Güncelleme Tarihi:
Bayramın 3. günü yapıldığı anlaşılan ve saldırıyı yeni öğrenen Erkal, dededen kalma mekanla ilgili anlaşmazlık yaşadığı, kendisinden 4 yaş küçük kardeşi Ferit Erkal ile handa bakır döküm dükkanı bulunan Osman adlı kişi hakkında Pazartesi günü savcılığa suç duyurusunda bulunacak. Usta oyuncu Erkal, “Büyük bir acı ve büyük bir öfke duyuyorum. Bu yapılan büyük bir barbarlık, insanın çocuğunun yok edilmesi gibi bir şey” dedi.
GEÇEN YIL NAZIM HİKMET’İN OYUNUYLA AÇILMIŞTI
Genco Erkal daha önce Tünel’deki Dostlar Tiyatrosu’nun yıllarca sahne aldığı Muammer Karaca Tiyatrosu’nun kapatılmasından sonra, iki katlı, ortasında büyük bir avlu bulunan, dededen kalma Eminönü’ndeki tarihi Çorlulu Ali Paşa Hanı’nı tiyatro mekanına çevirmişti. Tadilatın ardından geçen yıl Mayıs ayında sahneye koyduğu, Nazım Hikmet’in “Yaşamaya Dair, Bursa Cezaevi’nden Mektuplar’ adlı eseriyle açılışı yapan Erkal, 1 Eylül’de yeni oyunuyla sahne almaya hazırlanıyordu. Cuma günü gelen haberle yıkılan usta oyuncu, soluğu tarihi tiyatroda aldı. Seyircilerin oturduğu ahşap setler ve oyunun sergileneceği podyum, elektrikli ya da benzinli bir ağaç testeresiyle dilim dilim doğranmış, tarihi mekan savaş alanına dönmüştü. İlk araştırma sonucu saldırının, bayramın 3. Günü olduğu tespit edildi. Çevre esnaf, kapısı kapalı handan testere gürültüsü geldiğini işitince muhtara haber vermiş, muhtar kapıyı defalarca vurmasına rağmen, testere sesleri susmasına rağmen içeriden açan olmamıştı.
Genco Erkal muhtarı da suçluyor, “Bize o gün haber verebilirdi, demek ki saldırıya onlar gittikten sonra devam ettiler” diyor, sonra şüphelerini ve anlaşmazlığın geçmişini şöyle anlatıyor:
“Kardeşim Ferit’ten ve o handa bakır dökme dükkanı olan Osman ustadan şüpheleniyorum. Haklarında suç duyurusunda bulunacağım. Ferit benden 4 yaş küçük. Kendisi aileden kalma zeytin bahçeleriyle ilgileniyor, ziraatçıdır. Mekan dededen kalma, hisseli bir yer. 18. Yüzyıl’da Sadrazam Çorlulu Ali Paşa tarafından yaptırılmış, hatta o sadrazam asılmış, ilerleyen yıllarda bizim aileye geçmiş han. Tiyatrom için mekan sorunu yaşayınca dededen kalma bu yeri tadil ettik, ruhsatlarını aldık ve çok güzel bir sahne çıktı ortaya.
KARDEŞİME VE OSMAN USTAYA DAHA ÖNCE İHTAR ÇEKMİŞTİM
Başlangıçta kardeşim açılışa geldi, oyunlarımı izledi, birlikte yaptık tüm hazırlığı. Fakat açılıştan 2 ay sonra ‘ben tiyatroyu burada istemiyorum’ demeye başladı. Ticari kaygılarla ilgili. Orada döküm atölyesi olan Osman usta da aynı şekilde hanın tiyatro olarak kullanılmasına karşı çıkınca endişelerim arttı. Her ikisine bir süre önce, mekana zarar vermemeleri konusunda noter kanalıyla ihtar çektim. Bayramın üçüncü günü (30 Temmuz) yapılan bu barbarlıktan yeni haberim oldu. Karşılaştığım manzara korkunçtu, büyük bir acı, büyük bir öfke duydum. Sanki çocuğum yok edilmiş gibi hissettim. Ağaç testeresiyle dilim dilim doğramışlar güzelim mekanı. Demek ki oyunların bitmesini bekliyormuş saldırı için.
BARBARLIĞIN HESABINI SORACAĞIM, SAVCILIĞA GİDİYORUM, OYUNLARIMIZ SÜRECEK
Kardeşimle geçmişte, hiçbir konuda, tek bir tartışma yaşamadık. Hatta kardeşler arasındaki kavgaları duyar, çok ayıplardık. Hanın tiyatroya dönüştürülmesi sürecinde hep yanımdaydı, provalara katıldı, birlikte yaptık her şeyi. 2 ay sonra burada tiyatro istemiyorum demeye başladı. Üç şüpheli var, biri kardeşim, biri Osman usta, biri de orada bekçilik yapan ve bize haber vermeyen kişi. Maddi-manevi çok büyük zarara uğradık. Son iki yıl içinde pek çok tatsız olay yaşadım. Beyoğlu Belediyesi tarafından Muammer Karaca Tiyatrosundan atıldık. Kültür Bakanlığı tiyatromuza yaptığı maddi yardımı, Gezi olaylarına destek verdiğimiz gerekçesiyle kesti. Muhalif olmanın bedelleri dedik. Ama inanın en büyük darbe bu oldu. Aile içinden saldırıya uğramak ve gözbebeğimiz olan tiyatronun yok edilmesine şahit olmak çok acı. Maddi-manevi çok büyük zarara uğradım. Barbarlığın hesabını mutlaka soracağım. Suç duyurusunu yapıyorum. Oyunlarımızı burada sahnelemeye devam edeceğiz.”