Bu filme dikkat kesilin!

Güncelleme Tarihi:

Bu filme dikkat kesilin
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 19, 2015 22:08

‘Fırtınanın Ortasında’, aile içi gerilim ve kadın sorunlarının merkezinde durduğu hikâyesine bir kadın yönetmen bakış açısıyla yaklaşıyor. Filmin rüya kadrosunda Nicole Kidman, Joseph Fiennes ve Hugo Weaving var.

Haberin Devamı

Aile dramaları sevdiğim bir tür. İçine gizem, gerilim ve iyi oyunculuklar da girince daha güzel oluyor. Her şeyden önce aile içi gerilime ve kadın sorunlarının merkezinde olduğu hikâyeye bir kadın yönetmen bakış açısıyla yaklaşıyor ‘Fırtınanın Ortasında’ (Strangerland). Kadın karakterler üzerine yoğunlaşırken, onların karmaşasına ayna olmayı tercih ediyor.
İlk kez bu filmle kamera arkasına geçen Kim Farrant’ın Avustralya kırsalında geçen filminin tam bir rüya kadrosu var; Nicole Kidman, Joseph Fiennes ve Hugo Weaving başrollerde. Filmin dikkat çeken oyuncusu ise genç ve güzel Maddison Brown. Brown, Parker ailesinin ele avuca sığmayan 15 yaşındaki kızı Lily’yi oynuyor.
Catherine ve Matthew Parker çifti çocukları ile birlikte sonradan anlayacağımız bir nedenle çöl kıyısındaki küçük bir kasabaya taşınmak zorunda kalmışlar. Lily, güzelliği ve cilveli tavırları ile kasaba erkeklerinin ilgisini çekmekte gecikmiyor. Bu durum tabii ki öncelikle babasını çileden çıkarıyor. Çöl fırtınasının yaklaştığı haberleri gelirken Lily ve küçük kardeşi Tommy öldürücü çöl fırtınasının hemen öncesinde gizemli bir şekilde ortadan kayboluyorlar. Kasabanın polisi David Rae’nin yürüttüğü geniş çaplı arama operasyonuyla birlikte şüphelilerin sayısı da artıyor.
Nicole Kidman eşiyle ilişkisinde hayal kırıklıkları yaşayan ve çocuklarını bulmak için çırpınan anne rolünde gayet başarılı. Joseph Fiennes ise gelgitli karakterinde Kidman ile gerilimli bir ikili oluşturuyor. Filmin sinematografisi gerilimli atmosferine katkı sağlarken, yukarıdan çekilen yılan kıvrımlı manzaralar alt metni besliyor. Ayrıca filmin 2015 Sundance Film Festivali - Dünya Sineması (Dram) Büyük Jüri Ödülü Adaylığı ve 2015 Sydney Film Festivali En İyi Film Adaylığı bulunmakta.
Sürükleyici ve çarpıcı bir film ‘Fırtınanın Ortasında’. Ağır atmosferindeki hızlı kurgusuyla dikkatlerin bir an olsun dağılmasına izin vermiyor.

Haberin Devamı


Madame Bovary değil Gemma Bovery

Posy Simmonds’ın aynı adlı resimli romanından beyazperdeye uyarlanan ‘Aşkın Dili/ Gemma Bovery’, gerçek hayat ve edebiyatın iç içe geçtiği bir romantik komedi. İngiliz çift Gemma ve Charlie Bovery, bir Fransız kasabasına yerleşiyorlar. Gemma burada, emekliliğini kasabada fırıncılık yaparak geçiren Martin’le tanışyor. Gemma, ünlü roman kahramanı Madame Bovary ile olan isim benzerliği nedeniyle edebiyat tutkunu ve özellikle de bir Flaubert hayranı olan Martin’i derinden etkilerken, güzelliğiyle bütün kasabayı da büyülüyor. Kasabadan yakışıklı bir delikanlının ve bir eski sevgilinin denkleme girmesiyle aşk üçgenimiz tamamlanmış oluyor...

Haberin Devamı

Her çocuğun hayaliydi
Eğer langırt piyonları canlanarak gerçek hayatta futbol oynamaya başlasalardı ne olurdu, hiç düşündünüz mü? Zamanının çoğunu langırt oynamaya ayırmış pek çok çocuk gibi Arjantili sinemacı Juan Josa Campanella da düşünmüş. Yazıp yönettiği ‘Altın Gol’ filminin çıkış noktası bu soru. Cevabını olabilecek en eğlenceli hâliyle vermeyi hedefliyor, Campanella. Filmin başrolünde langırt tutkunu bir çocuk olan Amadeo var. Amadeo’nun hem futbolda hem sevdiği kız Laura konusunda en büyük rakibi kötü kalpli Ace’dir. İkilinin yaptığı bir maçta Amadeo galip çıkınca Ace çok hırslanır. Bu olayın üzerinden yıllar yıllar geçer ve Ace kasabasına ünlü bir futbolcu olarak geri döner. Yaptığı maçın intikamını almak için bütün kasabayı dev bir stadyuma çevirir. İşe Amadeo’nun langırt oynadığı bardan başlar. O anda küçük langırt oyuncuları sihirli bir şekilde hayat bulurlar ve Laura ile beraber Amadeo’ya, kasabayı kurtarmak için Ace ile yapacağı hayatının maçında yardım etmeye çalışırlar.

Haberin Devamı

Bu filme dikkat kesilin

Dram yüklü bir göçmen hikâyesi
‘İki Âşık’, ‘Gecenin İki Yüzü’ gibi filmleriyle bilinen James Gray’in yönettiği ‘Bir Zamanlar New York’ dram yüklü bir göçmen hikâyesi. Başrollerinde Marion Cotillard, Joaquin Phoenix, Jeremy Renner ve Dagmara Dominczyk var. Hikâyesi 1921 yılında, New York’ta geçiyor. Polonyalı iki kız kardeş Ewa ve Magda hayallerinin peşinden New York’a gelirler. Ellis Adası’na vardıklarında doktorlar Magda’nın verem hastalığına yakalandığını fark edip karantinaya alırlar. Kız kardeşinden ayrı düşen Ewa yalnız ve kaybolmuş hâlde, Bruno adlı bir yabancıdan yardım ister. Fakat Bruno aslında gözünü hırs bürümüş bir kadın tüccarından başkası değildir. Gerilim dolu filmde Ewa’nın kız kardeşi Magda’yı kurtarma yolunda yaşadıklarını izliyoruz. Mutlu sona ulaşıyor mu, onun cevabını film verecek.

Haberin Devamı

‘Karınca Adam’ beyazperdeye zıpladı
Marvel âleminin sevilen süper kahramanlarından biri olan Ant-Man de beyazperdeye zıplamayı başardı. Mesleğine âşık olan ve bu konuda Reed Richards’ı bile aratmayan biyokimya uzmanı Dr. Hank Pym ilginç bir formül geliştirir. Fakat Pym’ın geliştirdiği ve insanlığın geleceğini tayin edeceğine inandığı bu formülün testlerini yaptığı sırada bir kaza sonucu yeni bir yetenek kazanır. Artık çevresindeki bütün böceklerle iletişim kurabilmekte hatta onları kontrol edebilmektedir! Yönetmen koltuğuna Peyton Reed’in oturduğu filmde Ant-Man kostümünü giyen isim Paul Rudd. Filmde ayrıca Evangeline Lily, Michael Douglas, Michale Pena ve Ant-Man’in ezeli baş belası Yellowjacket rolünde Corey Stoll yer alıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!