Güncelleme Tarihi:
Filmmor Kadın Kooperatifi’nde (Filmmor) görev alan bir grup kadın, “Filmmor’dan neden ayrıldık?” başlıklı bir yazı kaleme alarak kooperatiften ayrıldıklarını duyurdu. 14 kadının imzasının bulunduğu metinde, kadınlara yönelik sinema atölyeleri yapan, Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali’nin de düzenleyicisi olan Filmmor’un yapısının iddia edildiği gibi feminist yöntemlerle değil, “bir kişinin aklı ve gündemiyle ilerlediği” savunuldu.
Kadınlar, 2003’te kuruculuğunu Melek Özman’ın yaptığı Filmmor’un işleyişinde “emek sömürüsü, mobbing, ücret adaletsizliği, dengesiz ilişkiler, anti-feminist ilişkilenmeler” olduğunu belirtirken örgütün, “tüm kaynaklarını hiçbir hesap verme yükümlülüğü duymadan bir aile mirası gibi harcayan bir yapı olarak varlığını sürdürdüğünü” aktardı. 14 kadın, metinde “Filmmor’un ayni, maddi, ilişkisel tüm kaynaklarını yönetme inisiyatifi keyfi şekilde belirlenir ve çoğunlukla iki kişinin elinde bulunur” eleştirisinde bulundu.
Eleştirilerini bir süredir Filmmor çevresinde gündeme getiren kadınlar, tartışmaların sonucunda kaleme aldıkları ilgili metni “Filmmor, karşısında durduğunu ya da alternatifini yarattığını iddia ettiği yaşam biçimini tekrar üretmekten öteye geçemedi. Bu noktada Filmmor’un ya bu güzel umudunun peşinden koşmasını ya da mevcut durumunu olduğuna yaraşır biçimde tarif etmesini umuyoruz” ifadeleriyle sonlandırdı.
FİLMMOR’DAN NEDEN AYRILDIK?
Farklı dönemlerde Filmmor'da çalışmış kadınlar olarak kaleme aldığımız bu metni, müspet bir dönüşümün başlamasının vesilesi olarak görüyor, yolu Filmmor’dan geçmiş kadınların yaşadığı süreçleri telafi etmesini ve bir yüzleşme süreci örmesini diliyoruz.
Filmmor, kendisini feminist politikanın bir parçası olarak kurduğu ölçüde feminist etik ve ilkeleri işletmekten sorumludur. Bu yüzden yaşadıklarımızı; feminist örgütlerde çalışmak, feminist iş etiği ve feministörgütlenme yapısı bağlamında anlatmaya çalıştık. Ayrıca, Filmmor’da yaşananlar kendi içinde özgün olmakla birlikte münferit deneyimler değildir; bu yüzden bu deneyim aktarımının benzer süreçlerden geçen kadınlar için yapıcı ve güçlendirici tartışmalara kapı aralamasını istiyoruz.
Filmmor bir çok kadın örgütü gibi kısıtlı imkan ve bütçeyle kurulmuş, dahil olan kadınların emeği ile yaptığı işlerin görünürlüğünün artması sonucunda maddi olanakları çoğalmış bir kurumdur. Festival, kampanyalar, filmler, atölyeler gibi işlerde, feminist örgütlerle ilişkilenmelerde, veya kişilerle görüşmelerinde kendini feminist ilkelerle işleyen bir yer olarak anlatır. Bu durum feminizme ilgi duyan ve kadın hareketiyle ilişkilenmek isteyen pek çok kadın için heyecan vericidir.
Sadece kadınların yönettiği filmlerden yıllık bir seçki yaparak festival organize etmek bir ekibin altından kalkabileceği bir iştir. Ancak iş yapma biçimleri ekip olarak çalışma zemini sağlamadığından işten doyum almaya ya da kendini geliştirmeye imkan tanımaz. Feminist bir perspektif ile kadın yönetmenlerin filmlerine, kadınların düşlerine alan açmak için yapıldığı iddiası taşıyan kadın filmleri festivali için birlikte yürütülmesi, tüketilmesi gereken tartışmalar, bir ekip üretiminden çok bir kişinin -kurucu akıl- aklı ve gündemiyle ilerleyen bir yapı gösterir.
Kuruluşundan bugüne iki üç kişi dışında herkes Filmmor’dan ayrılmıştır. Çünkü Filmmor’la ilişkilenmek her yeni gelenin dışarıdan görülen ile içerisi arasındaki farkı kavramasını gerektiren ve genellikle ayrılanların bir daha uğramamak üzere yollarını ayırdığı bir süreçtir. Koparak ayrılma deneyimi, her daim orda duranlara daha çok birikim, sermaye olarak dönerken ayrılmak zorunda kalanlara tuhaf bir ezilmişlik duygusu, yeni gelecek çalışma hevesiyle dolu kadınlara ise eksik, yanlış, birikmemiş bir tarih bırakır. Kültürel sermaye birikimi suyun başını tutanlar için yığılma etkisi yaparken ayrılan kadınların payına düşen travmatik bir deneyim, hayal kırıklığıdır. Yeni emek verecek kadınların payına düşen ise sorumsuzca otoriterleşmiş denetimsiz bir yapı, dengesiz güç ilişkileri, parçalı ve dağınık bir tarihten ibarettir.
