Güncelleme Tarihi:
Ünlü Bulgar oyuncuların rol aldığı film, bir başarı öyküsünün kahramanı olan gül yağı üreticisi Teco’nun hayatını anlatıyor. Film aynı zamanda, mübadele döneminde Türklere yapılan zulmü de Bulgarların gözünden beyaz perdeye taşıyacak.
Türkiye'ye Federal Film Akademi tarafından getirilen filmin yapımcısı Stoyan Stoyanov, filmin Bulgar devletinin son 40 yılını ele aldığını söyledi.
Stoyanov, Bulgaristan'ın üç bin yıllık bir geçmişe sahip olduğunu belirterek, "Bütünüyle tarihsel bir filmde ülkenin mazisine atıfta bulunmamak imkansızdı. Filmin kendisinde onu bir rüya yani bir hayal olarak tasarladık. Çocukların hayallerini süsleyen güzel bir Trakya kraliçesi olarak tasarlandı." dedi.
"Bulgaristan gülün ülkesidir"
Herkesin bir hayali olduğunu anlatan Stoyanov, "Aslına bakarsanız herkesin hayalini gerçekleştirebilmesini temenni ediyorum. Bu bakımdan asla yarın olmadığını, sadece bugünün var olduğunu fark ettiğimden bu yana artık eskiyi terk ettim. Tüm hayallerimi gerçekleştirdim. Eğer merak ediyorsanız bunu nasıl gerçekleştirdiğimi söyleyebilirim. Muhtemelen geceleri yatmak için saatini kuran tek kişi benim diyebilirim. Çaldığı zaman son verebilmek için yatağa gidiyorum çünkü benim rüyam gündüzdür, yatağa girdiğimde de son bulur o. Sizinle şu anda konuşurken bile bu benim rüyamdır bir sevincim yani. Size bir şey söyleyebilmek, faydalı olabilmek bir bahtiyarlıktır." diye konuştu.
Senaristlik ve yönetmenlik de yapan Stoyanov, Bulgaristan'ın eski ve yeni tarihine değinildiğini filmde, gül üretiminin 400 yıllık geçmişinin de gözler önüne serildiğini dile getirdi.
Stoyanov, tarihini bilmeyen bir milletin nereye gittiğini de asla bilemeyeceğine dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Bir gerçek var ki gül yalnızca Kazanlık bölgesi için değil, tüm Bulgar halkı için çok önemli. Çünkü gül Bulgaristan'ın sembolüdür. Bulgaristan gülün ülkesidir. Güle giden yolun sadece güllerin güzelliğiyle ilgili değil aynı zamanda dikenlerle kaplı olduğunu da size söylemek zorundayım. Filmin kendisinde de her şeyin eğlenceli olmadığını, bu gül efsanesini yeniden diriltmek için ısrar, irade ve karakterin gerektiğini göreceksiniz."
"Damascena kelimesi Şam'dan geliyor"
Filmde tarihi gerçekliği de ortaya koydum"
Stoyanov filmin otobiyografik bir filmden ziyade tarihi bir film olduğunu dile getirerek şunları söyledi: "Son yıllarda özellikle son 30 yılda bazı siyasi hatalar yapıldı.1989'da olanlar gibi. Bulgaristan ve Türkiye olarak bunları her iki ülke için de rahatlıkla söyleyebilirim. Yaklaşık 1 milyon kadar Türk Türkiye'ye sınır dışı edildi. Filmi izlerken herkes kendi adına bir düşünsün ve bence bundan bir ders çıkarsın. Pek çok insan 1989'da Bulgaristan'dan ayrılmak zorunda kaldı ve kriz başladı. Bundan 30 yıl sonra hiç ama hiç kimse şimdiye kadar benim bu gerçeği gösterdiğim gibi gösterebilme cesaretine sahip olamamıştı. Bunu gördük. Muhasebemizi yapalım ve geçmişi unutalım ileriye bakalım."
Filmin kendisine ait olan ve hayatını yansıtan müziğinin Türkiye'den Tuğba Yurt tarafından seslendirildiği bilgisini veren Stoyanov, "20-25 yıldan beri Bulgaristan, çok zorlu bir dönemden geçti. 25 yıl boyunca ne şarkı söyleme ne de müzik hakkında düşünecek bir havam vardı. Böyle bir zamanım hiç olmadı hep işle ilgilendim. Aniden son 5-6 yıl içinde, filmde de görüleceği üzere, kişinin ruh gücünün kuvvetiyle bu melodi geldi. Bu birkaç dakikalık kısa melodiler neredeyse bütün hayatımı anlatıyor diyebilirim." ifadelerini kullandı.
Stoyan Stoyanov, Türkiye'deki sinema sektöründen uzman kişilerin filmi beğenmelerinden duyduğu mutluluğu dile getirerek, Damascena'nın mekan olarak da hikayeyle uyumlu olduğu için çok beğenildiğini anlattı.
Yönetmenliğini Todor Anastasov ve Alexander Smolyanov’un üstlendiği "Güller Ülkesi: Damascena"da Veselin Plachkov, Dimitar Banenkin ve Neda Spasova başrolü paylaşıyor.
Filmin görüntü yönetmenliğini Hristo Genkov yaparken, senaryosunda Stoyan Stoyanov, Maria Laleva, Alexandar Smolyanov ve Hristian Nochev, müziklerinde ise Georgy Strezov imzası bulunuyor.