Güncelleme Tarihi:
Bu hayatta size en zor gelen ne oldu?
Doğru anlaşılmak. Kendimi doğru ifade edebilmek… Her zaman seçen olmak… Uzun süreli sessizlikler ve molalar verebilmek hiç kolay bir şey değil. İnsanın isminin sağına soluna üstüne altına tepesine yapıştırılan ne varsa sadece yorgunluk, zaman kaybı. Değişime, gelişime köstek amaçlı… Kendinizi doğru ifade edebilmek bana hayatta en zor gelen tek şey olmuştur.
Endişe ve kaygı duyduğunuzda ne yapıyorsunuz?
Bu hayatta en sevmediğim duygular; endişe ve kaygıdır… Ben teslimiyet duygusunu seviyorum. Tedbirleri elden bırakmamak şartıyla, yaratanın takdirine gücüne inanıyorum.
En fazla ben mi yaptırıyorum bilemem ama yaptığınız bazı çalışmaların arkasında bazen konuştuğunuz sözlerle, laflarla durmak yetmez… Rakamlara verilere de bakarak yol almanız gerekir. Kendinizi, çalışmalarınızı, yatırımlarınızı doğru veriler ışığında bilgi, his, öngörünüz ile birleştirerek yenilersiniz. Yönlendirirsiniz. Karar alırsınız, disiplinli çalışma ile aldığınız kararları destekler ve başarıya erişirsiniz. Bana göre doğru bir yöntemdir…
En beğenilen şarkılardan biri ‘Seni Kırmışlar’ oldu. Duygusal bir insan mısınız?
Evet… Rüzgâr esse kırılan cinsten bir yüreğim var maalesef. Beni yıllardır ‘Demir Lady’ diye lanse ettiler. “Unutmayın ki bana bir şey olmaz” sözüm yukarıdaki soruda belirttim slogan haline geldi. “Nasıl olsa Gülben’e bir şey olmaz” diyerek sağlı sollu, bıçaklı, tüfekli, mayın tarlası bombaları ile vurdular da vurdular. Acı çeken yanım nasır tuttu. Ama nefes alabiliyorum ve ışık saçmaya devam ediyorum. Yıllarca toprağın altına saklanan kömürün, elmasa dönüşmesi gibi...
Ülkemizin en bilinen sözü ya da sizin deyiminizle totemi; “Unutmayın ki bana hiçbir şey olmaz" söyleminin sahibine soralım. Bu bir büyü, totem diyorsunuz…Doğru mu?
İnsanız… Benim de etim, kemiğim bir canım var. Derim kesilirse benim de kanım akıyor. "Ama unutmayın ki bana hiçbir şey olmaz" diyerek; bir totem, şahane bir büyü, çok güzel bir muska ve geçerli bir söze dönüştürdük hep beraber. Gerçekten de işe yarıyor. İnsan kendi kendine bunu tekrar edebilir ama inanarak söylerse daha da işleyen bir hali var. Her gün aynı
saatte alınan antibiyotik gibi... Bu sözü tekrar ettiler ve şahane bir büyü yaptılar, üzerime altın tozlarını saçtılar ve bu güç sanki kalkanlaştı üzerimde… Ve pek çok kadın bu söylemi kullanıyor. Durmak yıkılmak yerine ayağa kalkıyor, işine gücüne daha da fazla sarılıyor. Ne güzel etmişim. İyi ki de söylemişim. .
Kendinize bakar mısınız?
Çok… İyi beslenirim, uykularıma dikkat ederim. Spor yaparım…
Üç çocuk annesi olduğunuz için mi yoksa kendiniz için mi?
Her ikisi için de diyelim… Her insanın sağlıkla kalması beslenme, uyku ve mümkün olduğunca spora dikkat etmesi şart. Elinden geleni yapmalı bence… Yürümeden yatmamak gibi en azından… Biyolojik standardınızı düşürmeden geleceğe erişmek için artık bu konulara dikkat etmek şart. Üç çocuğumun da evlendiğini görmek istiyorum. Torunlarım olsun, ben onlara yük olmayan tatlı bir babaanne olayım. Bazen bana gelsinler bazen de ben onlara gideyim isterim. Herkes ister…
Geleceğe dair planlarınız var neler?
Bir kere hayatımın sonuna kadar şarkı söylemeyi düşünmüyorum. Profesyonel anlamda… Yani 60'ımda illa sahnede olacağım gibi bir hayalim de iddiam da yok. Ama müzikten kopmadan üretmeye devam edip, farklı alanlara açılarak yazarak, çizerek beni mutlu edecek değerlere sarılmak diyebilirim.
Güzelliğinizi nasıl korursunuz?
İç güzelliğime, dış güzelliğimden daha özenerek… Dikkat edin lütfen içerisinden güzellikle beslenen kadınlar etrafına ışık saçıyor. Belki de bu sebeple estetiğim yok, bir süre daha da olmayacak sanırım. Ve Tasavvuf diyor ki: Dışını süslemekten bıkmadın mı? İçini süsle...
Dışını süsleyenlere karşı mısınız? Mesela estetik ameliyat olanlara?
Kesinlikle hayır… İlerisi için büyük konuşmam ve yapan kimseyi yargılamam. Şu ana kadar tercih etmeyişimin temelinde özgüvenim ve inançlarım var. Bakalım bundan sonraki yıllarda neler olacak?
