Haftanın müzikleri

Güncelleme Tarihi:

Haftanın müzikleri
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 20, 2014 15:00

Haberin Devamı

****
LANA DEL REY
ULTRAVIOLENCE
Interscope

2010’da ilk albümünü çıkardığında kimse onu tanımıyordu. ‘Lana Del Ray’ (Evet, Ray, a ile.) adını verdiği o albümü neredeyse hiç ses getirmemişti. Sonra Lana, kendi metamorfozunu yaşadı. İmajından sound’una birçok şeyi değiştirdi ve bambaşka bir figür oldu. Bu figür buram buram Amerikanlık kokan, ‘50’ler ve ‘60’lar esintili bir imaja sahip, günümüzün bağımsız sanatından beslenen, neredeyse hiç özgün olmayarak fark yaratan bir figürdü. ‘Instagram Çağı’nın poster kızı dendi ona. Geçirdiği estetik ameliyatlar ve ortaya çıkardığı albüm Lana’nın ‘indie’den medet uman bir ticari pop ürünü’ olduğu eleştirilerini de beraberinde getirdi. Peki sonra ne mi oldu? Yeni döneminin ikinci albümü ‘Ultraviolence’ sinematografik melankoli diye özetleyebileceğimiz Lana tarzını devam ettiriyor. The Black Keys’den Dan Auerbach iş birliğiyle klas bir albüm ortaya çıkmış. Hüzünlü, buğulu, acıtan ama zehir gibi de saran bir albüm... Yani Lana’dan ne bekliyorsak tam da o.

Haberin Devamı


*****
LINKIN PARK
THE HUNTING PARTY
Warner Bros. / EMI

2000’lerin başında ortaya çıktıklarında tüm zamanların en büyük sert müzik akımlarından biri olan nu metal’in zirvesinden başlamışlardı kariyerlerine. Rage Against the Machine, Korn, Deftones ve Limp Bizkit ile belli bir yere kadar gelen nu metal’i ana akıma taşımıştı Linkin Park. İlk iki albümleri ‘Hybrid Theory’ (2000) ve ‘Meteora’ (2003) ile birer nu metal şaheserine imza atan grup, ardından tarz değiştirdi ve daha elektronik, daha soft, daha dingin müzik yapmaya başladı. Üstelik bunu yaparken, onları nu metal grubu olarak tanıyıp seven kitlelerini kaybetmedikleri gibi, dünyanın en büyük gruplarından biri oldular. Üç albüm süren bu ‘başka müzikler deneme’ hevesi ‘The Hunting Party’de son bulmuş durumda. Burada, ilk iki albümdeki kızgın Linkin Park geri dönmüş durumda. Üstelik müzikleri de ilk iki albümdeki kadar sert. Yer yer daha sert! Hatta hızlarını alamayıp ‘War’ adında düpedüz punk bir şarkıya da imza atmışlar. Yılın şu ana kadar en iyi albümü!

Haberin Devamı


***
ANATHEMA
DISTANT SATELLITES
Kscope

‘90’ların ilk yarısında doom ve death metal’i karıştırarak elde ettikleri sound ile dikkat çeken, ardından tarzlarını tamamen melodik doom metal’e kaydırarak ‘Eternity’ (1996), ‘Alternative 4’ (1998) ve ‘Judgement’ (1999) adlı üç albümle bir nesli etkisi altına alan bir gruptu Anathema. O üç albüm bugün birer klasik statüsündedir. Melankolik metal’in köşe taşlarındandır. ‘A Fine Day to Exit’ (2001) ve ‘A Natural Disaster’ (2003) albümleri ile daha Radiohead, Pink Floyd kırması bir sound’a geçiş yapan grup, yedi yıl sonra çıkardığı ‘We’re Here Because We’re Here’ albümüyle elektronik elementli progresif rock sularına girmiş, sonrasında gelen ‘Weather Systems’ ile bu sound’unu korumuştu. Şimdi ise 2000’lerin başındaki Anathema sound’una dönüş var. Ama bazı şarkıları daha önce dinlediğinizi düşünebilirsiniz. Yine de ‘The Lost Song, Part 1’, ‘Ariel’ ve ‘Anathema’ adlı üç muhteşem şarkı barındırması sebebiyle özel bir albüm olarak dikkat çekecektir ‘Distant Satellites’ yıllar sonra bile.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!