"Ellerin Büyüsü" sergisi nasıl Türkiye’ye geldi?

Hans Zilch’in "Ellerin Büyüsü Sergisi" önce İzmir’de Folkart Galerisi’nde açıldı,şimdi de İstanbul’da Etiler’deki Odeabank Galerisi’nde görülebilir.

Önce geliş serüvenini koleksiyonerin kendisinden dinleyelim:

"Ellerin Büyüsü" sergisi nasıl Türkiye’ye geldi?

"Türklerin Almanya’ya gelişinin 50’nci yıldönümü vesilesiyle 2011 yılında Goslar’da açılan “Bavulum Dolu Sanatla” sergisine katılan küratör /eleştirmen İbrahim Karaoğlu, müzede tesadüfen benim koleksiyonumun kataloğunu gördü ve sergiyi çok beğendiğini ve Türkiye’ye getirmek istediğini söyledi, biz de kabul ettik.”

Peki Neden El? Nasıl başladı bu koleksiyon?

Eskiden el cerrahıydım şimdi emekli olunca meslek icabı el ile ilgili eserleri biriktirdim. Elin cazibesi beni çok etkiledi ve böyle bir koleksiyon oluşturdum. Ellerin Büyüsü’nü bir araya getirmem 30 yılımı aldı. Elin oluşması gelişmesi ile büyük beyinin oluşması gelişmesi çok paralellik gösteriyor ve insanın kişiliğini de belirlemekte çok önemli iki organ beni çok etkiledi. Yani bir genç hekim olarak kazalar sonucu zarar görmüş olan elleri tekrar fonksiyonlarını kazandırma, yeniden yapmak bende bir tutku yarattı. Ve bunu da yapan ellerim. Bu yüzden eller çok kıymetlidir.

Buradan çıkarak ‘Ellerin Büyüsü’ meydana geldi. İlk, Berlin Üniversitesi’nde hocalık yaparken resimleri biriktirmeye başladım. Dersleri öğrencilere sanatsal olarak anlatıyordum. Ressamın eli resme nasıl yansıttığını, heykeltıraşın eli hangi detaylarla nasıl bir ifadeyle heykeli yaptığına kadar.

Koleksiyona İlk önce kartpostallar şeklinde takvim yaprakları elle ilgili resimleri toplayarak başladım.

Belli kriterleriniz var mıydı? Mesela benim elimin fotoğrafını görmüş olsaydınız bunu da koleksiyona ekler miydiniz?

Ben Astrolog değilim, elin hakkında bir şey söylemeyeceğim. Ama o dönemde görmüş olsam muhtemelen ilgimi çekmezdi. Bu şekilde düşünülmesini de aslında hiç istemiyorum. Ben sadece yansıtılışını resmedilişini yani kısacası sanatsal boyutuyla ilgileniyorum. Bir hikayesi de olmalı.

Ben de bu ellerle röportajı yazacağım, bu hikayede yeterli değil mi sizin için?

Hiç öyle düşünmemiştim, şimdi biraz daha ilgimi çekmeye başladı ellerin

Bir ilaç firmasının böyle bir sergiye sponsor olup getirmesi bir doktor olarak sizin için özel bir anlam ifade etti mi?

Benim için ilaç firmasının olması, veya başka bir firmanın olması önemli değil. Benim için önemli olan işadamı sanayicilerin böyle bir etkinliğe sanata olan desteklerini çok güzel ve yerinde buluyorum.

Çünkü sanat ve sanatçı ister orta çağda ister sultan zamanı her dönemde bir destekleyiciye ihtiyaç duymuştur. Ama elbette şahsi olarak ilaç firmasının böyle bir işte bulunmasını takdir ediyorum.

Bu serginin İzmir ve Antalya ayağında bulundunuz. Nasıl buldunuz ilgiyi ?
Şöyle söylemek istiyorum ki İzmir deki çok büyük bir organizasyondu. Davetli konuklar, belli bir toplum etkinliğiydi. Ama Antalya da olan organizasyon daha spontandı, sokaktan geçen insanlar da sergiye katılabilecek şekildeydi. Antalya da genç insanları görmek, öğrencilerin orda olması beni ayrıca mutlu etti. Gençlerin sanatla ilgili olması sorular sorması bilgi almak için sürekli yanıma gelmeleri çok güzeldi.

Türkiye ile Almanyadaki sergiyi gezenlerin profili karşılaştırmanızı istesem?
Kıyaslama yapmadan şunları söyleyebilirim, Türkiye de sanata oldukça ilgi var. Her yaştan insanları gördüm diyebilirim. Az önce söylediğim gibi özellikle gençleri görmek beni bir hayli mutlu etti. Almanya da ise sadece belli bir yaşın üzerindekileri görmek mümkün. Genç arkadaşları görmek pek mümkün olmuyor.

Sergiye sponsor olan Pharmactive Genel Müdürü Köksal Ülgen’e sponsorluğu sordum.
Sizin için bu sergi ne gibi bir önem taşıyor?

Bizim amacımız sadece ilaç geliştirerek hasta olan insanları iyileştirmek değil, sağlıklı yaşamla ilgilide bir toplumsal bilinç oluşturmak. Hasta olduktan sonra iyileşmek gerçekten zor. Önemli olan sağlıklı kalabilmek. Toplumsal bilinci oluşturmanın birkaç yolu var. Biz kurulduğumuz tarihten beri sadece hastaları iyileştirmek için çalışmıyoruz, bu sosyal sorumluluk projelerde yer alarak bir farkındalık yaratmaya çalışıyoruz.

Sağlıklı yaşam sadece fiziksel olarak olmuyor. Sanat la iç içe olan ruhun beyninde bir şekilde sağlıklı olması gerekiyor yani hem fiziksel hem de ruhsal olarak sağlıklı olmak gerekiyor. Ruha da en çok hitap eden konuda sanat. Sanatla iç içe olan insanların daha sağlıklı düşünüp farklı açılardan dünyaya bakmalarını sağlıyor.

Daha önce ne gibi projelerde bulundunuz?

Mesela geçmişte Ironman Dünya Şampiyonalarında Türkiye'yi temsil eden ilk Türk kadın sporcumuz Bahar Saygılı’nın eşliğinde yaklaşık 120 doktor ve eczacıyı 3 ay boyunca antreman yaptırarak İstanbul Maratonuna katıldık. Bu 120 doktor ve eczacının koştuğu her km başına belli bir meblağı Omurilik Felçliler derneğine bağışlayarak ihtiyaç sahiplerine tekerlekli sandalye aldık.

Bu özgün sergiyi 28 Haziran 2015 akşamına kadar gezebilirsiniz.
Adres şöyle:
O’Art Odeabank Etiler Şubesi 2.kat
Nispetiye Caddesi No : 60/A – B Etiler