"Efe bir oyuncuyumdur"

Güncelleme Tarihi:

Efe bir oyuncuyumdur
Oluşturulma Tarihi: Kasım 20, 2018 14:12

Yıllardır ekranlarda izlediğimiz, eksiksiz diksiyonuyla milyonların sevgisini kazanan Çiğdem Tunç’la; iki yıl önce kurduğu Çiğdem Tunç Tiyatrosu’nu, bu günlerde sahneye koyup rol aldığı, heyecanını yaşadığı yeni oyunu Binbir Gece Masalları’nı ve hayatı konuştuk.

Haberin Devamı

ELİMİ ARTIK TAŞIN ALTINA KOYMAM GEREKTİ!

Son yıllarda birkaç tiyatro oyununda izledik sizi. Bir baktık, iki yıl önce kendi tiyatronuzu kurmuşsunuz? ‘Delirdim ve tiyatromu kurdum’ diyorsunuz. Neydi sizi delirten ve ‘Kendi tiyatromu kurmalıyım’ dedirten?

Zamanının geldiğini hissettim. Ülkemde darbe girişimleri, vatanımın elimizden bir anda uçup gidebileceği travması, bugüne kadar ulaştığım kişisel başarılarımı güncelleme ve artık kurumsallaşma isteği vb. nedenlerden dolayı elimi artık taşın altına koymaya karar verdim. Kolay değildi buna niyetlenmem, arkamda herhangi bir yapımcı ya da mali destek verecek bir çevre yoktu. Bugüne kadar sağladığım birikimimle tek başıma yola çıkıyordum ve bu bir anlamda delirmekti elbette. En yakın dostlarım bile şüpheyle yaklaştılar. Ki sonradan bunu hatırladıkça hiddetlenirim ben.

Haberin Devamı

Neden?

Karşınızdaki kadına bakın, bir de dönüp geride bıraktığı kariyerine. Ee, yaşadığımız ülkede bu kadın yaptıklarıyla diğerlerinden sıyrılmış, öne geçmiş mi? Evet. Fark yaratmış mı? Evet. Demek ki başarının kodlarını ele geçirmiş bu insan. Ee, ne demeye korkuyordunuz? Bak ben korktum mu?   

Geçen yıl ‘Şöför Nebahat’i sahnelediniz. Bu yıl da devam ediyor. Ve üçüncü yılınıza girerken yeni oyun ‘Binbir Gece Masalları’ ile sahnelerdesiniz. Efsane hikayelerden oluşan bu eseri sahnelere taşımak nerden aklınıza geldi?

Hep aklımdaydı zaten. Yıllar önce Kanal 6 televizyonunda bir sezon boyu ‘Binbir Gece’ adlı bir program üretmiştik. Şehrazad endamında sunuyordum ve aynanın cini tiplemesiyle beraber Gamze Gözalan ile birlikte çalışıyorduk. Çok keyifliydi. Sözün özü bu masalların efsunlu yanını ekrana ve sahneye taşıma hevesim hep vardı. Aşk, masallar, sonsuzluk, dönüşüm, masal kahramanları… Bin yıl öncesine sihirli bir yolculuk, çöller, efsunlu geceler, cinler, periler... Yetişkinler de masal dinlemek isterler ara ara.

Oyunun hem yönetmeni hem başrolü olarak… Bu bebeği doğurmak nasılmış? Bir avazda mı çıktı?

Zordu. Soyuttu. Tek mekânda anlatılamazdı, 40-50 kişilik kadro isterdi. Sınırlı sayıda kast ile bu oyunu yapabilmek için bir oyuncunun beşer kişilik oynaması gerekiyordu. Hem geçmişe dair hem de güne göndermelerde bulunan konuları işleyişimize aldık. Sanırım başarabildik de. Ama elbette son söz seyircimizin.

Efe bir oyuncuyumdur

EN ZORU KENDİMİ YÖNETMEKTİ!

Haberin Devamı

Kendinizi bu rolün neresinde buldunuz?

Bana yatkın bir rol Şehrazad. Yazarımız Eray Yasin Işık'ın dediği gibi ben de Şehrazad misali yıllardır, sunucu olarak anlatıyorum seyircime. Tüm varlığımı koyduğum bir rol bu. Dans, oyunculuk, reji… En zoru da kendimi yönetmekti.

