Güncelleme Tarihi:
Bunun birden fazla sebebi var ama başta geleni (ya da aslolanı), hiçbir şarkı ya da albümüyle dinleyicisini yanıltmamış olmasıdır. Her yaptığı iyiydi. Bu kadar da değil; her yaptığı, bir evvel yaptığından daha farklıydı. Kimi daha iyiydi, kimi de değil ama hepsi de, tutulmuş/satılmış standartları tekrarlamadı, her seferinde yeni yollara açıldı.
Kariyerinin 20 yılı devirdiği (hatta küsuratı da var) şu sıralarda, Mirkelam kendi şarkılarını, çoğunlukla aynı döneme (90’lara), kısmen de 2000 ve 2010’lara ait arkadaşlarına bırakıyor ve “Sıra sizde” demeye getiriyor.
Mirkelam ile hemen hemen aynı sıralarda ünlenmiş (ama tıpkı Mirkelam gibi) 2000’ler ve sonrasının çok zor virajlarını dönüp, bugünlere kadar popülerliğini korumuş Gülşen’in ‘Her Gece’si ile açılıyor albüm. Popa her zaman göz kırpmış Teoman’ın ‘Hatıralar’ı gayet iyi. 90’ları birbirine katmış Kenan Doğulu (‘Tavla’) ve 2000’lerde depresyon bayrağı açarak tepeye kurulmuş Göksel’in (‘Unutulmaz’) varlığı da albümün saygı ve sevgi miktarını tepelere tırmandıran unsurlar.
Ama albümün asıl tepe noktaları Feridun Düzağaç (‘Erenköy’) ve ‘Pinhâni (‘Yollar’). Bu iki isim şarkılara kanat takmış, Mirkelam’ın harikalar diyarında gezintiye çıkarmış.
Küçük bir de not: Nil Karaibrahimgil’in tatlı tatlı seslendirdiği şarkı, albüme ‘Asuman’ diye geçmiş ama şarkının orijinal adı ‘Asuman Pansuman’. Pansumandan kim nem kaptı ki?
Bir not daha: Mabel Matiz’in el attığı ‘Laubali’nin, Mirkelam’ın ‘Laubali’si ile aynı şarkı olmadığına dair yemin edenin başı, hiç ama hiç ağrımaz.
DERELER ÇAĞLIYOR
Sesiyle, sözüyle, duruşuyla, hayatı kavrama ve kavratma biçimiyle gönüllere taht kurmuş Sabahat Akkiraz; müzikteki 47. yılını, dostlarıyla birlikte, muhteşem bir albümle kutluyor.
Ne söylerse söylesin, mükemmelen söylemiş; hangi bölgenin ya da yörenin türküsünü seslendirse, kendini o yörenin insanı hissetmiş; dar kalıplar içine hapsolmadan, türkünün gidebileceği her yere koşa koşa gitmiş bir sanatçıdır Akkiraz. Arif Sağ, Musa Eroğlu, Erdal Erzincan, Muhlis Akarsu gibi yüreği hep türkülerle atmış, enstrümanı hep türküler için çağlamış; Baba Zula, Mercan Dede, Hüsnü Şenlendirici, İlhan Erşahin gibi her daim yenilikçi ve denemekten kaçınmamış; Aylin Aslım, Bedük gibi türküyü bambaşka formlara sokmaya gönülden istekli olmuş dostlarıyla oluşturduğu ‘47’, tam anlamıyla çölde bir vaha. Bu kadar iyi, bu kadar mütekâmil bir albümle, epeydir karşılaşılamıyordu.