İZMİR, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 05, 2015 12:33
Manisa’nın Gölmarmara Gölü havzasındaki Kaymakçı olarak bilinen tepe üzerinde 2 yıldır devam eden arkeoloji kazısı kapsamında açığa çıkan son bulgular arkeoloji dünyasında heyecan yaratıyor.
Geç Tunç Çağ’ın (MÖ 1600-1200) henüz aydınlatılmamış karanlık noktalarına ışık tutacak olan çalışmalar ABD, Avrupa ve Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden gelen arkeologların oluşturduğu uluslararası kazı ekibi tarafından gerçekleştiriliyor. Kaymakçı Arkeoloji Projesi’nin Kazı Başkan Yardımcılığını üstlenen Yaşar Üniversitesi Turizm Rehberliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sinan Ünlüsoy, "Truva’nın 4 katı büyüklüğünde ve şu ana kadar Ege Bölgesi’nde bulunmuş en büyük Geç Tunç Çağı yerleşmesi olan bölgedeki çalışmalar tamamlandığında Manisa bölgesini dünyaya tanıtmak için önemli bir adım atmış olacağız" dedi.
Uluslararası kazı ekibi tarafından Marmara Gölü havzasında yaklaşık 10 yıldır sürdürülen araştırmalar neticesinde Gölmarmara Hacıveliler Mahallesi’nde, Lidyalıların atalarının yaşadığı tahmin edilen büyük bir kale bulundu. MÖ 2000’li yıllara ait Hitit İmparatorluğu kaynaklarında Seha Nehri ülkesi olarak adı geçen Gediz Havzasında Kaymakçı olarak bilinen tepe üzerine kurulu yerleşmede toplam 42 Türk ve yabancı arkeolog kazı çalışmaları yapıyor. Projenin kazı başkanlığını Koç Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Christopher H. Roosevelt ile Christina Luke, kazı başkan yardımcılığını ise Yaşar Üniversitesi Turizm Rehberliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sinan Ünlüsoy üstleniyor.
YAŞAR ÜNİVERSİTESİ’NDEN EĞİTİM DESTEĞİ Yaşar Üniversitesi’nin kazı çalışmaları için Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden gelen öğrencilere eğitim desteği de verdiği
Kaymakçı Arkeoloji Projesi hakkında bilgi veren Yaşar Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sinan Ünlüsoy, "Bir tarih hazinesi olan Salihli ve yöresi, arkeologlar için bulunmaz imkanlar sunuyor. Bir yandan Lidya İmparatorluğu’nun başkenti olan Sardes’te kazılar devam ederken, Gölmarmara’ya bağlı Kaymakçı’da yürütülen kazılar bölgenin Lidya dönemi öncesine ışık tutmayı amaçlıyor. 2001 yılında Lidya krallarının mezarlarının bulunduğu Bintepe tümülüslerinde doktora tezi için araştırma yaparken ilk bulgulara ulaşan kazı başkanları Roosevelt ve Luke, 10 yıl boyunca yaz aylarında bölgede yüzey araştırması yaptı. 2014 yılında Kaymakçı Arkeoloji Projesi çerçevesinde kazı izni alan Roosevelt, Luke ve ben 3 bin 500 yıllık tarihe sahip Seha Nehri ülkesine ait Kaymakçı Kalesi’nin sırlarını çözmeye başladık. Elde edilen bulgulara göre, MÖ 2000’de Marmara Gölü havzasında 6 adet kale bulunmaktaydı. Kaleler arasındaki uzaklık bir yürüyüş günü mesafesindeydi. Kaymakçı Kalesi de 86 dönümlük kalesi ve kale dışı yerleşimiyle birlikte yaklaşık 250 dönümle 6 kalenin en büyüğü olarak öne çıkmakta" dedi.
TRUVA’NIN 4 KATI BÜYÜKLÜĞÜNDE
Roosevelt, Luke ve Ünlüsoy, bu kalenin bölgenin en büyük kalelerinden biri olduğunu tespit ettiklerini belirterek şu bilgileri verdi:
"Yerin altında çok fazla derinde olmayan bir kent olduğunu sanıyoruz. Kalenin, aynı dönemlerde varlığını sürdüren Truva’dan 4 kat daha büyük olduğu anlaşılıyor. Yine bu yerleşimin, Orta Tunç Cağı ve özellikle Geç Tunç Çağı dönemlerine ait, tarihte parayı ilk kez kullanan Lidyalıların daha henüz altın ve gümüş kullanmayan atalarının yaşadığı bir başkent olduğunu tahmin ediyoruz. Çalışmalar tamamlandığında bölgeyi ve Türkiye’yi dünyaya tanıtmak için önemli bir adım atmış olacağız."
ÇOK AMAÇLI ARAŞTIRMA VE ZİYARETÇİ MERKEZİ Proje kapsamında depo, sergi mekanı ve konferans salonunun yer alacağı bir ’araştırma ve ziyaretçi merkezi’ yapılması için girişimlerin de başladığını belirten Ünlüsoy, "Bölgenin tanıtımına ve gelişimine katkıda bulunacak bir araştırma ve ziyaretçi merkezi planlanmakta. Yıl boyunca açık tutulacak merkezin bünyesinde barındıracağı sergi ve konferans salonu ve bölgenin doğal ve tarihi değerlerini tanıtma amacını güden ziyaretçi merkezi ile birlikte Kaymakçı yerleşimi ile bütünlük içerisinde iç ve dış turizm için bir çekim merkezi olması hedeflenmekte. Böylece bölge Tunç Çağı’ndan Osmanlı dönemine kadar uzanan zengin tarihi mirasının yanı sıra özellikle Marmara Gölü etrafında gelişen çok çeşitli doğal güzellikleriyle de çekim merkezi olmaya aday olacak" dedi.