Güncelleme Tarihi:
İstanbul üzerine yazıp söz söyleme hakkına, hangi vasfınıza güvenerek karar verdiniz?
- Mavi gözlerime... Şaka bir yana, yaşamanın, sadece hayatını sürdürmekten ibaret olmadığına inanan herkesin şehre dair söz söylemeye hakkı var. Ben şehri öyle dibine kadar yaşıyorum ki, diğer insanlardan farklı olarak benim bir de şehirle flörtleşme hakkım doğuyor.
Gazetelerdeki kent hayatı yazarlarını biliyoruz... Kent hayatı yazmak trend mi? Bu isimlerden nasıl farklılaşıyorsunuz?
- Ben trend’lerin bir durum yaratmasından, mesela bir gazete yazısına malzeme vermesinden çok, kişilerin trend yaratmasıyla ilgileniyorum. Kitabım için İstanbul üzerine hem bir rehber niteliği taşıyan hem de burada yaşayan karakterlerle ilgili farklı bilgileri bir arada veren bir muadiline henüz rastlamadığım bir çalışma olduğunu söyleyebilirim.
Kitapta dayanaksız ve belgesiz birçok hikâye var... Bunların ne kadarı üfürük, ne kadarı gerçek?
- Bu kitap tarih, siyaset ya da politika üzerine bir eser değil. Dolayısıyla herhangi bir belgeye dayanması gerekmiyor. Benim ve dostlarımın hayatına dair uzun yıllar boyu sürdürdüğüm gözlem ve deneyimlerin bir potada erimesi, içeriğini oluşturuyor.
Bu kitap bir İstanbullunun kendi kendine tapması mı? Neden Ankara, İzmir kafası yok, İstanbul kafası var?
- İstanbullunun, sanırım her zaman fark edilmekle ilgili bir kaygısı var. Yoksa niye kalkıp yazları adeta birer İstanbul minyatürü haline gelen Bodrum ve Çeşme tatillerini tercih etsinler ki! Bu tatiller bile başlı başına ‘İstanbul’da varlık göstermenin bir başka çeşidi’.
Peki İstanbul’da çapkınlıklar en çok nerelerde ve nasıl yaşanıyor?
- Aynı anda pek çok şeyi bir arada barındıran birilerini veya bir şeyleri görürseniz, ona göz kırpıp gülümsemek bile sizi bir süreliğine İstanbul’a çapkın bakış çatısı altında birleştirecektir. “Yaratıcılığınızı hiç kaybetmeyin” diyen bir yabancı, içindeki hipster’ı susturan beyaz yakalı, dışarı taşan hümanizmini bastıran patron...
İstanbul’un ruhu cinsellik ve aşklara nasıl yansıyor?
- İstanbul’un geçmiş ruhu tamamen aşka hizmet ederken, milenyumla birlikte iplerini koparmış bir cinsellikle karşılaşmak mümkün. Her şeyin aşırısı bünyeye zarar; ben, silkelendiğinde ortaya çıkacak olan ‘orta karar’ jenerasyonun meraklısıyım.
Bu şehirde kadın, hem de bekâr kadın olmak zor mu?
- Bu ülkede kadın olmanın zorluklarını başta gazetelerden takip ediyorduk, sonra etraftan dinledik, şimdilerde yakın çevremizin ya da kendi başımıza gelen hikâyeleri anlamlandırmaya çalışıyoruz. Ortadoğu ülkesi veya bir benzeri olmanın ‘özgürlük’le arası her zaman kötü olmuştur. Şehirde gündüz sokağa çıkarken giyeceğin kıyafetten tut da, gece dışarı çıktığında seni eve kimin bırakacağına kadar hesap kitapla meşgul olmak da akla ilk gelen zorluklar...
BENCE SEN SEKSÜELSİN
** ‘İstanbul’a Çapkın Bakış’ın cinsiyetler ötesi bir kitap. Mesela kitapta yer alan ‘Hülya ile Feraye’ adlı hikâye; komik olan şeylerin hüzünden beslendiğini ‘zaman makinesi’vari bir üslupla hatırlatıyor. ‘Good Fuck’ adlı hikâyede; içinde uhde kalan şehir kadınının, seksle olan geç kalmış ilişkisine tanık oluyoruz.
** Kitaptaki ‘Bence Sen Seksüelsin’ diyaloğunda ‘kafa karışıklığı’nın bir kapı komşusu mesafesinde olduğunu anımsıyoruz. Bir arkadaşımın annesinin yorumuyla cevabı; “Bizim jenerasyonun nasıl yaşadığını yakından biliyorum. Oğlumun nasıl yaşadığını ise ‘İstanbul’a Çapkın Bakış’ı yazman sayesinde senden öğrenmiş oldum. Çok da güzel oldu.”
** Parislilik, Moskovalılık, Berlinlilik, New York’luluk... Her şehrin kendine has bir kokusu, dokusu olduğunu düşünüyorum. Aslına bakarsan önceleri hep ‘benzetmek’ üzerine düşünen bir insandım ama sanırım kitabı hazırlarken ve sonrasında bu konuda biraz kırıldım, değiştim. İstanbullu’nun bu saydıklarımdan hiçbiriyle aşk ilişkisi olduğunu sanmıyorum, olsa olsa hafif bir gönlü kaymıştır o kadar.
İstanbul’a Çapkın Bakış, Buket Baydar Okuyan Us
188 sayfa, 22 TL