İzleyiciler, sanatseverler bu oyundan neler görerek, neler alarak çıkacak salondan?

Binbir çiçeğin kokusunu, binbir gecenin siyahını ve binbir duygunun aromasını koklayarak çıkacaklar salondan. Aşka inanacaklar, masalsı aşklara yer açacaklar hayatlarında.

Oyunun rotasında günümüze göndermeler de dikkat çekiyor.

Sahneye koyarken bugünün insanına göndermeler yaparak ilgisini çekmeyi düşündüm. Mesela; futbol amigosu gibi davranan kırk haramiler, Türk Halı Yolları adı altında havalanan uçan halılar, kokpitteymişcesine yapılan Alaaddin ve Cin’in yolculuğu, balıkçı ve İfrit masalındaki İfrit’in şeker hastası ve botoks düşkünü çıkması gibi… Temelde çağdaş göndermeler ve eğlenceli bir doku yaratmaya gayret ettim.

Haberin Devamı

DOĞRUNUN TOKATINI YERKEN İNSANLAR DOLANIYOR AYAKLARINIZA!

“İnsanları gerçekler yorar ve acıtır, o yüzden bu fantastik masalı anlatıyoruz” diyorsunuz. Hayat zaten yeterince yorarken bir de insanlar neden yorar insanları?

Gerçekler ve bununla yaşamak yorar insanı. Doğru bir tanedir, size göre eğilip bükülmez, söz de dinlemez. Doğrunun sık sık tokatını yerken ve hayatta kalmaya çalışırken bir de insanlar dolanır ayaklarınıza. Tüketerek mutlu olanlar üreterek mutlu olanların zaman ve enerjisini tüketirler. Emek nedir bilmez ve kıymet vermezler. Oysa ki masallar öyle mi? Yumuşacık, yerçekimi duygusunu ortadan kaldıran, tüller, ışıltılar ve buhurdanlıklar arasında, neredeyse astral seyahat kadar hafif, şefkatli ve yumuşacıktırlar.

Haberin Devamı

 İnsanlar kadar hayat da hayallerinizi şaşırttı mı peki?

Hayat, beni şaşırtsa da savaş açtım. Ta ki iyi geçinene kadar!  

Bu oyunda yeni yeteneklere de kapı açtınız. Onlarla ilgili neler söylemek istersiniz?

Çiğdem Tunç Tiyatrosu olarak özelliğimiz bu, gençlerle çalışmak. Bugüne kadar deneyimlerimizi onlarla paylaşmak ve sahip oldukları genç bakış açısını tiyatromuza dahil etmek arzusundayız. Tiyatromuzun 3/2 si tamamen genç kuşak. İlk önce ahlak sonra yetenek ve bir arada iş disiplini gözetliyoruz. Bu kriterlere sahip olmayanlarla yola devam etmiyor veya hiç yola çıkmıyoruz. Birlikte çalıştığımız gençler, her biri birbirinden yetenekli ve ahlaklı. Mutluyuz seçimlerimizden.

Haberin Devamı

Oyunda ‘Şehriyar’ karakterini canlandıran partnerinizin bu oyuna gelmesi de ilginç. Yıllar önce Binbir Gece dizisinde oynamış. Ve yine Binbir Gece… Bu kez diziden sahneye… Ergün Demir’in başrol olmasına karar verdiğinizde diğer adaylardan hangi özellikleriyle sıyrıldı?  Ve aklınıza gelir miydi, aynı isimli dizideki oyuncuyla aynı isimli bu oyunda rol alacaksınız?

Hiç akla gelmezdi gerçekten. Ergün Demir yani Binbir Gece Masalları’nın hükümdarı Şehriyar, ‘Binbir Gece’ adlı fenomen dizinin ‘Ali Kemal’ karakteriyle ün kazanmış bir oyuncumuz. Hayatının çok büyük bir bölümünü Fransa’da yaşamış, son birkaç senedir de Arjantin’de kalarak oranın çok sevilen bir ekran yüzü olmuş. Şehriyar'ı ararken kendisini bizimle siz tanıştırdınız sevgili Melike Birgölge ve iyi ki de bizi bir araya getirdiniz. Ergün Demir'in oyunculuğunu dizilerdeki ekrana yansıyan sahneleriyle ölçemeyiz. Görünenin çok ötesinde bir oyunculuk becerisi, tecrübesi ve kültürüyle yoğrulmuş bir oyuncu kendisi. Şehrazad ve Şehriyar olarak el ve eldiven gibi uyduk birbirimize. Tam bir sahne adamı, tüm hücreleriyle gerçek bir oyuncu. Çalışmaktan çok büyük bir zevk alıyorum kendisiyle.

