Güncelleme Tarihi:
Roman, Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid, Basil Zaharoff, Mizancı Murad, Kara İzzet Paşa (Romandaki ismi tarihteki ismi Arap İzzet Paşa) gibi gerçek karakterlerin yanı sıra romanın kahramanı Suphi ve Maria'nın aşkı çevresinde bir döneme, o dönemin İstanbul'una, insan zaaflarına, genç Türkler'in özgürlük tutkusuna, mücadelesine uzanıyor. Dili bir hayli akıcı roman aynı oranda sürükleyici. Edebi anlamda da son zamanlarda görmediğimiz kadar doyurucu. Çarpıcı bir aşk hikâyesi, unutulmayacak İstanbul tasvirleri ve tarihi şahsiyetlerin oya gibi işlenmiş güçlü karakterleriyle sizi hemen sarmalıyor. Roman "Vatan Şairi" Namık Kemal'in ölümünden bir buçuk ay önce oğluna gönderdiği bir fotoğrafın altına yazdığı son mısralarla başlıyor. Ondan sonra sanki sizi tarihte sarsıcı bir yolculuğa çıkarıyor. Ama bunu sadece tarih romanı olarak düşünmeyin, kitap bugüne de özgürlük gibi evrensel mesajlar veriyor.
KAHRAMAN SANDIKLARIMIZ
Romanın kahramanı Suphi şöyle diyor bir cümlesinde: "Bazen kahraman sandığımız insanlar bizi yanıltırlar. Murad Bey benim için bir sükutuhayal oldu. Ama her şeye rağmen inandığım değerlerden vazgeçecek değilim. İnsan ruhunun bir yerinde kor halinde bir kül durur. Aslında hep var olan, sönmeyen bir ateşin en yakıcı halidir bu. Sönmekte olduğunu hatta söndüğünü düşünürsün ama hele bir şey dokunmasın... Peşi sıra her şeyi bir orman gibi alev alev yakarsın. Özgürlük müdür bu kül? Yakıcı kül. O kül sönmüş müdür, yoksa her şeyi yakabilecek kor mudur? Dokunmaya değmez mi?"