Serhan YEDİG
Oluşturulma Tarihi: Aralık 18, 2015 11:36
Anıl Eraslan, doğaçlamayla Strasbourg Konservatuvarı’nda çello öğrenimi gördüğü yıllarda tanıştı. Fotoğraf merakıyla doğaçlama tutkusunu birleştirdi, ilk solo albümü Absorb’u kaydetti.
O fotoğraflar çekildiğinde henüz doğmamıştı Anıl Eraslan. Japon sanatçı Hiroshi Sugimoto’nun ‘Sinema’ serisini, sergilendikten, yayımlandıktan tam 30 yıl sonra gördü...
Strasbourg Konservatuvarı’nda öğrenciydi. Derste ansızın özgür doğaçlama ve cazla tanışmanın şokunu yaşıyordu.
Peki, ne vardı o fotoğraflarda? Sugimoto, 1978’de, sinemada gösterilen filmi tek kare fotoğrafa sığdırmak gibi çılgın bir düşüncenin peşine düşmüştü.
GERİYE DOĞRU DOĞAÇLAMA
Eraslan, 21 Aralık’ta Yeditepe Üniversitesi’nde konser verecek.
Beklediği fırsat 5 yıl sonra geldi. Strasbourg’daki bir kültür merkezinin konuk sanatçı programına bir projeyle başvurdu. Berlin’de Çağdaş Sanat Çalışmaları Merkezi’nde (CEAAC) bir stüdyo verildi. Üç ay çalıştı. Sonra Strasbourg’a dönüp, uzun pozlandırılmış 20 fotoğraf çekti, bunlar için doğaçlamalar hazırladı, konser verdi, ardından CD’sini kaydetti. Uzun pozlandırmada seslerin, renklerin, görüntülerin emilip kaybolmasından yola çıkarak projesine ‘Absorb’ adını verdi.
Bir süredir filozof Jacques Derrida’yı okuyor, doğaçlamanın doğası üzerine enine boyuna düşünüyordu. Zihnine pek çok soru takılmıştı. Bir tabloya, heykele bakan izleyici bütünü ilk bakışta kavrayıp, sonra bakışını istediği ayrıntıya odaklayabiliyordu. Fakat müziği sonuna kadar dinlemek gerekiyordu bütünü kavramak için.
İğne deliği tekniğiyle çekilmiş konser fotoğrafı “Bu dayatmayı kırmak istedim. Albümdeki ‘Günübirlik Hapşuruk’ta aynı anda biri sondan başa, diğeri baştan sona ilerleyen iki doğaçlamayı üst üste kaydedip, zamanı tersyüz etmeyi denedim. Bir başka deney, üst üste kayıtla doğaçlamanın doğaçlamasını yapmaktı. ‘Tost Modern Aspirin ve Esprinin Ölümü’nde üç bağımsız doğaçlamayı birleştirdim. Bir parçada John Cage’in yaklaşımıyla, kontrolü bırakıp, seslerin kendi kendine var olmasıyla çıkan kompozisyonla dinleyiciyi şaşırtmayı denedim.”Uzun pozlandırmayla çekilmiş kendi konser fotoğrafıAbsorb’un iğne deliği görünümlü kapağını açtığınızda, altından Eraslan’ın sahnede solo
çello çalarken 45 dakika pozlandırarak çektiği kendi fotoğrafı çıkıyor karşınıza. Kendi deyişiyle ‘dinleyicisine çelme takmayı’, yani sendeletip estetik kriterlerini gözden geçirmeye teşvik eden albümde 8 doğaçlama yer alıyor. Caz çellistlerinin huzur veren, terapik müziğinin izi bile yok Absorb’da. Tam tersine huzuru kaçmış, isyankâr, muzip bir ruh halini yansıtıyor.
“Hayat gibi müzik de gerçekte kaotiktir. Zorlayıp şekle sokmaya çalışırız. Bu nedenle gittikçe gerçeklikten uzaklaşır” diye açıklıyor durumu Eraslan. “Ben müzikte hayatın kaotik yapısının yansıtılmasından yanayım. Sürpriz ve kaos içermeyen, melodik müzik bende huzursuzluk yaratır. Çünkü zihnimde aynı anda bir yandan Ligeti’nin yaylı çalgılar dörtlüleri, diğer yandan Tamburi Cemil Bey’in taksimleri, diğer yandan Marc Ribot, John Zorn, Metallica gibi gürültülü müzikler geçer.”Evet, tüm bu bilgilerin ışığında, gerçek bir maceraya var mısınız?