Güncelleme Tarihi:
"Güzel, süper çağdaş heykeller tasarlamayı seviyorum. Özellikle de hayatın neşesini kutlayan yüzücüleri..."
Hiperrealist heykel akımının öncü figürlerinden ABD'li sanatçı Carole A. Feuerman, bu ay TEMPO'nun kapağına taşıdığı 'Kelebek Kaprisi' (Butterfuly Capri) eserini bu sözlerle anlatıyor.
Aşağıda gördüğünüz inanılmaz gerçekçi heykel, 12-15 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek olan Contemporary İstanbul kapsamında, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda sergilenecek. Yakından görme fırsatını kaçırmayın!
HİPERREALİZM DE NE Kİ?
"'Hiperrealizm' de ne? Yeni bir -izm daha öğrenecek halim kalmadı" diyebilirsiniz. Merak etmeyin, bu o kadar sıkıcı bir -izm değil! Hiperrealizm, 'aşırı gerçek' anlamına geliyor. Yukarıdaki heykelden de görebileceğiniz gibi, sanatçı yapıtlarını gerçeğinden ayırılması çok zor bir biçimde çalışıyor. İşte bir örnek daha...
'Kelebek Kaprisi', 1945 doğumlu Carole A. Feuerman'ın en etkileyici işlerinden. Bugüne kadar pek çok eseri dünyanın dört bir yanında sergilendi. Birkaç tane daha görelim...
İzleyiciyi provoke etmeyen, endişelendirmeyen ve cinsellik ile erotizmi ortaya koyan eserler üreten sanatçı bu durumu şöyle açıklıyor: "Kendi kendiyle mutlu, huzurlu olan kişileri konu alan heykeller yapıyorum. Tam sağlık fikrini teşvik ediyorum."
Farkındaysanız genelde yüzücü heykelleri bunlar... Peki neden? Yüzücülerinin kendi karakterleriyle kişisel hikayelerinin iç içe geçtiğini söylüyor Feuerman. Onu en çok etkileyen de su olmuş. Bu sebeple de hep ilham kaynağı olarak kalmış. Sanatçının "En derin çocukluk anılarımda çoğunlukla kum ve dalgalara atlamak var" cümlesi, nedenini açıklıyor.
Heykeltraşın yaklaşık 6 aylık çalışma sonucu ortaya çıkardığı heykeller insanlara benzerliğiyle şaşırtıyor. Fiyatını merak ediyorsanız söyleyelim: Bu heykellerin her biri en az 250 bin sterlinden (708 bin TL) alıcı buluyor!
NASIL YAPIYOR?
BAŞKA NELER VAR?
Bugüne kadar dünyadan ve Türkiye'den yüzlerce eseri sanatseverlerle buluşturan Contemporary İstanbul 10 yaşında. Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı bu sene de 12-15 Kasım tarihleri arasında 24 ülkeden 102 galeriyi ağırlayacak. İstanbul'u üç gün boyunca uluslararası çağdaş sanatın merkezi haline getirecek fuarın öne çıkan eserlerini TEMPO Dergisi seçti.
GÖRMEZDEN GELMEK İMKANSIZ
Graffiti ustası, ressam, aktivist, film yapımcısı, 2010 yılında Time dergisi tarafından dünyanın en etkili 100 kişisinden biri seçilen ve gerçekten kim olduğu merak edilen Banksy'nin en ünlü eserlerinden 'Öpüşen Aynasızlar' (Kissing Coppers) Contemporary İstanbul'da. İki erkek polisin öpüşmesini gösteren graffiti 2004'te Brighton'daki bir pub'ın dışındaki duvara sprey boyayla çizilmişti. Banksy'nin en çarpıcı sokak işlerinden sayılan çizim, 2011'de satılınca duvardan alındı. Yerine replikası yerleştirildi. Şimdiyse gizemli sanatçının uzun yıllardır temsilciliğini yapan Steve Lazarides'in galerisi aracılığıyla Türkiye'ye geliyor. 'Öpüşen Aynasızlar', fuarın Instagram'da en çok paylaşılacak eseri olmaya aday.
SANATIN PARÇASI OLUN
Contemporary İstanbul'da görülecek en etkileyici eserlerden. 'Geometrik Aynalar' (Geometric Mirrors), ziyaretçileri sanat eserinin parçası haline getiriyor. Danimarkalı sanatçı Jeppe Hein'ın çoğu eserinde yaptığı gibi sanatseverler aktif katılımcı durumunda işe dahil oluyor. 90 derecelik açılarla birbirine bağlanan aynalar karşıt alanları yansıtıyor. Böylelikle eser kapladığı alanın dışını da içererek genişliyor. Aynalara köşeden ve karşıdan baktığınızda bambaşka görüntülerle karşılaşıyorsunuz. İki ayna sadece mekanı değil, birbirlerini de yansıtıyor. Hein'ın eserini sevdiyseniz ve 17 Nisan 2016'ya kadar yolunuz New York'a gdüşerse, Brooklyn Köprüsü Parkı'nı ziyaret etmeyi ihmal etmeyin. 'Lütfen Sanata Dokunun' sergisi sizi bekliyor olacak.
