Güncelleme Tarihi:
Yazar editörlüğü keyifli iştir. Günlük bir gazetede çalışıyorsanız ertesi gün çıkacak yazıları önceden okuma fırsatı verir. Ayrıca yazarla okurun arasında, görünmeyen özel bir alana da sahip olursunuz. Eğer çalıştığınız gazetede “Tanrı Yazarlar” yoksa metindeki maddi hatalar dışında, iyi ifade edilemediğini düşündüğünüz bölümlerin de düzeltilmesini istersiniz. Hatta bu diyalog bazı durumlarda bilgisayarından uzak yazar tarafından “abi sen bir el atıver” cümlesiyle sonlandırılabilir. Radikal (basılı gazeteden bahsediyorum) böyleydi. Ama bütün bunları “geçmiş zaman olur ki” diye yazmıyorum. Konumuz Radikal’in eski yazarlarından Cüneyt Özdemir’in yeni kitabı Eğlencesini Yitiren Ülke.
Cüneyt Özdemir, Radikal’in son 4 yılındaki en popüler yazarlarından biriydi. Eğlencesini Yitiren Ülke, bu süreçteki yazılarından mürekkep bir seçki. Hasbelkader bu sürecin büyük bölümünde Radikal’in yorum editörlüğünü yapıyordum. Radikal’in yorum sayfaları uzun yıllar Ali Topuz’un editörlüğünde oldukça etkili bir forum halini almıştı.
OKUR, HANGİ YAZIYI OKUR!
Radikal, tabloid boya geçip yeniden tasarlandığında, yeni yazarlar arasında Cüneyt Özdemir de vardı. Gerek seçtiği konular, gerek yazım biçimi açısından kısa sürede dikkat çekmişti. Tabii ki hem olumlu hem olumsuz anlamda…
Popüler konularla siyaseti aynı anda yazıyor ve Radikal okurundan tepki alıyordu. Bazı okurlar onu popülizmle, bazıları politik tutarsızlıkla suçluyordu. Hakkı Devrim, “Dil Yâresi”nde hemen her gün Cüneyt’in imla hataları ve anlatım bozukluklarını yayımlıyordu. Ama her şeye rağmen çok okunuyordu. Hem de ilk günden beri. Cüneyt’in 4 yıl içinde bu popülerliğini kaybetmeden gazete yazarlığını geliştirdiğini ve Radikal tarihinde önemli bir yer edindiğini düşünüyorum. İyi bir habercinin sahip olabileceği reflekslerle Türkiye’de gündem olacak konuları başından yakalayarak yazmayı başarıyordu. Üniversite öğrencilerine uygulanan şiddetin peşine düşüyor, Hanefi Avcı’nın sanık olduğu Devrimci Karargâh davasını yakından izliyor, “Arap Baharı” alevlenmeden önce Kaddafi’nin oğluyla konuşuyordu.
Bazen de okunmayacak bir konuyu okutmak için sınırları zorluyordu. Mesela daha ortada 17 Aralık soruşturması yokken “AK Parti’nin cemaati bitirme planı!” başlıklı bir yazı yazdı. Yazının konusu Türkiye’deki lokantalarda neden çocuk arabasının bulunmadığıydı. Şöyle diyordu: “Bakın böyle bir yazıyı bile sizlere okutmanın tek yolu ‘AK Parti’nin cemaati bitirme planı’ gibi sallama bir başlıktan geçiyor. Doğruya doğru, ‘Lokantalarımızdaki bebek sandalyesi sorunu’ diye bir başlığın altındaki yazıyı okur muydunuz okumaz mıydınız?”
Etik tartışmayı bir kenara koyarsak, Cüneyt bu başlıkla amacına ulaşmış, pek de kimsenin üzerinde durmadığı bir konuyu günün en çok okunan yazısı yapmıştı. Eğlencesini Yitiren Ülke kitabında böyle kurgulanmış yazılarından pek çok örnek var.
Günlük hayatımızda yüksek siyaset konuşmaktan, hiçbirimizin dile getirmeye fırsat bulamadığı, engellilerin engelsiz yaşaması, kimliğini kaybetmiş mimari, çocuk hakları gibi farklı konuları dile getiriyor. Mesela, yediği balığı tanımayan insanlardan yola çıkıp mutfağın demokratikleşmesi diye bir kavramı tartışıyor.
Kabul edelim Türkiye gibi sürekli OHAL ortamında yaşayan bir ülkede bu tartışmaların çoğu “lüks”. Her uyanışınızda bir maden faciası, bir ağaç katliamı ya da bir siyasi krize tanık olma ihtimaliniz yüksek. Buna rağmen “normal” olabilmek için konuşulması gereken farklı şeyler de var.
Cüneyt’in, Radikal’de yaptığı yenilik, ara sıra gündemin dışına çıkıp, üzerinde konuşulması gereken başka şeylerden bahsetmesiydi. Yeri geldi Vietnam’daki zenginlerle Soho’dakilerin ne kadar benzeştiğini anlattı, yeri geldi evrensel trafik kurallarının Türkiye’de niye geçersiz olduğunu. Arada lafı yemeye-içmeye, müziğe getirdi.
Eğlencesini Yitiren Ülke de gündemden süzülen, anlık tüketilen haberlerden ziyade pek de konuşamadığımız bu mevzuları hatırlatan bir derleme olmuş. Konulara göre sınıflandırılan yazıların çoğunu hatırlamama rağmen kitabı bir çırpıda tekrar okudum. Yine kendini okutan yazılarla karşı karşıyayız.
Kitabı karıştırırken bir kez daha anladım ki gazete sayfalarından kitaba geçerken anlamını yitirmeyen yazılar, günlük kısır tartışmaların dışında kalanlar… Eğlencesini Yitiren Ülke bu anlamda tarihe düşülmüş bir not. Ama başlıktaki soruya dönecek olursak; “eğleniyor muyuz?” Hayır, maalesef hâlâ hiç eğlenmiyoruz…
Kitaptan...
YEŞİL BİZE NEDEN LÜKS?
EĞLENCESİNİ YİTİREN ÜLKE
Cüneyt Özdemir
Doğan Kitap
2014, 388 sayfa, 28 TL.