Güncelleme Tarihi:
12 Aralık’ta 78’inci yaşını kutlayan Türk sinemasının efsane ismi Fatma Girik, İstasyon dergisinin aralık sayısı için Bircan Silan Usallı’ya röportaj verdi. Usta sanatçı, hayatının hiçbir döneminde giyim kuşamı önemsemediğini söyledi: “Şimdi şuraya dünyanın en şık, en güzel kadını gelsin; 5 dakika bakarız. Sonra, kafası çalışmıyorsa ve dünyayı algılayamamışsa sıkılır, sırtımızı döneriz. İnsanlar beni, oyunculuğum ve güçlü kadın kişiliğimle tanıyor; giysilerimle değil. Bu da beni mutlu ediyor.” Oyuncu ayrıca kadını savunan filmlerimle kendini daha iyi ifade ettiğini söyledi.
‘BİN KERE YAŞASAM YİNE FATMA GİRİK OLURUM’
Fatma Girik, “Mücadele senin yaşamında çok önemli, değil mi?” sorusuna da şöyle yanıt verdi: “Yaşamım büyük bir mücadele ile geçti. Kendimi büyük savaşlar sonrasında var ettim. Bu nedenle kendimle gurur duyuyorum ve başka hiçbir şeye özenmiyorum. Bin kere daha yaşasam yine Fatma Girik olmak isterim. Yaptığım her şeyle gurur duydum. Günlük pişmanlıklarım dışında hiç pişmanlığım yok. Ama yapmak istediklerim var hâlâ. Bir film yönetmek istiyorum. Bir de Suna Kıraç’ı oynamak.”
Memduh beni setten sepetledi
“Ben, Memduh’un (Ün) ilk filminde oynarken aynı yerde bir başka film daha çekiliyordu. Yılmaz Güney de o sette... Arada sırada rastlaşıyorduk, kesiyorduk birbirimizi. Ama ben Memduh ile flörtleşiyordum. Sonra Memduh beni sepetledi. ‘Senin yaşın çok küçük, kendi dengin birini bul!’ falan diye. Neyse, Beyoğlu’na gitmek için tramvaya biniyorum, bir bakıyorum vagonun içinde Yılmaz... Yürüyorum, arkamda… Arkadaşlık etmeye başladık. O bana tatlı ısmarlıyor; ben ona çay... Bana, elimi tutsa bir fenalık, bir başkalık yok gibi geliyordu. Sürmedi elbette... Benim başka büyük adamım zaten vardı. Yılmaz ile dost olduk ve çok güzel filmler yaptık. Güzel yürekli adamdı ve gerçek bir sanatçıydı.”