Güncelleme Tarihi:
Tiyatroda ortam karardıktan sonra karşınıza nasıl bir şey çıkacağını asla bilemezsiniz. “Çağdaş İngiliz yazar mı? Peki... Günümüz insanının modern hallerine dair bir oyun, belli ki...” diyerek, büyük beklentilere girmeden izlemeye koyulduğunuz, hepi topu bir saatlik bir oyundan çıktığınızda kalbinizin daha farklı çarpacağını bilemezsiniz. Bir oyun sizi çok fena çarpabilir çünkü. Bir oyunun metnine, rejisine, seslerine, görüntülerine, oyunculuklarına vurulabilirsiniz. Abartmıyorum. İngiliz yazar Phil Porter’ın kaleme aldığı, Erdal Beşikçioğlu’nun yönettiği, Ahmet Rıfat Şungar ile Sezin Akbaşoğulları’nın oynadığı, Tatbikat Sahnesi oyunu ‘Blink/An’dan çıktıktan sonra içimden geçenleri tarif etmeye çalışıyorum.
Son aylarda karşıma çıkan en farklı oyunun nesi mi bu kadar iyi? Anlatmaya çalışayım:
‘Blink’ tuhaf bir aşk öyküsü. Genç bir adamla kadın arasında geçen... Phil Porter’ın yazdığı sarkastik, biraz absürd ve günümüze dair bir öykü. Erdal Beşikçioğlu’nun rejisinde adamla kadının ve yaşadıkları yerin ismi kullanılmıyor. Herhangi iki modern insan onlar. Çocukluklarından kalma travmalarla büyüye büyüye bugüne gelmişler. Toplum içinde ‘görünmeyen’ bu iki yalnız, absürd ruh, tuhaf bir karşılaşma yaşıyor ve olaylar gelişiyor... Tutucu bir cemaatten büyük şehre kaçmış bir erkekle, plazayla banliyö arasına sıkışmış bir kadın... Bir binada altlı üstlü yaşar ama birbirlerini tanımazlarken aralarında filizlenen tutkulu aşka dahil oluyoruz. Fazla detay vermeyelim... Porter günümüzün bildik ilişkilerine, türlü yolla birbirimizi ‘gözetleme’ biçimlerimize, ‘izlenme’ arzularımıza ve neoliberal düzenin sahtekârlıklarına dair zekice nokta atışları yapıyor.
YARATICI VE EĞLENCELİ
Bu zekice metin; dinamik görüntü akışı, yer yer çizgi film estetiğine giden bir reji ve Şungar ile Akbaşoğulları’nın çok iyi oyunculuk performanslarıyla birleşerek sıkı bir oyuna dönüşüyor. Şungar’ı tiyatroda ilk kez seyrediyoruz. Ve iki isim de ‘Blink’le birlikte, sahnede de en az sinemada oldukları kadar -belki daha fazla- iddialı olduklarını gösteriyor.
Erdal Beşikçioğlu sade bir sahne tasarımı yapmış, Bora Tekay’ın videoları da hem sahne tasarımının hem de rejinin en önemli parçaları. Ve o sade tasarım, videolar, minimum dekor ve aksesuvar kullanımıyla birlikte kurulan oyun alanının her köşesi, gayet verimli ve anlamlı bir biçimde kullanılıyor. Bu düzene oyuncuların duruş, ses, bakış, mimik kullanımları da eklenince; yaratıcı ve eğlenceli bir bütüne ulaşılmış (Koreografide Binnaz Dorkip’in imzası var. Işık Mustafa Bal’dan, ses Onur Yüce’den).
‘Blink’ İngilizce ‘göz kırpmak’ demek. Epeydir, gözümü kırpmadan bir kere daha izlemek istediğim böyle bir oyun daha olmamıştı.