BEŞ PARÇALIK İRAN ŞAHESERİ
Contemporary İstanbul'un 'Focus' bölümünde bu yıl 'Tahran'dan Çağdaş Sanat' yer alıyor. Bölümün en ilgi çekici parçalarından 'Hayvan Avı'nda (Animal Hunt) "İran'ın Salvador Dali'si" diye adlandırılan Ali Akbar Sadeghi'nin imzası var. 1937 doğumlu sürrealist sanatçı, kurduğu lirik ve epik efsaneler dünyasında gerçeğin ötesine geçmeyi başarıyor. 'Yazılmamış Seriler'in parçası olan panoramik görüntülü eser, hayali bir dünyadaki Pers av seremonisini gözler önüne seriyor. Minyatür sanatından ve özellikle 'kahvehane resmi'nden etkilenen Sadeghi'nin çalışmasında hayvanlar, ağaçlar, savaşçılar ve kahramanlar beş parçalık alanı dolduruyor. İran kültür mirasını yansıtan eser, kutsal kitaplarda ve vaat edilen cenneti simgeliyor.
ENDİŞELİ YÜZ
New York'ta bulunan Galerie Lelong'un Contemporary İstanbul'a taşıdığı eserlerinden biri Türk sanatçı Ramazan Bayrakoğlu'na ait. Geleneksel ve deneysel yaklaşımları harmanlamayı seven sanatçı, eserlerinde izleyicinin yüzüne doğrudan bakan, mutsuz ve endişeli kadınları resmetmeyi seviyor. Görselliğin gücünü kullanarak, toplumsal ve kültürel açıdan tekrar düşündürmeyi amaçlıyor. Sena'da da Bayrakoğlu, genç kızın gerginliğini direkt yansıtıyor.
KIVRIMLI DALGALAR
Dalga#2 (Wave#2), görsel sanatları, tasarım ve mimari işlerini birleştirmesiyle tanınan İsviçreli Sabina Lang ve Daniel Baumann çiftinin eseri. 1990 yılından bu yana birlikte yaratan çiftin eserinde üzeri metalik boyamayla kaplanan dalga şeklindeki parçalar, bakış açısına göre renk değiştiriyor. Öne çıkan renkler ise altın sarısı ve yeşil. Bir bütün halinde bakıldığında yükseltiler ve düzlükler şeklinde sıralanan metal parçaları benzersiz bir geometrik tasarım süreci sonunda ortaya çıkmış.
SANAT BİÇİM OLARAK DEFORMASYON
1983 doğumlu Fransız sanatçı Rero'nun eseri bir plastik büst. 'Dayanıklılık' ('Durability'), Louvre Müzesi'nde sergilenen 14'üncü Louis dönemi heykeltıraşlarından Antoine Coysevox'un Antoine Coypel büstünün deforme edilmiş hali. Rero, klasik heykelleri deforme edip üzerlerine mesaj yerleştiriyor. Bu eserin üzerinde 'Time Out' (Zamanı Geçmiş) yazısı yer alıyor. Daha önce Fransa'dan ABD'ye, İsviçre'den Almanya'ya birçok ülkede sergi açan sanatçı, eserlerinin üzerindeki yazılarda Verdana fontunu kullanıyor. Graffiti kültüründen etkilendiğini gizlemeyen Rero, görselin giderek önem kazandığı çağımızda daha da dikkat çekeceğe benziyor.
POST-MODERN 'KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ
Türk sanatçının Contemporary İstanbul'da sergilenecek iki eserinden biri bu. Gülfidan, kırmızı başlıklı kız, babaanne gözlüğü takmış kurt ve Pikachu'nun yer aldığı resmi özellikle çocuklar için çizmiş. Tasarım sürecini, "Yetişkinlerin biçimlendirdiği gerçek dünyanın çocukluk hayallerini, duygularını, isteklerini nasıl değiştirdiği, yönlendirdiği, çocukken algılanan görselliğin zaman içerisinde nasıl biçim değiştirdiğini göstermek istedim. Buna da günümüzde yaşadığımız pek çok olayın anlamakta zorluk çektiğimiz yapısı üzerinden gitmeyi seçtim" diye anlatıyor. Sinema, çizgi roman ve bilgisayar oyunlarından etkilenen sanatçı, "Masal nasıl çocuklar için kurguysa, günümüzde yaşanan hayatlar da gittikçe bir kurgunun parçası olmaya başladı" diyerek modern toplumu eleştiriyor.
HEYKEL BAHÇESİNDE GEZİNTİ
"Kendimizi kaybederek, malzemenin ve düşüncelerimizin bizi yönetmesine izin vererek içinde var olabileceğimiz tek özgürlük alanı sanat." Eserlerin sahibi Hakan Bilal Karakaya bu sözlerle sanatın açtığı sonsuz dünyaya atıfta bulunuyor. 2006 yılında heykel çalışmalarına başlayan Karakaya'nın eserleri ilk anda tedirgin edebilir. Ama o bu algıdan çekinmiyor. Sanatçının eserlerindeki 'melez' yaratıklar hem doğayı hem de doğaüstü varlıkları andırıyor. Karakaya sık sık eski Yunan ve Roma edebiyatından esinlenmeyi seviyor.