Oyundaki diğer isimleri de analım.

Ergün Demir'in yanı sıra Sema Aras, Abidin Yerebakan, Deniz Salman, Alper Çorumluoğlu, Soykan Kişioğlu, Ezgi Küçük, Tunahan Çilingir, Derya Yıldız, Savaş Özkartal, Gülben Başer, Gökmen Göçbeyli, Balca Aydoğdu gibi değerli oyuncularla çalışıyoruz.

‘Binbir Gece’ masal olduğu kadar mesajlar, kıssadan hisselerin de olduğu bu oyundaki en önemli, en esas şeyin ne olduğunu sorarsam…

Aşk varsa eğer bu masal devam eder. Alın size kıssadan hisse. Her masalda bir kıssa vardır duyabilene. Bir yol vardır görebilene.

‘Aşk varsa eğer bu masal devam eder’ oyunun sloganlarından biri. Aşkla ilgili tanımınız? Ve masallarda mutlu sonla biten aşk, gerçek hayatta nasıl, ne şekilde devam eder?

Aşk olmalı. Aşk olsun zaten. Ne yaşı, ne rengi, ne zamanı vardır aşkın. Birdenbire ortaya çıkar, vurur geçer insanı. Ömrü kısadır, üç sene yaşar. Sevgi ve huzura dönüşebilirse ne âlâ, dönüşemezse de sağlık olsun, ne yapalım.

Kadın-erkek ilişkilerinde samimiyetiniz kadar duvarları olan biri gibisiniz. Nasıl bir erkek o duvarları ortadan kaldırır?

Duvar var gibi gözükür bende ancak dünyanın en sevecen, en sıcak insanlarından birisiyimdir. Doğru erkek kimdir derseniz, ah hiç karşılaşmadım ki, şudur diyebileyim.

EFE BİR OYUNCUYUMDUR!

“Bir çılgın Türk olarak mimlenmek istiyorum” diyorsunuz. Neden böyle bir istek?

Benim gibi bir vatan sevdalısına da bu yaraşır ondan. Çılgınlık yani cesaret, yani sözün bittiği yerde başlamak, yani masaya yumruğunu vurabilmek beni tarif eder. Efeyimdir. Severim efe insanları; hem dost hanemde, hem de özelimde. Hem de efe bir oyuncuyumdur, bakınız ‘Şoför Nebahat’ oyununa.

FARK YARATABİLİRSEK, ESNETEBİLİRİZ!

Sizin bir özelliğiniz de, filmini bildiğimiz bir eseri geçen yıl sahnelediğiniz ‘Şöför Nebahat’ ve bu yıl da ‘Binbir Gece’ gibi farklı ve kült işlere imza atıyorsunuz, bilinen eserleri sahnelemek yerine. Bundan başka ne gibi özelliklerle ÇTT’nin farkını ortaya koymayı düşünüyorsunuz?

Hep bunu gözettim hayatımda. Hem kişisel tarihçemde hem de son üç sezondur kurduğum tiyatromda. Fark yaratmayı becerebilirsek seyircimizin de hayal gücünü o kadar esnetebiliriz. Fark yaratırken de hep beraber vizyonumuzu geliştirebiliriz.

Tiyatro hayatı ve bizi bize anlatıyor ama pahalı bir sanat dalı… Ünlü modacı aynı zamanda Paris’te adını taşıyan bir tiyatroya sahip olan Pierre Cardin, bir basın toplantısı sırasında gazetecilere sorar. ‘Tiyatroda milyoner olmak için ne yapılmalı?’ diye. Herkes birbirine bakar. Cevap gelmeyince ‘Milyarder olmakla başlayarak’ diye cevap verir ünlü modacı. Herkes kahkahayı basar ama gerçek bu. Pahalı ama hayati bir sanat tiyatro. Tiyatro sahibi olduğunuz için soruyorum; bu zor şartlarda tiyatro kurmak delilik mi, cesaret mi ya da ne?

