Dizi biter yavrusu kalır
Güncelleme Tarihi:
Batıda ‘spin-off’ denilen dizilerin Türkçede en iyi tanımını Ekşisözlük’te ‘pi’ isimli kullanıcı yapmış: “Dizilerin yavrulaması” diyor. Çok izlenen, sevilen bir diziyi düşünün, oradaki bir yan karakter bağımsızlığını ilan ediyor ve kendi dizisine transfer oluyor. ‘Breaking Bad’in bu yıl izlediğimiz ‘yavrusu’ ‘Better Call Saul’ gibi mesela. Kısa kesip, bizim dizilerimizin olası spin-off’larına geçiyoruz hemen.
1- HAZAL VE CANSU (PARAMPARÇA)
Güzelim diziye yazık etmeyiniz. Hazal’ın daha yapacak çok kötülüğü var. Cansu’nun kafası daha çoook karışacak. E bunun Ozan’ı var, onun hayatına yeni giren genç hanım var, annesiyle Rahmi Bey’in eskiden tanıştığını öğrendiğimiz Deniz’i var... Hazal’ın Deniz’i fark ettiği gerçeği var. Anneyle çok imrenilen bir aşk yaşayan müstakbel ‘cici baba’ Harun var... O kadar çok ki, saymakla bitmez... İyisi mi Alina Boz, Hazal’ı, Leyla Tanlar da Cansu’yu canlandırmaya devam etsin, oradan ilerleyelim.
2- ZÜLFİKAR (POYRAZ KARAYEL)
Aslında Zülfikar ilk sezonda da Sefer’le müthiş bir ikiliydi ama bu sezon, Sefer’in başı bağlandı ondan mı bilinmez, aldı başını gitti. Sosyal medyaya göre “Allah’ın cezası level’ından, Allah’ın lütfu level’ına atladı”, başımıza Zülfikar’lar yağsın isteniyor. Celil Nalçakan’ın hayat verdiği Zülfikar, kendi dizisinde sadece düğünlerin köpükten yapılmış pastalarına değil, laminat parkelere, ahşap görüntüsü verilmiş suntalara, hayatımızdaki bütün sahtekârlıklara hayret etsin, onlarla ilgili iki kelam etsin, isteriz.
3- NERO VE KORİŞ (KİRALIK AŞK)
Defne (Nergis Kumbasar) ve Ömer (Ömer Büyüktopçu) diye inleyen ergen kitleye bile kendilerini sevdirdiler ya, daha ne olsun? Sosyal ağ Wattpad’de hikâyeleri yazılıyor. Çünkü Defne ve Ömer ne kadar masal kahramanıysa onlar o kadar gerçek. Çünkü onlar pencereden mahalleyi gözetleyen teyze, ortalık karıştırmaya meraklı, dedikoducu ama aslında içinde kötülük olmayan hala. Koriş, ekranlarda şimdiye kadar gördüğümüz benzer karakterler arasında en gerçekçi olanı. Her şey bir yana çok komikler.
4- HAYRİYE HANIM (EŞKIYA DÜNYAYA HÜKÜMDAR OLMAZ)
Ekrana çıktı mı insanı kilitliyor Sabina Tozija. Aksi, hiçbir şey beğenmez, dediği dedik. Ama öyle bir özgüveni var ki, hak verdirtiyor kendine. Şimdi bu sert kabuğun altındaki yumuşak yerleri de tavrından hiç ödün vermeden açık etmeye başladı, tadına doyulmuyor. Taş altında kalır da laf altında kalmaz Hayriye Hanım bir de komik ki... Bu doğruculukla genç kızların sevgilisi olmaz belki ama bütün altın kızları alır arkasına.
6- LEYLA (KARA SEVDA)
Ufak ama yerinde müdahalelelerle insanı doğruya yönlendiren, karışmayan, yargılamayan, yanında kendini rahat hissettiğin, gece de gündüz de kapısı ve sofrası açık, sevincini de üzüntünü de paylaşan bir karakter değil her diziye, her eve lazım. Ayrıca Zerrin Tekindor gibi bir oyuncuyu kendi dizisinde izlesek fena mı olur? Hele o sessiz sakin kadının, kötülerin karşısına dikilip ağızlarının ortasına terlikle yapıştıracağını da gördükten sonra...
BONUS PROJE: ALMAN HASTANESİ'NE ACİL DİZİ ARANIYOR
İstanbul’da yaşayan çoğu insanın acı tatlı birçok anısı vardır Alman Hastanesi’yle ilgili. Bebek doğumlarına gidip sevinmişliğimiz, hasta dostları ziyaret edip üzülmüşlüğümüz, acil servisinde şifa bulmuşluğumuz vardır. Osmanlı İmparatorluğu’nun 1852’de hastane yapılsın diye Almanlara devrettiği arazide açılan Alman Hastanesi, uzun bir ekonomik sıkıntı sürecinden sonra kapandı ne yazık ki. Madem artık koca bir set olarak kullanılıyor, hemen her gece, hemen her dizide karşımıza çıkıyor, hak etmez mi kendi dizisini? Alman Hastanesi’ne ‘acil dizi aranıyor’ arkadaşlar.