Güncelleme Tarihi:
Yollar yürümekle aşınmaz… 8 Kasım 1968'de Adalet Partisi Ankara İl Kongresi’nde hükümetten memnun olmayan ve sürekli protesto yürüyüşleri yapan halk ile ilgili fikri sorulduğunda böyle deyivermiş Süleyman Demirel. Yürüsünler, kim takar… İşin “iyi” (!) tarafından bakarsanız, artık daha fazla kale alınır olduk. O aşındıramayacağımızı düşündükleri yolları yürürsek bizi vuracaklarını söyler hale geldiler… 2013 yazında bir şey oldu çünkü. Bize bir şeyler oldu, ülkeye bir şeyler oldu. Çok güzel oldu. Sesimizi çıkartabileceğimiz, gerekirse yolları da aşındırabileceğimiz görüldü. Gerisi? Gerisi hüsran… Silah tutan biz değiliz sonuçta…
Boysan Yakar’ın adını LGBTİ hareketinde olmadığım için ilk o dönemlerde duydum. Normalde herkesi eleştirmeye pek meraklı Ekşi Sözlük’te kendisiyle ilgili ilk yorumdan bile nasıl bir insan olduğunu anlıyorsunuz:
"lambdaistanbul'un tüm organizasyonlarında en önde yürüyen, radikal ve birgün gibi gazetelerde röportajlarında , if'te gösterilmiş pek çok filmin yapımcılığında boy göstermiş olup şimdilerde bolca kamera önünde de görmeye başlayacağımız inanılmaz güzel bi yüze/vücuda/karaktere/mizaca sahip olan adem oğlu.”
Boysan Yakar'ın evinde halen duran topuklu ayakkabıları
Boysan, topuklu ayakkabılarıyla yolları aşındırmaya karar vermiş biriydi. Bu dünyaya çok şey katan insanları bir şekilde bulan bir bela gibi Boysan Yakar da çok erken, 31 yaşında, saçma bir trafik kazasında arkadaşları LGBTİ aktivitisti Zeliş Deniz ve Mert Serçe ile beraber hayatını kaybetti. Boysan’ın hareketteki rolüne sonuna kadar destek veren, çok büyük bir kalbe sahip annesi, Boysan’ın Harbiye Üftade Sokak’taki evini harekete bağışlamış ve Boysan’ın yarıda bıraktıklarını devam ettirmeye karar vermiş. Evin ilk sahipliğini yaptığı etkinliklerden biri de bu sene yedincisi düzenlenen LGBTİ+ Onur Haftası sergisi, nerdeen nereye oldu. Yakın bir arkadaşını kaybetmiş biri olarak, çocuğunu kaybetmiş bir anneye her söylenenin boş olduğunu gözlemleme şansızlığım oldu bu hayatta maalesef. Boysan’ın annesiyle konuşurken de serginin halen Boysan’ın eşyalarının durduğu, çok sıcak bir havası olan ev ortamında yapılmasının sergiyi daha da güzel, içten kıldığına dair bir şeyler geveledim. Aslında söylediğimde samimiydim ama sanki ne söylesem, gerçek duygularına vakıf olamayacağımı düşündürten boş laflar gibi geldi… Yine de sergi açılışı o kadar kalabalık, ortam o kadar samimiydi ki Boysan’ın annesini hep beraber birazcık da olsa mutlu edebilmiş olduğumuza inanmak istiyorum.
Sergi evde olduğu için galerilerin o hafif soğuk, “koket” havalarından çok uzakta, bol muhabbetli bir ortam vardı. Zaten işler de satılık olmadığı için midir bilemem, alışveriş olmayan ortamın rahatlığı da vardı sanki. Sergi grubuna yazılan “Kısırını kapan gelsin,” duyurusu belli ki gayet dikkate alınmış, (bonibondan) gökkuşaklı hurmalar ile başladığımız yiyecekler bir altın günü havasında börekler kurabiyeler ve şarap eşliğinde devam etti. Tehdit ettikleri gibi Alperenler bassaydı ikram çoktu be çocuklar!
Sergide seçici kurulun 34 başvuru arasından seçtiği, Ahmet Rüstem Ekici, Can Akgümüş, Cemal Akyüz, Reyhan Berre Peker, Ceren Saner, Çiğdem Menteşoğlu, Efe Songun, Ekim Acun, Elif Tekneci, Fikret Karaman, Hıdır Durman, Gülşah Akdemir, Öykü Topal ve Rüzgar Gözüm’e 13 iş ile Boysan Yakar’ın kendi işleri bulunuyor. Sergide özellikle dikkat çeken videolar, Fikret Karaman (Embroider Soldier, Embroider! ve Bubble) ve Ekim Acun’a (Batı’nın Ahlaksızlığı) ait. Fikret Karaman’ın askerlerle ilgili işleri, saklı gerçekliklerle yüzleştirirken militarist ruhları biraz üzebilir gibi… Ekim Acun’un müziğiyle de ilgi çeken Batı’nın Ahlaksızlığı işinin fikri de ayrı güzel. 70’lerde Türkiye’de zirve yapan erotik filmlerden yolan çıkan sanatçı, Türk sinema tarihinde gözden kaçmış (ya da kasten kaçırılmış), Nuri Akıncı’nın Bu Balık Başka Balık filmindeki sinema tarihimizdeki ilk gay sahneden bir kesit sunuyor.
Bubble, Fikret Karaman
Ahmet Rüstem Ekici ise Resmiyet işiyle, bu toplumun üyesi bireyler olarak bize dayatılan kişisel tarihlerdeki dönüm noktalarına odaklanıyor. Sünnet olmadan erkek, nişan olmadan düğüne aday, düğün olmadan karı-koca olunamayan belge bağımlısı toplumumuzda, sanatçı Adanalı kahramanı Yiğit’i şablon davetiyelere oturtarak anlatıyor. Yiğit’in sünnet, (heteroseksüel) nişan ve düğün gibi “şanlı dönüm noktalarında” davetiyelerde ismi geçen biyolojik ailesi, Yiğit ve Mert evlendiğinde yok oluyor. Artık evli olan Yiğit ile Mert’in ailesi biyolojik ailenin reddi ile LGBTİ bireylere, belki de hareketine dönüşüyor.
Resmiyet serisinin bir parçası, Ahmet Rüstem Ekici
Sergide son olarak Ahmet Rüstem Ekici gibi Artnivo.com’un sergilerinden tanıdığımız Can Akgümüş’ün Islak Rüya I ve II işlerini çok etkileyici buldum. Gümüş’ün sade ve çarpıcı fotoğraflarını uzun uzun izleyebilirsiniz.
26 Haziran Pazar gününe kadar devam edecek sergide Boysan’ın işleri de dahil olmak üzere daha birçok ilgi çekici eser var. Gezerken Boysan Yakar’ın odasında Hıdır Duman’ın Onur Haftası yürüyüşleri sırasında çektiği fotoğrafları ve Boysan’ın LGBTİ hareketi ve sanat kariyeri ile ilgili eşya ve işleri de izleme fırsatı buluyorsunuz. Harbiye Üftade Sokak’taki nerdeen nereye sergisini her gün 13.00 – 18.30 saatleri arası gezebilirsiniz.
nerdeen nereye ekibinden Enes’e sevgilerimle...
irmakozer.com Tarafından hazırlanmıştır.