İçinizi güzelleştirmek derken affedici bir insan mısınız? Sizi kıranları affettiğiniz olur mu?
Hepsini affettim. Bu kolay bir şey değil… Affetmek de ağırdı, çok zor bir şey ama ben başardım. Hayatıma özgür bir şekilde devam edebilmek için, kimseye kin ve düşmanlık beslememek gerektiğini düşündüm. İntikam duyguları ile beslenen bir yapıya sahip değilim. İyilik peşindeyim. Bu sebepledir ki 40 tane anaokulu açtım.
Sevenlerim, o güzel yürekler bana bir ömür yeter. Nerede olursa olsun ister Anadolu’nun hiç bilmediğimiz bir köşesi isterse dünyanın öbür ucunda, onlar bana yeter. Gerisi boş. Samimiyetimi sorgulayanlar beni ormanda yaralanmaya alışmış, hırçın bir aslanın yavrularını korurken pençelerini çıkartması gibi önlem aldığımı görüyorlar.
Ünlüler; özellikle pandemi dönemi sosyal medya üzerinden gelir elde etmeye çalışıyor. Siz, bu mecraları bu şekilde değerlendirmeyi düşünüyor musunuz?
Yaklaşık sekiz yıldır bu mecralardan yani sosyal medya reklamları tarafından gelen teklifleri reddettim. “Özelim orası” diye düşündüm ama şimdi öyle değil. Ciddi bir değişim dijital dönüşüm oldu. Bir yıldır ‘Story’ reklamlarını kabul ediyorum. Ama marka ve ürün seçiciliğim yüzünden olabildiğince az yapıyorum.
Maddi olarak iyi yatırımınız var mı?
Hakkımda çok atıp tutan olmuştur. Ama hayatta bana en bilmediğin şe nedir diye sorsanız; para ve para yönetimidir yanıtını veririm. “Taksi plakaları var” diye yazılıp çizildiğinde çok güldüm ama bir yandan da özendim. Yatırım bilmem, kâr etmek nedir bilmem. Beni gerçekten tanıyan bana yakın olan insanlar iyi bilir bunu. Sadece şarkılara, işime, sahneme yatırım yapmasını iyi bilirim. Birikimim de; ailem, çocuklarım ve mesleğim üzerine.
Kadınlar günü dediğimde günün anlam ve öneminin açılımı sizde nedir?
Kadınların acımasızca ve istikrarla haince öldürüldüğü bu günlerde kadınlar gününü nasıl geçer, kutlar mıyız, düşünür müyüz bilmiyorum. Çok üzgünüm elimiz kolumuz bağlı, kadına şiddete hayır demekten bıktım. Gül gibi kadınlarımız can veriyorlar ve katiller eşleri, sevgilileri en yakınları. Küresel olarak ele alınan öncelikli bir konu ama fotoğraf ortada…
Ne yapılmalı? Kırk tane anaokulu açtım dediniz bunun kadınlara destek amaçlı mı
düşündünüz? Amacınız neydi?
Çok şey yapılabilir… Ben kendi gücümün yettiği kadar sosyal projelerde; baba beni okula gönder gibi pek çok önemli çalışmalara destek verdim, içinde bulundum. Ana okulu açtım çünkü yine araştırma diyeceğim. Neden mi? Çünkü dünyada yapılan araştırmalara baktığımızda, veriler hep şu noktaya işaret ediyor; insanların 0 ila 6 yaş kazanımları hayat
boyu süren öğretiler olduğu gerçeğidir. Buradan hareket ettim. Çok düşündüm, araştırdım… Hiç unutmam Türkan Saylan konuşmamız sırasında “ iyi ve doğru yapılan bir işe niye insanlar gelmesin. Annelerin en büyük desteği okul öncesi eğitim” … Her şeyi de devletimizden beklememek gerekir. Bu bağlamdan hareketle anaokulu açtım. Van ilimiz olsun, Soma olsun ve diğer… Her biri açıldığında; yaşanmış bir olay sonrası yani deprem gibi doğal felaketler, Soma’da kazalar ya da Özgecan cinayeti ile yaşanan toplumsal travmalar sonrası yapılan okullar. Olumlu da olsa olumsuz da olsa en çok çocuklar etkileniyor. Büyükleri öyle iyi gözlemliyorlar ki o küçücük yüreklerinde duygularında yaşıyorlar… Yaptırdığımız okullarda verilen eğitimler, bu yaşanan travmalar göz önünde bulundurularak çocukların gelişimini olumlu yönde destek olacak içerikte planlandı.
Okul öncesi eğitimin önemi çok büyük... Ülkemizin en ücra köşesi de olsa gücümüzün yettiğini hayata taşımak gerektiğine inanıyorum.
Size ilham aldığınız kadınlar var mı?
Olmaz mı kadın başarısı, duruşu, nezaketi, güzelliğinden etkilenmemek mümkün mü? Farida Kahlo’ dan Betül Mardin’e, Türkan Saylan’dan Afife Jale’ye onlarca kadın var yolumuza ışık tutan kadınlardan her zaman ilham almışımdır.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü mesajınız ne olur?
Kadınlara gölge etmesinler başka isteğimiz yok…