Kubilay qb TUNÇER
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 17, 2014 10:03
Ters harflerle “İstanbul Hatırası” yazan perdelerin önünde sokak fotoğrafçılığı yapan ağır abilerin meşhur lafıdır. Objektifin külahını balerin edasıyla kaldırırlar. Poz verenler de gelecekte hatırlanmak istedikleri şekle bürünürler. O, poz verme hali tek karelik bir tiyatrodur.
‘Poz’ güzelce bir oyun. İkinci Kat’ın Karaköy Perşembe Pazarı’ndaki sahnesinde izledim. Deniz Madanoğlu yazmış, Sami Berat Marçalı yönetmiş. Yeteneğini kanıtlamış oyuncular var. Konusu ilginç. On numara bir oyun değil ama seyreden pişman olmaz.
Esra DermancıoğluMesleğinde çok başarılı olmuş bir foto muhabir var. Adam hem hoca, hem de dünya çapında ün salmış. Falanca yerde bir katliam olmuş ve fotoğrafçının orada çektiği bir kare Steve McGurry’nin ‘Afgan Kızı’ fotoğrafı gibi evrensel belleğe nakşolmuş. Fotoğraf bilgesi Mehmet Çağlarer “Allah fotoğrafçıyı sever” der. Öyle bir an. Katliamda ölü bir anne ve kucağında cansız kızı. Oyun, fotoğrafçımızın birinci ölüm yıldönümünde geçiyor. Adamın eşi milletvekili adayı olmuş. Yıllardır asistanlığını yapa yapa ailenin bir ferdine dönüşmüş başka bir hanım da var. Bir de gazeteci. Adamın hayatı hakkında bir belgesel çekiyor. Adamın yıllardır kol kanat gerdiği gençten bir kız da orada. Gazeteci, bu üç kadınla çekim yapıp merhumu anlattırıyor. Oyunun çatısı bu. İlginç olan şey, o çekim seansında Arthur Miller edasında bir keşif macerasının yaşanması. Geçmişin sırları ifşa olunuyor. Kahramanlıkla korkaklığın arasındaki buzdan köprüler ortaya çıkıyor. Her sır bir zayıflık manzumesidir. Geçmiş, bugün ve her gün yeniden kurgulanan bir şeydir. Bu oyunda bunları görüyoruz. İnsan, teslim oldukça özgürleşir, zayıflıklarını fark ettikçe güçlenir. Yazarımız muhteşem bir damar bulmuş. Kadınların dünyasına keskin bir bakış atmış. Poz vermek durmak demektir. Mesela, Meksika köylüleri fotoğraf çektirmekten kaçınırlar. Ruhları çalınmış hissederler. Bu oyun çalınmış/ kurgulanmış ruhlar üzerine bir deneme. Oyunda her şey doğru. Yazarlık zayıf. Teğel yerlerinden sökülüyor, toplam tiyatro sihrini veremiyor. Mantık hataları da var. Ama izlemeye değer bir iş. Hem eğleniyorsunuz, hem de hayata dair bir sürü tartışma konusuyla eve gidiyorsunuz. Başım semaya ermedi ama mutlu oldum. Alkışlarımız sürerse Deniz Madanoğlu iz bırakan bir yazar olacak. Belli bir şey.
Doğu Akal
Özer Arslan