Güncelleme Tarihi:
"The Revenant" filmiyle, 19. yüzyılın başlarındaki Amerikan sınırlarına, Dakota ve Montana'nın huzursuzlukla çalkalanan bölgelerine gidiyoruz. Ünlü yıldız Leonardo DiCaprio, efsanevi bir Amerikalı sınır devriyesi ve kâşif olan Hugh Glass rolünde karşımızı çıkıyor. Hugh Glass, Yüzbaşı Andrew Henry (Domnhall Gleeson) ve onun adamları için kürk avı seferine liderlik ediyor.
VAHŞİ DOĞADA ÖLÜM KALIM SAVAŞI
Fakat birlik, av partisi yapmakta olan Arikara yerlileri tarafından şiddetli bir biçimde saldırıya uğrayınca işler kötüye gitmeye başlar. Birlik kaleye kaçarken; hayatta kalma yolunda en büyük umutları olan Hugh Glass'ın, bir ayının saldırısı yüzünden ölümcül bir şekilde yaralanmasıyla birlikte durum daha da kötüleşir.
Yüzbaşı Henry iki adamına -Jim Bridger (Will Poulter) ve John Fitzgerald (Tom Hardy)- geride, Hugh Glass'ın oğlunun yanında kalmalarını ve Glass ölür ölmez cenazesini gömmeleri için emir verir. Ancak; Arikara korkusu, Fitzgerald'ı yeminine ihânet etmeye ve Glass'ı, donmuş zeminde yarı gömülü olarak terk etmeye iter. Fakat Glass ölmez -aksine, üzerindeki toprağı tırnaklarıyla kazıyıp kendini sürükleyerek kurtulur-, vahşi çevreye ve kendisini avlamak isteyen Arikaralılara karşın karakola ulaşarak Fitzgerald'ı bulmaya karar verir.
İDDİALI BİR YAPIM
Geçtiğimiz yıl "Birdman" filmi ile Oscar'a ulaşan Meksikalı yönetmen Alejandro González Iñárritu, Leonardo DiCaprio'nun etkileyici ve doyurucu performansının da yardımıyla yine iddialı bir yapımla sinemaseverler ile buluşuyor. Ancak "The Revenant"; teknik olarak ve oyuncu performansları açısından oldukça etkileyici olmasına rağmen, bazı yerlerde sıcaklıktan uzak bir laboratuar ürünü gibi kalıyor.
"The Revenant"ın en önemli odak noktalarından biri, Iñárritu'nun yönetmenlik stilindeki seçimi. Iñárritu; seyirciyi bir sahneden bambaşka bir sahneye taşıyan "Amores Perros", "21 Grams" ve "Babel" gibi filmlerinden sonra, son yapımlarında ters rotayı takip ederek, tıpkı çağdaşı olan bir başka Meksikalı yönetmen Alfonso Cuarón gibi sahneleri ve sekansları uzatma yöntemini tercih ediyor.
Iñárritu'nun bu tercihi, muhteşem kostüm ve prodüksiyon tasarımının da sayesinde filme hummalı bir hız ve adrenalin, panik, yorgunluk ve acı duygularının yarattığı estetik bir yön katıyor.
İNSAN DOĞASINI RAHATSIZ EDEN SAHNELER
Filmin, görsel metaforlar ve motifler içeren birçok katmandan oluşan bir hayatta kalma hikâyesi olan senaryosu, yönetmen Iñárritu ile "The Hole" ve "Vacancy" filmlerinin de senaristi olan Mark L. Smith tarafından yazıldı. Leonardo DiCaprio'nun canlandırdığı Hugh Glass karakterinin çevresinde bir yankı yaratarak izleyiciye ulaşmaya çalışan senaryoda; vahşi hayvan saldırıları, acımasızca cinayetler, tecavüzler gibi rahatsız edici birçok nokta da mevcut.
Performans açısından bakılacak olduğunda, "The Revenant"ın Leonardo DiCaprio için adeta bir güç gösterisi olduğunu belirtmek yanlış olmaz. DiCaprio, birçok sahneyi tek başına idare ederek, fiziksel anlamda oldukça yorucu olan bir performansı hakkıyla icra ediyor. Özellikle, DiCaprio'nun "Wolf of Wall Street" filmindeki performansını beğenen hayranlarını oldukça keyifli bir filmin beklediğini söylemeliyiz.
Fakat performansın fiziksel görünüşü dışında, Hugh Glass karakterinin çok ilgi çekici başka yönlerinin de bulunduğunu söylemek zor. Ama ne olursa olsun, Oscar'ın bu seneki en önemli adaylarından biri olan Leonardo DiCaprio, ödülü kesinlikle hak ediyor.
Destekleyici rollerdeki oyuncular, önceki rollerine benzer karakterleri canlandırıyorlar. Örnek olarak Tom Hardy; "Mad Max", "Dark Knight Rises" ve "Lawless" filmlerindeki rollerine benzer bir şekilde, yine sürekli sızlanan ve mızmızlanan bir karaktere hayat veriyor. Hardy'nin canlandırdığı Fitzgerald, filmdeki en enteresan karakterlerden biri olarak ortaya çıkmayı başarıyor. Domnhall Gleeson ise "Ex Machina" filmindeki gibi duygulu, naif bir rolde yer alıyor.
Sonuç olarak; "The Revenant" oldukça hırslı, arzulu yönetmenlik ve oyunculuk performanslarıyla izleyiciye ilginç bir deneyim vaat ediyor. Yılın en iyi filmi olması konusu tartışmalı olsa bile, en çok emek harcanan ve en şiddetli filmlerinden biri olduğu kesin.