Güldürür ama akılda kalmaz

Stand up, cesaret ister. Bu ülkede hele önünüzde heyula Cem Yılmaz gibi bir gerçek varken. Buna tiyatro camiasında bir süredir tanınan isimken stand up gösterisiyle seyirci karşısına çıkıyor olmayı ekleyin. Üstüne bir de “Kadın stand up’çı olur mu ya!” seviyesindeki ortamda kadın olmayı...

Tiyatrocu Merve Engin’in stand up’ını duyduğumda aklımdan bunlar geçti. Sonra kendime geldim, ‘Kıyıya Oturmanın Böylesi’nden sonra “Bir tür stand up yapıyor” diyen ben değil miydim? Yalnız değilmişim, Engin’in performanslarını izleyen bir dolu insan da ‘işine karışıp’ benzer tavsiyede bulunmuş. “Aa, şeyi şeyi, o gün anlattıydın ya hani, ne komikti, onu da anlatırsın bak!” diye tatlı tatlı ısrar etmiş.

DURUM KOMEDİSİ İÇİN İYİ AMA...

Bu kadar ‘karışılmasına’ kayıtsız kalmamış Engin, geçen haftadan beri ‘Bi Karışma Ya!’ başlığıyla stand up yapıyor. Bebeklikten yetişkinliğe birbirimizin alanlarına teklifsiz müdahil olmamızı, hayatlarımıza burunlarımızı sokmamızı hicvediyor. Evvelki tek kişilik oyunlarında da yaptığı gibi seyirciyle atışarak, modern insanın gündelik zaafları, komik hallerine değinerek anlatıyor.

Merve Engin, yazıp oynadığı ‘Kıyıya Oturmanın Böylesi’nde tek başına 11 karakteri sırtlamış, eğlenceli, güncel, yaratıcı bir ‘Commedia dell’arte’ (İtalyan tiyatro geleneği) örneği yaratmıştı. Sahnede parıltılı bir genç kadın vardı, yeni bir ‘komik kadın’la tanışmıştık. 5 sene olmuş. Engin’in oyun alanına hâkimiyeti, hazırcevaplığı, yüzü-vücuduyla oynama esnekliği sürüyor... Seyirciyi güldürüyor da... Ama stand up’tan beklenen, daha akıcı, dinamik, havalarda uçuşan, seyircisini pat diye yakalayan bir performans. Merve Engin, ‘durum komedisi’ için uygun olsa da içi daha dolu tespitlerin eksikliği çok net hissediliyor. Toplumun içinden, insan ilişkilerinden çekip çıkardığı komikliklerimizin gerçekten çarpıcı olması gerekiyor ki şöyle tatlı tatlı sersemleyip çıkalım salondan. Metin iyi olmayınca performans da iyi olamıyor. Netice de salondaki seyircinin keyfine göre değişiyor. O zaman da akıllarda kalan ‘Bi Karışma Ya’ değil, ‘Kıyıya Oturmanın Böylesi’ olmaya devam ediyor..

'Bi Karışma Ya'
11 Mart Çarşamba
20.00
Kadıköy Kılçık Mekan

BU HAFTA NE İZLESEK?

Oyun Atölyesi’nin 15’inci yılına saygı duruşu niteliğinde yeni kadroyla sahnelediği ‘Dolu Düşün Boş Konuş’ seyircisini kırıp geçiren ama çoğu kez yavan esprilere, eski usul eleştiri diline teslim olan bir güldürü. Tüm oyuncu kadrosu metnin ve rejinin hakkını sonuna kadar verse, ortaya tertemiz bir prodüksiyon çıksa da oyun ‘skeç havasında’ akıp gidiyor. Sorun belki Steven Berkoff imzalı metnin günümüzün epey gerisinde kalmış olmasındadır.
7 Mart, 16.00, Oyun Atölyesi

Geçen sezon başladı, hâlâ konuşuluyor. Karakomedi türündeki oyuna Mehmet Birkiye deneysel tatta, incelikli bir reji hazırlamış. Başarısında Kent Oyuncuları ekolünün etkisi büyük. Stanislavski tekniğiyle titiz bir metin çözümlemesi yapmış, metni didik didik etmişler. Satır araları sahneye usulca bırakılıyor. Bazen minicik hareketler bazen de sadece duraksamalarla.
Perşembe akşamı Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi'nde

Günümüz İstanbulunda yaşayan, farklı yaşam koşullarına sahip 10 kadının, kürtaj yaptırmak üzere gittikleri merkezde kendileriyle girdikleri muhakemeyi anlatıyor. Hem çok komik hem de dramatik. En güzeli de “kürtaj iyidir, kötüdür” gibi bir mesaj verme derdine düşmemesi.
Cuma ve cumartesi akşamları 20.30'da Yan Etki Sahne'de

İlk sezonunda hak ettiği üzere bütün ödülleri silip süpürmüştü. Hâlâ izlemediyseniz, hiç tiyatro severim filan demeyin. Bir kere izlediyseniz zaten ne demek istediğimi çok iyi biliyorsunuz.
Çarşamba, cuma, cumartesi ve pazar 20.00'de, Üsküdar Tekel Sahnesi'nde