Güncelleme Tarihi:
BİR AYŞEGÜL’Ü VARDI POYRAZ’IN, ONDAN İÇERİ…
Aşkları türlü türlü belalarla sınanan, birlikte olmaları için veya olmamaları için insanların öldüğü, imkansız aşıklar Ayşegül ve Poyraz’ın hikayesini sezonlarca izlesek yine bıkmayız… Çünkü biz onlarla öğrendik aşk ve edebiyatın harmanını, onlarla öğrendik imkansız da olsa aşkın için gerektiğinde ölmen gerektiğini… Bu bölüm yine onların aşkının naifliğiyle dolu bir bölümdü, Poyraz’ın çaldığı külüstür dolmuşta bile bizlerin yüzünü güldürürken aslında finale doğru yaklaştığımızda bu sahnelerin ardından gelecek felaketi hissedebiliyorduk açıkçası. Bölümün başında Albay’ın İsa’ya yazdırdığı taziye mektubu sayesinde zaten hop oturup hop kalkarak geçirdiğimiz saatler, Poyraz’ın sevdiği kadından, oğlundan ayrılışını getirdi bizlere…
SANA DA GÜLE GÜLE NEŞET TOPAL!
Aslında Adil Topal gibi bir psikopatın elinde büyüdüğü halde onun iyi bir insan olduğunu düşünmedik değil başlarda… Poyraz’a ve Meltem’e sevgi dolu bir ağabey olabileceği ihtimali bile yüzümüzü güldürmüştü ki Poyraz Karayel’i izliyorsak ters köşelere hazırlıklı olmamız gerektiği gerçeği bir kez daha tokat gibi çarptı yüzümüze… Başlarda oyununu kaçak oynayan Neşet’in sonradan tüm psikopatlığının ve Ayşegül’e olan takıntısının su yüzüne çıkmasıyla beraber kaçacak delik araması bir oldu. Yolun sonuna geldiğinde Ayşegül’ü de yanında götürmeyi başaramayınca boğarak öldürmeye kalktı ama Poyraz Karayel’i tanımıyordu; havuzda boğularak can vermek zorunda kaldı. Bu aşamada epey bir rahatladığımızı söylemeden geçemeyeceğiz, çünkü bölümün başında Poyraz’ın Neşet tarafından öldürüldüğünün sinyalleri epey güçlü verilmişti.
ÖLÜM HAKTIR, SEVGİ İSE BAKİ!
Sefer ve Sema’nın aşkı bu sezon izlemekten en keyif aldığımız sahneleri beraberinde getirirken, Sefer’in ani ölümü hepimizi yasa boğdu. Onun öldüğünü bir türlü kabul etmek istemesek de herkes gibi artık geri gelmeyeceğini anladığımızda hala umudunu yitirmeyen Sema’ya ve amansız hastalığına acımaktan alamadık kendimizi… Artık ruhsuz bir beden olarak yaşamını sürdüren Sema’nın yapabileceği tek şey sevdiklerini korumaktı. Bahri Baba’yı, Zülfikar’ı, Taş Kafa’yı ve Poyraz’ı kurtarabilmek için Hakan ile birlikte olmak zorunda kalan Sema, tam o gece Sefer’in cansız bedeninin bulunduğunu öğrendi. Vicdan azabı içinde yanıp kavrulurken de bunun artık bir işaret olduğunu düşünerek önce Sefer’i defnetti, ardından kendisi için yaptırdığı mezarın önünde canına kıydı. İkisinin aşkı asla unutulmayacaklar listesine ise üst sıralardan giriş yaptı… Özleyeceğiz sizi Sefer ve Sema Kılıçarslan!
VEDALAR HER ZAMAN ACITIR!
Sevgisiz büyümüş bir çocuğun en büyük açlığı olan aşk ve şefkat Begüm’de fazlasıyla hissedilen bir eksiklikti. Poyraz’ı geri kazanabilmek için yaptıkları ne kadar çirkin bile olsa onun bu sosyopatlığına alıştık zamanla. Hatta aynı onun gibi sevdiklerinden kazık yemiş, hayatında doğru dürüst sevilmemiş olan Sadrettin ile aşk yaşamaya başladıklarında bu manyak ikiliyi sevmeye bile başlamıştık. Fakat Begüm’ün çilesi bitmedi, kendini zor kurtulduğu alkol batağında tekrar bulurken bir de geçirdiği trafik kazasıyla yüzünde geçmesi mümkün olmayan bir iz ile allak bullak olan psikoloji kaldı elinde. Sadrettin ise onu sevmekten hiç vazgeçmedi. Yaşadıklarının öfkesiyle Songül’ü bıçaklayan Begüm’e ise en büyük ceza yine Songül’den geldi; şikayetçi olmaması için yurtdışına taşınacak ve Sadrettin’i bir daha görmeyecekti. Oğlundan ve sevdiği adamdan göz yaşlarıyla ayrılan Begüm, sezon finalinin en unutulmaz karakterlerine ismini yazdırdı.
SENİN BAŞIN BELADAYSA ORADA BİRİLERİ MUTLAKA KURTULMUŞTUR!
Ve Ahmet Poyraz Karayel… Annesiz, babasız büyümüş, sevginin değerini her zaman bilmiş ama başına gelen talihsiz olaylar yüzünden her zaman sevdiklerinden vazgeçmek zorunda kalmış bir adam… Onu daha ilk andan çok sevdik; başına açtığı dertlerden kıvrak zekasıyla kurtuluşu hepimizi büyüledi. Delirmemek için ti’ye aldığı hayatta bizi güldürmeyi de başardı ağlatmayı da. Bir sevgilisi vardı; Ayşegül. Onsuz geçen hayatının ilk kısmını yaşamamış saydığı, onu bulduğunda bedeninin eksik kalan yarısına kavuştuğunu hissettiği, asla vazgeçemediği ama onu yaşatmak için gerekirse onu görmemeye dayanabileceği bir sevgilisi vardı… Bir oğlu vardı; Sinan Karayel. Onun kahramanıydı babası… Yine onun hakkında en doğru sıfatı da Sinan verdi; “Sen böylesin baba, kendin için bir şey yapmazsın. Eğer senin başın belaya girdiyse orada kesin birileri kurtulmuştur.” Gerçekten de öyleydi, Poyraz hep sevdikleri için feda etti kendisini. Hala inanmak istemediğimiz bir şekilde ölümün kollarında bulduğumuz Poyraz’ın bir mucize eseri aslında ölmediğini öğrenirsek yeni sezonda, işte o zaman bizim için bayram günüdür.
Evet, üç vefat, dört cenaze ve bir düğün ile veda ettik Poyraz Karayel’in ikinci sezonuna. Zaman nasıl geçecek, bizlere neleri getirecek… Hepsini yeni sezonda göreceğiz. Beklemek her zaman zordur Poyraz Karayel’ci! Görüşmek üzere…
noluyo.tv Tarafından hazırlanmıştır.