrupa’nın mülteciler konusundaki yaklaşımını eleştiriyor mu?
- Avrupa’da milliyetçilik ağırlıkta görünüyor, zaten yabancı düşmanlığı da çok yaygın ama ‘Refugees Welcome’ gibi mültecilere kucak açan kampanyalar da düzenleniyor.
SANAT DÜNYAYI DEĞİŞTİRİR DİYEMEM
Siz Türkiye’nin bu konudaki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Savaştan kaçan üç milyon insana kapıların açılması insani yönden değerli bir şey. Ne koşullarda yaşıyorlar tartışılır tabii ama...
Sanat ele aldığınız sorunların çözümüne nasıl bir katkı sağlar?
- Romantik bir sanatçı değilim, “Sanat dünyayı değiştirir” diyemem. Ama bir kişinin bile mültecilerle empati kurmasını sağlamanın önemli olduğunu düşünüyorum.
UÇAK PROJESİNDE 45 GÖÇMEN
‘Köfte Airlines’tan söz edelim biraz...
- Tekirdağ-İstanbul otobanı üzerinde, yol kenarında bir uçak gördük. Üstünde ‘Köfte Airlines’ yazıyor. Mustafa Yurdanur Bey, onu alıp oraya getirmiş, içine de restoran açmış. Amerika’da görmüş böyle bir şeyi, kendisi de yapmak istemiş. Berlin’deki HAU Tiyatrosu’ndan bir proje yapma teklifi aldığımda, mültecilerin bir yerden bir yere gitme-gidememe durumunu bu uçakla anlatmak istedim. Çanakkale Bienali ekibi yardımıyla Göç İdaresi’ne başvurduk. Projede yer almak isteyen 45 göçmen geldi. Emniyetleri için konstrüksiyonlar hazırlandı. Fotoğrafla birlikte bu süreci anlatan bir de video sergiliyoruz. Çünkü fotoğraf Photoshop’la yapılmış gibi duruyor.
HERKES KENDİNİ SOKAĞA ATMIŞ
Sergi üç ana bölümden oluşuyor. İlki; Türkiye’ye göç etmiş olan Suriyeli mülteci, astronot Muhammed Faris’i konu alan video ve tablolar... İkincisi, Mars’ta yaşamı anlatan NASA yetkilileri, uzay hukuku uzmanı ve fütürist mimarların görüşlerinin yer aldığı bölüm. Üçüncüsü de, sanal gerçeklik gözlüğünü takarak izleyiciye gerçekten Mars’taymış hissini yaşatan bölüm.
Ülkenin bugünlerde içinde bulunduğu atmosfer nasıl etkiliyor sizi?
- Her gün yeni bir şeye uyanıyoruz. Çok sert yaşanıyor her şey. Bazen boğuluyoruz, bazen de sanat yapmak rahatlatıyor.
Sanat ortamı mevcut durumdan nasıl etkileniyor peki?
- Sansürler, otosansürler mi etkili olacak yoksa daha yaratıcı bir süreç mi başlayacak, bunu zaman gösterecek. Sanat sezonu geçen hafta açıldı. Açılışlara gelen insanlar, ‘Ne olacaksa olsun’ diye kendilerini sokağa atmışlar. Bu, umut vericiydi. Çünkü son zamanlarda herkes ülkeden gitme planı yapıyor. İnşallah gitmezler, kalıp burada direnirler, ortam düzelir... Faris’in de dediğine benzer şekilde: “Biz gideceğimize politikacılar gitsin”.
HALİL ALTINDERE’NİN BERLİN ÇIKARMASI
Halil Altındere’nin işleri şu anda Berlin’de üç farklı kurumda sergileniyor. İlki, Neuer Berliner Kunstverein’daki ‘Space Refugee’ başlıklı solo sergi. İkincisi, Hebbel am Uffer Tiyatrosu’ndaki ‘Köfte Airlines’ isimli fotoğraf projesi. Üçüncüsü de Berlin Bienali’nde yer alan ‘Homeland’ isimli video çalışması.