Dur, bi' selfie çekme!

SOMA faciasını yaşadığımız günlerde yüzünü siyaha boyayıp ‘selfie’ çeken, Instagram’a, Facebook’a ‘SOMA’ hashtag’iyle yapıştıran ergenler türemişti. 15 yaşında ağlayan (ağlarmış gibi yapan) kızlar, dekoltelerini siyah kalemle boyuyordu. Öte yandan daha ciddi ablaları Twitter’da habire aforizma retweet’liyor ‘#soma #soma #soma :(‘ gibi ‘çok duyarlı mesajlarıyla timeline’ı meşgul ediyordu.

Kısa süre sonra denize karşı bronz bacak, kuma karşı ojeli ayak çekimlerine geri döndüler. ‘Kıs kısa smoothie qeyfi’, ‘selinişkomun kınası’, ‘meleğimin DEV pırlantası’, ‘bebitomun tatlış hediyesi, süpeer orkideler, i love youuu’ hayatı normal akışında seyretti.

Star TV’nin yaz dizisi ‘Kaçak Gelinler’in ‘Dur bi selfie çekelim’ kızları işte bu dünyanın tuhaf âleminden prime time’a düştü. İyi güzel. Sosyal fenomenler, bugünün dünyası, zamanın ruhu dizilerde bol bol olsun. Hızlı kurgu, genç, taze fikirler, enerjik pop şarkıları, klip estetiği dozunda izleyicisini bulsun. Bunun itiraz edilecek tarafı yok. Ama ‘Kaçak Gelinler’in sempatik tikiliğinin ayarı öylesine kaçık ki, ünlülerin Instagram hesaplarının altına ‘En yeni çanta modellerimiz için takip edin’ reklamları kadar bunaltıyor insanı.

İŞSİZ TWITTER FENOMENLERİ GİBİLER

Bir kere, ‘rt’yi, ‘fav’ı, ‘feys’i geçtim. Sosyal medyadan ayrı, kızların bıdıcık halleriyle evlenmeden kaçan değil, tam tersine kucağına koşan heveslilikleri hayal kırıklığı yaratıyor.

Tayfun Atay, 3 hafta önceki yazısında Şebnem, Kâinat ve Almilla’yı ‘ataerkil gerçeklikten imkânsız hayallerin peşi sıran kaçan’ kızlar olarak tarif etmişti. Hatta dizinin ‘girl power’ türüne göz kırptığını söylüyordu. Oysa tam tersi bu kızlar ataerkil düzenin magmasına beyaz eteklerini savura savura atlama peşinde görünüyorlar. Biri (Şebnem) hamilelik tezgâhıyla sevgilisini nikâh masasına oturtuyor, ki sonunda kaçak gelin değil kaçak damat vakası yaşanıyor. Almilla, ilkokuldan beri adını yıldızlara yazacak derecede takıntıyla Akif isimli biriyle evlenmenin hayalini kuruyor. Kâinat, bir kere öptüğü lise aşkı Ege için gelinliğiyle İstanbul yollarına düşüyor. Fonda Nil Karaibrahimgil’in her zaman aynı vasat tadı veren kız şarkılarından biri ‘Çift kişilik yatağım/Allah nasip ederse sola kayacağım’ filan diyor. Mütemadiyen kırıtan, erkek dünyasını asla ve kat’a anlamayan, yolda yürürken hanzo heriflerin sözlü tacizine maruz kalan işsiz Twitter fenomenleri olmadan öteye gidemiyorlar.

Y KUŞAĞI BU DERECE BALON OLAMAZ

Senaryo özellikle Şebnem’i habire sosyal mimlerle, şakalı sloganlarla, Twitter metaforlarıyla konuşturarak dinamik bir dil yakalama iddiasında belli ki. Ama vur deyince öldürmek de bu olmalı. Bu tür şeyleri hakkıyla yapabilmek için belirli bir inceliğe sahip olmak gerek. Hunharca ‘lord of kezban’, ‘caps lock açık konuşmak’, ‘kesin bilgi’, ‘kafa best model of the world oldu’ diye cümle üstünde cümle bırakmadan boca edince o dinamik etki peynirleşiyor. Şebnem her ağzını açtığında bir ergenin WhatsApp mesajlarını okuyormuş gibi olmaya lüzum yok. Üstelik bu ‘trending’ esprileri harici de, hiç durmadan evlenme, romantik prensle kavuşma, çakraları açma, Model grubuna klip çekme hali yaşandığı için ve tek derdimiz E rengi sertifikalı pırlanta olduğu için, tam bir ihtiyar gibi bu gençlere üzüleceğimiz geliyor.

Yaz dizisi, sabun, köpük, banyo tuzu, body lotion çok iyi, ferahladık bir güzel, tamam ama o Y-kuşağı denen hedef kitle bu derece balon olamaz. Dizinin rating’leri nefis gidiyor, alıcısı belli ki memnun. Bunda Selin Şekerci’nin nefis oyunculuğunun da etkisi büyük. Yine de kehribarla çakra açan modern hippilerin, Instagram zenginlerinin, oyunculuk peşinde İzmirli kızların hayatını izleyebilmek için şuursuz tikiliği yüceltmekten fazlasına ihtiyaç var.