Güncelleme Tarihi:
Floripa Art Works’ü kurmaya nasıl karar verdiniz?
Floripa Artworks zaten çok uzun süredir vardı, sadece tüm zamanımı ayıramıyordum. İki işiniz olunca sorun yorulmak, iki işin yoğunluğu arasında sınırlı zamanı bölüştürmek değil.Sorun ilginin bölünmesi, çünkü aslında aktif olarak bir iş üzerinde çalışmıyorken de
zihninizin bir köşesinde onu işlemeye devam ediyorsunuz. İki iş olunca bu zihin arkası işleri aksıyor. Ben bir noktada seçimimi Floripa’dan yana kullandım ve tüm enerjimi ona vermeye karar verdim.
İllüstrasyonlarınızı ve desenlerinizi tabaklar üzerine çizme fikri nasıl oluştu?
Ben çok evci bir insanım, evle ilgili her şey ilgimi çeker, ev dekorasyonu, dekorasyondaki küçük detaylar, kumaşlar, duvarlar… Duvar tabağı çok romantik bulduğum bir duvar süsü, oldum olası sevmişimdir. Aynı zamanda seramikle de uğraşıyorum. Dolayısıyla çizimlerimi
kâğıttan sonra neye yapmalıyım dediğimde aklıma ilk gelen şey tabaktı.
Duvar tabaklarınızdan bahseder misiniz?
İki farklı tabak serim var. Biri, işe çamurundan dâhil olduğum, önce şekil verip, sonrasında desenlerimi resmettiğim tabaklarım. Bunların hem dekoratif hem de sofra kullanımına uygun olanları var. Aslına bakarsanız ben hepsini duvarda görmeyi tercih ederim, bu sebeple hepsini
hep duvarda hayal ederek yapıyorum. Diğer seri ise, hazır porselen tabaklar üzerine ağırlıklı olarak kadınlarımı ve desenlerimi resmettiğim duvar tabaklarım. Belli aralıklarla yaptığım workshoplarımda bu tabaklara çizimler yapıyoruz.
Gülümseyen, mutlu bakan, bazen kızgın, umursamaz, dingin, hüzünlü kadın figürlerinden oluşan çizimler yapıyorsunuz. Bu karakterleri yaratma fikri nasıl oluştu?
Aklımın erdiği yaşlarda ilk ve en çok çizdiğim şey kadınlardı. Kısa saçlı, uzun saçlı, kâküllü,at kuyruklu, spor giyimli, kabarık tuvaletli... Kadınların farklı ruh hallerinin, depresyonlarının, mutluluklarının, aşk acılarının, âşık olmalarının gözlerinden önce saçlarına yansımasına
bayılıyorum. Kadın olmayı da çizmeyi de seviyorum.
Çizim yaparken, nelerden ilham alırsınız?
Anılarım, hayallerim, gezdiğim şehirlerin karakterleri, sokakları, yolda tanıdığım insanlar ve hikâyeleri. Bunlar şu an ilk aklıma gelenler.
Kasnaklar üzerine yaptığınız desenler de var. Kasnak üzerine desenler yapma fikri nasıl ortaya çıktı?
Beğendiğim kumaşlar üzerine, tuvallere ya da tabaklara resmettiğim şeyleri iplikle yorumluyorum sadece. Kâğıt ve kalem yerini kumaş ve ipliğe bırakıyor yani.
Boyadığınız taşları gittiğiniz şehirlerin sokaklarına, koylarına bıraktığınızdan bahsetmişiniz bir röportajınızda bu fikir nasıl oluştu. Biraz bahseder misiniz? Nerelerde yaptınız?
Evet, gittigim yerlerde taslar boyayıp sokaklara, koylara bırakıyorum. Paros’ta, Folegandros’ta, Atina’da, İstanbul’da, Sicilya’da, Bodrum’da var şimdilik. Bir gün plajda sıkılıp, yanımda duran taşları boyamıştım. Sonra alışkanlık haline geldi bu, bazen taşları
sakladığım yerlerden bulup alanlar ve mesaj atanlar oluyor, hoşuma gidiyor. Sevdiğim şehirlere de kendimden bir şeyler bırakmış oluyorum.
Ağırlıklı olarak tabak boyamayı tercih ediyordunuz ancak yeni işlerinizde kumaş, ahşap gibi pek çok farklı materyallerle çalıştığınızı görüyoruz. Materyal seçiminin sizin için önemi nedir?
Bazen kâğıt bazen tuval bazen kumaş... En basta yaptığım şey resim. Sadece kullandığım malzemeler değişiyor. Bazen guaj, bazen suluboya, kâğıt, bazen çamurdan yaptığım tabağın üzerine yaptığım resim, bazen kumaş üzerine iplikle işlediğim resim. Ben yaptığım şeyi böyle
görüyorum. Ama daha açacak olursam; tuvallerim, kagit uzerine yaptigim resimlerim, seramiklerim, kumaş uzerine iplik ve boya ile yaptığım işlerim ve kadın suretlerinden oluşan duvar tabaklarım var. Yeni malzemeler tanımak heyecan verici, sürekli yeni şeyler öğrenmek
hoşuma gidiyor.
Çalıştığınız yeni bir proje var mı?
Aslında birçok proje var şu an hazırlandığım. Bunların içinde yeni workshoplar ve sergiler de bulunuyor.
Workshoplarla ilgili bilgi verir misiniz?
Tabak boyama ve cross stitch atölyeleri düzenliyoruz belli aralıklarla. Kışın daha cok İstanbul’da Akaretlerdeki Slow Publicte ve Balattaki Olmadık Projeler Atölyesi’nde yapıyoruz. Bu yaz Bodrumda Off Gümüşlükte de çok eğlenceli workshoplar yaptık. Bunun
yanı sıra farklı marka etkinliklerinde de workshoplar düzenliyoruz.
1983 doğumlu Başak Erdemir, Ankara Üniversitesi İspanyol Dili ve Edebiyatı bölümünde okurken 3 yıllığına Almanca ve İspanyol Dili Edebiyatı eğitimi almak üzere Viyana’ya gitti. O dönem bambaşka alanlara yoğunlaştı. Sonrasında Türkiyede bir dönem reklam ajanslarında, bir dönem de çeşitli dergi ve online içerik platformlarında editör olarak çalıştı.
Seyahat yazılarına düşük tempoda da olsa devam eden Erdemir, zamanının çoğunu küçük atölyem dediği Floripa’da, yeni projeler ve seriler üzerinde çalışarak geçiriyor.