 Hem delilik en başta söylediğim gibi, söylemediğim kadarıyla da akıllılık aslında. Kimseden iş beklemiyor, rol beklemiyor, tüm bunları siz dağıtıyorsunuz. Benim gibi mağrur bir kişilik için bundan daha iyisi düşünülemezdi.

Hangi anlarda, durumlarda ya da olaylarda ‘İyi ki tiyatro yapıyorum’ diyorsunuz?

‘İyi ki tiyatro yapıyorum’ diye her sabah kalkarken ve her gece yatarken arası zaman diliminde düşünüyorum. İyi ki…

ÇTT olarak bundan sonra yapmak istedikleriniz arasında neler var?

‘Binbir Gece’ ve ‘Şöför Nebahat’ oyunlarımızı daha çok kişiye ulaştırmaktan başka iyi oyunlarla da hem çıtamızı yükseltmek hem de iyi ve başarılı işlere imza atmak… İki kişilik bir oyun yapmak istiyorum. Daha çağdaş, daha kriminal bir oyun veya aşk… 

ŞÖHRETE TAKILANLARI GÖRÜNCE ÇOK PİS ALAY EDİYORUM!

Yıllardır yaptığınız sunuculuğun kredisiyle ve oyunlarla size gösterilen yoğun ilgi dikkat çekiyor. Şöhretin size öğrettikleri? Ünlü olmanın yükünü taşımak nasıl bir şey?

Valla, umarım şöhret denen kayıtlı yükü bugüne kadar haysiyetle taşımışımdır. Hiç kimseye büyüklenmedim. Yani çirkin bir surat fırlamamıştır bir taraflarımdan. Zira bunu bir başkasında gözlemlediğimde çok pis alay ediyorum kendisiyle. Hiç sevmem ve hiç sevmem!                                                                                                 

SÖZ AĞIZDAN BİR KERE ÇIKAR!

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu Radyo-TV Bölümünü bitirdiniz. 15 yıl bale eğitimi alıp 1978’de İstanbul Devlet Opera’sında (İDOB) balerin olarak çalıştınız. Yurt dışında, Avrupa’da, Seul’da, Pakistan’da da sunumlar yaptınız. Sunuculuğun en keyifli ve en acımasız yönlerini sorsam…

En keyifli yanı; her yönüyle hazır ve donanımlı olmak, kumandan sizsiniz. En acımasız yönü ise yalnızsınız. Ve söz ağızdan bir kere çıkar.

Riskli bir durum…

Ne riskli değil mi? İşte bu da tam deli işi. Mesela Şangay’da 100.000 Çinli'nin karşısına çıkıp hem İngilizce hem Çince konuşup ülkeni temsil etmek. Çok onurlu bir deneyim ve fakat olağanüstü bir heyecan. Sahneye bir takımın parçası olarak değil yalnız çıkıyorsunuz.  

SETLERİ O KADAR ÇOK ÖZLEDİM Kİ…

 Bale, sunuculuk müzikal ve sinema… Birçok filmde de rol aldınız. Sinemanın sizde bıraktığı tadı lezzeti sorsam neler söylersiniz?

Sinema aaahhh sinema. Setleri o kadar çok özledim ki… Sinema oyunculuğuyla farklı, sonsuz mekan ve zaman yetkisiyle muhteşem bir sanat disiplini… Çok iyi bir sinema seyircisiyimdir ve önümüzdeki yıllarda da bir sinema ödülünü kucaklamak ve sektörün çok daha fazla içinde yer almak isterim. Acaba bir sinema filmi mi yapsak?

Mesela?

Mesela bir korku hikâyesi, düşük bütçeli fakat bağımsız... Erasure gibi… David Lynch miydi yönetmeni hatırlayamadım şimdi.

Bir çılgın Türk olarak mimlenmek istemekten başka yapmak veya olmasını istediğiniz başka neler var? Ya da bir ukde?

Aile kurmak istiyorum, isterim. İstememeli miyim? Yok yok kurayım, isteyeceğim galiba. Fena olmaz ama kiminle?


Efe bir oyuncuyumdur

BAKMADAN GEÇME!