Güncelleme Tarihi:
Siz biraz tanıyalım. “Gri Oda” kimdir, nasıl kurulmuştur?
GO: Lise yıllarından beri aralıklarla da olsa birlikte müzik yapan ve cover çalmaktan gına gelmiş üç arkadaş olarak (Emre-gitar, Burak-vokal, Can-davul) toplanıp beste yapmaya karar vermemizle Gri Oda ortaya çıktı. İlk bestemizi 2007’de yaptık. O zaman bizimle birlikte olan bas gitaristimiz Serkan’ın 2009’da ayrılmasıyla Berk görevi devraldı. Son olarak bu sene başında Ulaş’ın gitarist olarak aramıza katılmasıyla grup bugünkü halini aldı.
İlk albümünüz “Dünyayı Taşıyor Omuzlarım” 5 Şubat’ta yayınlandı. Albümdeki parçalardan birinin adı bu aynı zamanda. Neden özellikle bu parçayı seçtiniz?
GO: Albüme isim koyarken şarkılarımızdan bizi, yaptığımız müziği ve hayattaki dertlerimizi en iyi yansıtacak olanı seçmeye çalıştık. Dünyayı Taşıyor Omuzlarım bu anlamda hepimizin ortak seçimi oldu.
Neden?
GO: Çünkü hepimiz çalışıyoruz, sorumluluklarımız var ve sanki her gün bu sorumlulukların arasına bir yenisi ekleniyor. Büyüdükçe, hayat üstünüzdeki yükünü arttırıyor, omuzlarınıza çöküp sizi adeta yıkılmaya zorluyor. Ama hepimiz, ya da çoğumuz bu baskıya direniyor, bir şekilde akıl sağlımızı yitirmeden yaşamaya çalışıyoruz. Omuzlarımız dünyanın yükünü sırtlanıyor.
Albüm sadece dijital ortamdan satın alınabiliyor, ya da spotify gibi “streaming” portallarından dinlenebiliyor, değil mi?
GO: Evet. Artık dinleyicilerin cd satın almadığı herkesçe bilinen bir gerçek. Plakta bir göreli direniş yaşanıyor ama o da çok kısıtlı bir kitlenin kaynak ayırmayı tercih ettiği bir olgu. Bugünlerde insanlar dinlemek istedikleri bir albümün internetten korsan kopyasını bile indirmeye tenezzül etmiyorlar. Youtube ve spotify bu anlamda her şeyi değiştirdi. Bir albümü bırakın satın almayı, dijital veri olarak depolamanıza ve “sahip olmanıza” bile gerek yok. İnternete erişiminiz olduğu sürece Youtube’dan ya da spotify, apple music gibi servis sağlayıcılardan istediğiniz albüme rahatlıkla erişebiliyorsunuz. Biz de açıkçası böyle bir ortamda cd basmayı gerekli görmedik.
Peki albüm bahsettiğiniz mecraların hepsinde var mı?
GO: Şu an iTunes, Apple Music ve Spotify’da varız. Hatta cdbaby ve amazon’dan da albüm indirilebiliyor.
Albümde kimlerle çalıştınız?
GO: Davul kayıtları Rıza Erekli’nin Erekli-Tunç stüdyosunda yapıldı. Gitar ve bas kayıtları ile vokal kayıtlarını ise Aytunç Savga’nın stüdyosunda yaptık. Albümün mix’ini Erim Arkman Dozer stüdyolarında gerçekleştirdi, mastering’ini Serkan Baysal yaptı.
Albümdeki şarkılar ne kadar sürede yazıldı? Kayıtlar ne kadar sürdü? Genelde albümlerin çıkışı planlanan tarihin sonrasına sarkar, sizde böyle bir durum oldu mu?
