Güncelleme Tarihi:
Emin Alper paranoya ve hiçliğin üzerine giderken, 'gizem' ve 'gerilim' yüklü filmleriyle öne çıkar. "Tepenin Ardı"nda (2012) taşra bunalımını farklılaştırıp 'Antonioni usulü Seyyit Han' olarak açtığı yoğun okumalarla dikkat çekmişti. "Abluka"da (2015) ise İstanbul'un bambaşka bir yüzü, Polanski'nin Apartman Üçlemesi'nin 'erkek gotiği' şubesi "Kiracı" ("The Tenant", 1976) ile Bertolucci'nin "Konformist"i ("Il Conformista", 1970) arası bir gotik gerilime malzeme edilmişti.
"Kız Kardeşler"de yönetmen, sinemamızda çokça gördüğümüz 'taşra'yı en bildiğimiz haliyle kullanıyor. Klişe ürünü Türk erkeklerinin öylece ortada dolaşırken, 'kız kardeşler'in yaşadığı 'hamilelik', 'aşk', 'gelenek-görenek' gibi saklı problemlerin üzerimize atılması esas çıkış noktası belki de. Bu, takdir edilesi bir bakış açısı. Ama filmi izlerken bize özgün bir 'kız kardeşler filmi' ya da 'gotik gerilimi' tesir etmiyor. Böyle bir planlama yok. Aksine Kubilay Tunçer ve Müfit Kayacan başta olmak üzere, erkek oyuncuların diyaloglarından mimiklerine kadar çok daha başarılı yansıtıldığı bir taşra tablosu var.
Ama kabul etmeliyiz ki 'Nuri Bilge Ceylan erkekleri'nin, 'taşra kızları' ile buluşması noktasında Alper'in 'cinsiyet ayrımcılığı'nı eleştiren gözlem yeteneği kayda değer. Gerçekte taşrada böylesi bir ataerkil düzen var, kadınların geri planda kalması da -ki bilinçli olarak erkek karakterlere göre daha az süre almaları planlanmış- yaşanan bir tablo.
Öte yandan "Kız Kardeşler"de Emin Alper karakterlerden birini kendi canlandırmış. Özellikle bu isimsiz tiplemenin, ilk gözüktüğü andaki ses tonu post-prodüksiyonda patlamış olsa da, sonrasında konuşmayarak idare ettiğini görüyoruz. Emre Erkmen şahlanmasa da mekanı bir olgunlukla yansıtıyor.
"Kız Kardeşler", "Kusursuzlar" (2013) etkisi yaratır mı bilinmez. Ama 'taşrada geçen kız kardeş öyküsü' olarak cinsiyet eşitsizliği anlamında kendine özgü okumalara açık. Bu özelliğiyle hatırlanıp "Bir Zamanlar Anadolu'da" ile "Mustang"i birleştirmesiyle bir yerlere oturtulacaktır.