Güncelleme Tarihi:
Portre, kendini veya bireyselliği ifade edebilmenin en güçlü yolu... Akademik resim anlayışında önem sırasında üst sıralarda yer alan, sanat tarihinde dokümenter niteliği açısından vazgeçilmez bir unsur olan portre, sanatçının şahsını veya bir başkasını tasvir etmesi durumunda bile kendini aradığı biografik, sosyolojik ve psikolojik verilere sahip bir sürecin somutlaşmış hali olarak çıkıyor karşımıza.
Bu sergi bugünün genç kuşak sanatçılarının portre ile olan ilişkilerine odaklanırken, ismini Alper Aydın'ın "Journey to Me" adlı işinden alıyor. Aydın'ın 2012 yılında yaptığı bu heykelinde, melankolik bir yüz ifadesine sahip kendi büstünün başında metalden bir kale adeta taç gibi konumlandırılmış. Geleceği hakkında endişe duyan genç bir sanatçının, varmak istediği noktayı ve belki de güvenlik alanını yani kendi kalesini, kendisinin kurgulayacağını bilerek başında taşıdığı ona verilmiş bir güç unsuru olarak tasvir ettiğine şahitlik ediyoruz bu işe bakınca...
YOL HARİTANIZI DEĞİŞTİRMEYİN, AMA...
Sergide Aydın'ın yanı sıra Ali Şentürk, Ahu Akkan, Alican Leblebici, Özer Toraman, Burak Dak, Eylül Ceren Ersöz, Burak Ata, Manolya Çelikler, Hayal İncedoğan ve Zeynep Beler'in işlerine rastlıyoruz.
Her bir iş farklı bir dil, kurgu, anlayış ve tekniğe sahip... Hepsi farklı farklı yolculukların hikayesini barındıryor. Sergi hiç bir sanatçının yol haritasını değiştirmiyor aksine, bu yolların birbirleriyle kesiştikleri ve ayrıştıkları noktaları bulmak için kuş bakışı bir açı sunuyor. İzleycinin, Google Map'ten yol durumuna bakması gibi, sanatçıların dünyalarına, içsel yolculuklarına yukarıdan bir bakış imkanı sunuyor ve bu yola izleyiciyi de davet ediyor....