"Geri kalan son kalan ışık" veda etti, Chris Cornell ölümü seçti

Güncelleme Tarihi:

Geri kalan son kalan ışık veda etti, Chris Cornell ölümü seçti
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 19, 2017 18:03

Sosyal medya hesaplarına bakın: “Karımı çok seviyorum, ona güller alıyorum”, “Detroit’e geldik burası harika, birazdan muhteşem bir seyirciye çalacağız…” Görünürde çok mutlu, eksiksiz bir hayat. Üç güzel çocuk, sevgi dolu bir kadın, dünyanın dört bir yanında milyonlarca hayran… Ama 17 Mayıs akşamı, Chris Cornell için öyle sonlanmadı. Ünlü rockstar, 52 yaşında Detroit’te kaldığı otel odasında kendini astı. 

Haberin Devamı

90’lar MTV ekranları bizim çocukluğumuz için çok önemliydi. Grunge akımı başlamış, sarkık dökük hırkalar ve yıpranmış Converse ayakkabılarımızla henüz internetin olmadığı zamanlarda ekran başında yakalamaya çalıştığımız kliplere hayran hayran bakardık. Ana akım grunge müziğin kare ası onlardı: Nirvana, Alice in Chains, Pearl Jam ve Soundgarden.

Geri kalan son kalan ışık veda etti, Chris Cornell ölümü seçti

Nirvana, tüm bu fırtınanın en popüler ekibiydi. Kurt Cobain başka bir şeydi. Bizim jenerasyon, 1994 yılının 5 Nisan’ında Cobain'in kendini vurduğu gün derinden sarsıldı. Lars Von Trier'in, Cobain'in son günlerini anlattığı 2005 yapımı "Last Days" filmini ağlayarak izledik.

Sonra, Alice in Chains... Layne Staley’nin eşsiz vokal kabiliyeti bizi esir alırdı. 34 yaşında; Cobain'le aynı gün olan 5 Nisan'da doz aşımı nedeniyle yaşamını yitirdi. Sene 2002'ydi.

Haberin Devamı


Geriye Soundgarden ve Pearl Jam kalmıştı. Soundgarden solisti Chris Cornell’in dört oktavlık sesi başka, Pearl Jam solisti Eddie Vedder’ın şarkı yazarlığı başkaydı. Solo albümler yaptılar, unutulmaz film müziklerine imza attılar. Hiçbiri vazgeçilmezdi çünkü grunge ilk gençliğimizdi ve geriye onlar kalmıştı: O zamanların unutulmaz rockstar'ları, günümüzün "mutlu" aile babaları... 

Geri kalan son kalan ışık veda etti, Chris Cornell ölümü seçti

CORNELL'İ İSTANBUL'DA İZLEYEN ŞANSLI NESİLMİŞİZ

Bu yüzden 1 Eylül 2007 tarihinde Chris Cornell'i Rock’n Coke’ta en önden seyredince kalbim duracak gibi olmuştu. MTV’de yakalamaya çalıştığım Cornell, kanlı canlı karşımdaydı. Sahnenin bir ucundan öteki ucuna inanılmaz bir enerjiyle koşturuyor, seyircisini selamlıyordu. Evde, odamda gizli gizli dinlediğim her şarkıyı bağıra bağıra söylüyordum. Binlerce kişiyle birlikte, Cornell'le göz göze bakışıyor gibiydik. Durum benim için 220 volt gücündeydi, bu hissin tarifi yoktu. 

Ama sonra grunge fırtınası sona erdi. Converse’ler savruldu, hırkalar çıkarıldı. Grunge ruhu, 90’lar ve 2000’lerin ilk yarısına ait bir şey olarak "bırakıldı". Biz büyüdük. Kaydırmalı ekransız bir hiç olduğumuz bu yeni dünyada; sanki gizemlerle dolu yağmurlu, karanlık bir müziğin yeri yoktu. Ne diyordu sosyal medya: “Mutlu olun! Hiçbir şey olmamış gibi yapın! Aman çok gülün, kimse ne olduğunu anlamasın!” 