Ekibe sonradan katılanların emeği yıl bazında değerlendirilerek orada kuruluşundan beri var olan insanlar tarafından değersizleştirilir ve yıllar içinde edindikleri tecrübe hiçe sayılır. Her bir Filmmor çalışanı genel olarak başkalarıyla kıyaslanır, emeği değersizleştirilir, aşağılanmaya varacak bir boyutta eleştirilir, başka birinin o işi hep daha iyi daha düzgün yapacağı söylenir, ya da bazı işleri yapmaya gönüllü dahi olamayacağı hissettirilir, hatta açıkça söylenir. Bu sebeple ekibe dahil olanlar gerekmedikçe inisiyatif alamazlar.
Filmmor’da istemezse iş yapmama hakkına sahip olanlar vardır. Bu hakka sahip olmak diğer kadınların hesap sorabilme hakkını elinden alır. İki kişi arasında yıllardır süregelen problemler ve kavgalar iş yapma ya da yapmama gündemlerini belirlemektedir. Bu durum ekiptekilerin iş yapmalarına engel olduğu gibi genellikle ofis içerisinde gergin, huzursuz ve tedirgin bir hava içerinde çalışmalarına da neden olmaktadır. Ayrıca ekiptekilerin çevresinde bulunanların da mecburi bir gönüllülükle iş üstlenmesine yol açmaktadır. Filmmor’da iş yapma biçimlerini, işin içeriğini ve düzenini yani çalışma saatlerini, çalışma yükünü ve stresini, ücretleri hatta siyasal pozisyonları bile belirleyen bir iktidar bulunmaktadır.
Filmmor birçok kadın örgütünden hallice bir yere gelmiş olmasına rağmen sivil toplum olarak adlandırılan alanın en büyük handikabına düşerek tüm kaynaklarını hiçbir hesap verme yükümlülüğü duymadan bir aile mirası gibi harcayan bir yapı olarak varlığını sürdürmektedir. Filmmor’un ayni, maddi, ilişkisel tüm kaynaklarını yönetme inisiyatifi keyfi şekilde belirlenir ve çoğunlukla iki kişinin elinde bulunur. Eşit işe eşit ücret uygulaması söylemde dahi yoktur, ücretler emeğin ya da anlaşmanın karşılığına göre değil keyfi uygulamalarla belirlenir, kişiden habersiz değiştirilebilir ve Filmmor içinde adaletsiz dağılıma sebep olur.
Çalışma saatleri ve iş tanımı keyfi biçimde esnekleştirilebilir ve değiştirilebilir. Böyle durumlarda ücret artışı talep etmek açgözlülükle, feminist dayanışmaya ihanetle itham edilir ve genelde bütçenin kısıtlı olduğu hatırlatılır. Ya da en iyi ihtimalle parasız kalındığına hükmedilir; Filmmor bir aile olduğundan ve kimseyi yarı yolda bırakmayacağından, ‘kısıtlı bütçeye’ rağmen her daim borç verilebileceğinden bahsedilir.
Filmmor emek sömürüsü, mobbing, ücret adaletsizliği, dengesiz ilişkiler, feminist söylem üreten bir yerin anti-feminist ilişkilenmeleri gibi nedenlerle ekibe dahil olan tüm kadınları uzun süreli emek harcamaktan alıkoyan bir yapıdadır. Ve bu çalışma ortamı uzun vadede pek çok kadının hayal kırıklığı yaşayıp uzaklaşmasına neden olmaktadır.
Özetle Filmmor’da (feminist ya da değil fark etmez) patron ve işçiler vardır. Ancak Filmmor’da patronluk diye bir pozisyon olmadığı varsayımıyla hareket edilir. Böylelikle “patron olmanın” kötü şöhretinden de azade olunabildiği yanılgısına düşülür. Temel derdimize gelirsek; patron patronluğundan kurtulmak için feminist kavram ve tartışmaları işe koşar.
Yüzyıllara yayılan feminist birikime yaslanarak tarif edebildiğimiz, peşine düştüğümüz “birlikte düşleme, eyleme, üretme” ihtiyacımızı Filmmor’da karşılayamadık. Filmmor, karşısında durduğunu ya da alternatifini yarattığını iddia ettiği yaşam biçimini tekrar üretmekten öteye geçemedi. Bu noktada Filmmor’un ya bu güzel umudunun peşinden koşmasını ya da mevcut durumunu olduğuna yaraşır biçimde tarif etmesini umuyoruz.