GO: Şarkıların yazılması iki-üç yıl kadar sürdü. Bunun nedeni de, bir araya gelip sadece beste yapmaya odaklanmak gibi bir imkanımızın olmamasıydı aslında. Yine de daha kısa sürebilirdi, mesela bir yıl içinde tamamlayabilirdik tüm şarkıları, ama ona da amatörlük diyelim. Kayıtlar da, mix ve mastering’i de içine katarsak iki yıl kadar zaman aldı. Burada da yine pek çok şeyi ilk kez yapıyor olmanın etkisi oldu, kısa zamanda halledilebilecek şeyler gereğinden fazla sürdü. Neticede albüm planladığımızdan aşağı yukarı bir sene daha geç yayınlandı.
Klip çalışması var mı gündemde?
GO: Aslında ilk klibimizi “Köle” adlı parçamıza çektik bile. Lirik video, yani parçanın sözlerinin müzikle senkronize bir şekilde ekranda göründüğü video türü ile performans videosunun arasında bir şey oldu. Klip Drum & Music stüdyolarında Deniz Bolayır tarafından Gopro’nun tüm imkanları kullanılarak çekildi.
Parçalarınızda işlenen temalardan bahsedelim biraz da. Mesela “Köle” sözlerinden anladığım kadarıyla maaşlı ofis çalışanlarının, ya da beyaz yakanın içinde bulunduğu durumu anlatan bir parça, değil mi?
GO: Evet, aynen öyle. Genel anlamda şehirde yaşayan, çalışan insanın çıkışsızlığını anlatıyor şarkılarımız galiba.
Neden “galiba”?
GO: Hiçbir şarkıyı bestelerken, sözlerini yazarken “bu parçada şu konuyu anlatalım” gibi bir düsturla yola çıkmıyoruz. Ancak beste tüm partisyonlarıyla oluşturulup sözler de tamamlandıktan sonra şarkının derdinin ne olduğu ortaya çıkıyor. O zaman da mühürlenmiş olmuyor tabii ki, hem sözleri hem de müziği zaman içinde irili ufaklı müdahalelere uğrayabiliyor. Albümdeki şarkıların çoğunluğu oluştuğunda biz de bu soruyu kendimize sorduk, biz neyi anlatıyoruz, derdimiz ne diye. Tümüne birlikte dönüp baktığımızda tematik bir bütünlük olduğunu gördük. Büyük şehirde yaşamanın kişiyi tüketmesi, büyümek ve yetişkin olmanın sancıları, kalabalık içinde hapsolunan yalnızlık ve tabii aşk gibi, aslında İstanbul’da yaşayan hemen herkesin ortak deneyimlerini anlatıyor şarkılarımız.
Albümde aşk temasını işleyen tek şarkı “Sensizlik” değil mi?
GO: Son Defa’da da var, ama onda biraz daha örtük bir halde.
İkisinden birine klip çekmeyi düşünüyor musunuz? Genelde gruplar aşk şarkılarına öncelik verirler dinleyiciye daha kolay ulaşmak için.
GO: Evet, bizim de böyle bir düşüncemiz var. İkinci klibimizi “Sensizlik” için çekmeyi planlıyoruz. İlk klibimizi de çeken Deniz’le nasıl yapabileceğimiz üstüne konuşuyoruz şu sıralar.
Yeni albüm planları?
GO: Dört parçamız hazır. Bu kez elimizi daha çabuk tutup, 2016 sonuna kadar en azından sekiz parça tamamlamaya çalışacağız. Bir aksilik olmazsa ikinci albümü de 2017’de yayınlamayı planlıyoruz. Yeni parçalarımız albümdekilere göre biraz daha sert ve süre olarak daha kısalar. Konserlerde çalması epey keyifli oluyor.
Bir sonraki konserinizin tarihi belli mi?
GO: Evet, 23 Nisan’da, albüm lansman konserimizi de verdiğimiz Kadıköy Woodstock’da olacak. Bizden sonra Sekerse Tehlike de sahnede olacak o gece.
Peki sosyal medyadan size ulaşmak isteyenler nasıl ulaşabilir?
Bize facebook.com/griodaband ve instagram.com/griodaband adreslerinden ulaşabilirler.