Haberin Devamı

Geri kalan son kalan ışık veda etti, Chris Cornell ölümü seçti

MÜZİĞİN "HAVALI" KISMINDAYDIK

Fakat, biz eski kafalılar o kanadı hiç bırakmadık. Yeni olana yer yer direnişimizin sebebi, bizi biz yapan o ruhu bırakmak istememizdi. Biz, Amerikalı gençlerin evlerinin garajlarında nasıl aletlerle neler çaldıklarını merak eden nesildik. Sonra bunları Instagram'da canlı izledik, Snapchat'ten gördük, yakalamaya çalıştık falan ama olmadı. Biz de kaydırdık ekranı başarıyla. Ama kimyamız bir türlü tutmadı. Bir şeyler eksik kaldı, bir yerlerde yanlış vardı. 
Dünya iletişe iletişe başka bir şeye dönüştü. Çok konuşunca aslında hiçbir şey konuşmadığımızı, çok paylaşınca da aslında hiçbir şey paylaşmadığımızı anladık. "Paylaşma zorunluluğu" bizi kendimizden çıkarıp uzaklara fırlattı. Bir gün içinde yeni bir şarkı çıkması bize yetmedi mesela. Daha fazlasını istedik; daha çok şarkı, daha çok takipçi, daha çok yorum, daha çarpıcı fikirler falan... 

Başka şeylerin peşinde koştuk. Müziği değil de, müziği hatırlatanları, müziğin "havalı" kısmını daha çok istedik. Yalan yok, biz de başlarda o "havalı" kısma vurulmuştuk. Esir düşmeler sonradan olmuştu. Hepimiz parça parça; mesela Audioslave'in "The Last Remaining Light"ını dinlerken, çözmesi günlerimizi alan ama içinde güvenle yüzdüğümüz renklerimizi öylece bırakıvermiştik. 

Haberin Devamı

Geri kalan son kalan ışık veda etti, Chris Cornell ölümü seçti

NEREYE DOĞRU BAKIYOR OLABİLİRDİK? 

Bu yüzden dünden beri başım öne düşük düşünüyorum: Neyi gözden kaçırdık?

Buzdağının altındaki o koca gerçeği kaçırdık. Cornell’in her defasında övgüyle söz ettiği 3 çocuğunu bırakıp gitmesine sebep olabilecek kadar güçlü bir şeyi. "Çok âşık" olduğunu her fırsatta dile getirdiği ikinci eşiyle mutlu fotoğraflarını, 20’inci yılı şerefine yeniden birleşen Soundgarden'ın yeniden başlayan turnesini gölgeleyebilecek çok güçlü başka bir şeyi. Tüm ruhuyla kazan kaldırmaya karar verdiği o son şeyi...

Chris Cornell'in Detroit'teki Soundgarden performansının son şarkısı, Led Zeppelin'in ‘In My Time of Dying’ cover'ıydı. "Ölme zamanım geldiğinde, kimsenin yas tutmasını istemiyorum/ Sizden tüm isteğim, bedenimi eve götürmeniz" diyordu şarkı. 

Dünyanın en güzel seslerinden biri, artık duyamayacağımız kadar uzakta olmayı seçti. Belki de bunu, Linkin Park solisti Chester Bennington’ın dediği gibi kendi yöntemiyle söylemek istedi… 

Bennington, Cornell'e veda ederken şunları yazdı: 
"... Sesin neşe ve kederdi, kızgınlık ve affediş, aşk ve kalp kırıkları, tüm bunların hepsi. Sen, Beatles’ın 'A Day in the Life’ını söylerken anladım ki bu senin hoşça kal deme biçimin. Hayatımda bir parçan olmama izin verdiğin için teşekkürler dostum. Tüm sevgimle."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!