Bölüm sonu dedikodusu: Poyraz Karayel 56. bölüm

İNTİHARA MEYİLİM VALLAHİ AŞKTAN, ALBAYIM!

Bölümü, hepimizin tahmin ettiği üzere acılarını dibine kadar yaşayan Poyraz ve Ayşegül’le açtık. Ayşegül, terk ettiği adam tarafından terk edildiği için tarihe adının altın harflerle kazındığını iddia ederken Poyraz da “Ayşegül terk edilir mi?” diye düşünüp düşünüp kendine kızmakla meşguldü. Haftalar önce Poyraz’dan duyduğumuz “Bu ülkede ayrılık acısı çekilecekse, onu da en iyi biz çekeriz” lafını hatırlatır nitelikte sahnelerdi bunlar.

Onların her halini seviyoruz ama insanın onları böyle görünce içi cız etmiyor da değil. Kavgaları her daim çok güzel olan, kırıp dökerek kendilerini ifade eden bu çiftimizin yeni kavga mekanı bu bölüm meyhane oldu. Poyraz’ın içmeye gittiğini öğrenen Ayşegül, soluğu hemen orada aldı ve mekanı kırıp dökmeyi ihmal etmediler. Ayşegül, Poyraz’ın söylediklerine ve ayrılma konusundaki ısrarına anlam veremese de biz bunun arkasında yatan gerçeği biliyor ve ikisi için de çok üzülüyoruz. 

SADRETTİN'E İNAT, SONGÜL UMMAN’IN ASKERLERİYİZ! 

Despina’nın dizideki en sıkıntılı karakterlerden biri olduğunu düşünenlerden biri olarak, “kötü” olarak niteleyebileceğimiz karakterleri bile ondan daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. Her zaman iyi ya da kötü hikayede bir etkisi olan karakterleri sevmişimdir, Songül gibi. Bu yüzden Despina’nın uğruna Songül’ün odasından edilip küçük bir odaya yollanması üzdü açıkçası. Songül de sanırım bunun hırsını babasıyla barışan Sadrettin’i kullanıp Begüm’ü çıldırtmaya çalışarak almaya çalıştı.

Begüm’ün altta kalmayacağını da zaten hepimiz tahmin ediyorduk ama o fotoğrafı Songül’e attığında da Songül’ün sessiz kalmayacağını Begüm Songül’ü tanısa bilirdi. Önce Poyraz’ın, sonra da Bahri Baba’nın uyarıları üzerine Sadrettin, Begüm’den ayrılmaya karar verdi. Begüm hiçbir zaman terk edilmeyeceğini iddia etse de bence de ayrılmaları en güzeli olacak, ben birbirlerine iyi geleceklerini düşünmüştüm ama onlar psikopatlıklarını birlikte bir üst seviyeye taşıdılar sanki.

EVLİ DE OLSA ZÜLFİKAR’IN OLAN MELTEM KARAYEL!

Meltem ve Zülfikar’ı ise Tripod olarak tanıdığımız Meltem’in kağıt üzerindeki eşiyle tanışmaya giderken yakalamış olduk. Polislerin gelmesi ve Tripod’un kaçması üzerine Zülfikar, Tripod’la uzun uzadıya bir muhabbete girememiş olsa da Zülfikar, amacı Meltem’den boşanmasını istemek olduğu için Tripod’un peşini sonradan da bırakmadı. Ama Taşkafa’yla birlikte Tripod’a ve arkadaşlarına öyle güzel şekilde yardım ettiler ki, bizim içimiz ısındı, onlar da çok güzel adamlar olduklarını bir kez daha kanıtlamış oldular. Zülfikar da bu işin sonunda Tripod’u zora sokmamak için Meltem’le boşanmalarından vazgeçti, evli de olsa Meltem onundu sonuç olarak. 

KADININ GÜCÜNÜ HAFİFE ALMA!

Bu sıralarda Sadrettin de köstebeklik görevini layıkıyla yerine getiriyordu. Zülfikar, Taşkafa ve Poyraz da ondan aldıkları bilgiler doğrultusunda iş başındalardı. Poyraz, Ayşegül’le olan yıkıcı tartışmasından sonra “tır şoförü” rolüne hızlı bir giriş yapınca Zülfikar ve Taşkafa’yı bile şaşırttı. Bir ara Taşkafa’nın “gir - sık - çık” adlı düz mantık kuralı yüzünden yakayı ele verdiler ama Sema ve Meltem’in son derece akıllı planıyla kurtulmayı başardılar.

Erkek tarafımız genelde sorunları kaba kuvvetle halletmeye çalışsa da kadınların akıl gücünü de yok saymamamız gerektiğini Sema ve Meltem, çok güzel bir şekilde hatırlatmış oldu. Lafları ortayaydı ama biz “anlayan anlamıştır” diye düşünüyoruz. Sadrettin’se “ekip arkadaşları”nın ondan şüphelenmesi üzerine neredeyse canından oluyordu ki yine Poyraz sayesinde bir şekilde kurtuldu. Onları uzun bir aradan sonra aynı tarafta, aynı amaç için çabalarken görmek çok güzel.

UYUŞTURUCU ÇETESİ ARTIK EN YAKINIMIZDA!

Okulda düşürüldüğü bir tuzak sonrasında İsa, uyuşturucu kullandığı gerekçesiyle apar topar karakola götürüldü. Ümran, Taşkafa ve Sema da peşinden gitti elbette… Bizler İsa’nın böyle bir şey yapmayacağına emindik ama neyse ki ona bunu yapan da bulundu ve İsa kurtulmuş oldu. Ama çetenin giderek en yakınlarına kadar gelmiş olması, onları da germiş oldu, bizleri de. O çeteyi bitirmek de elbette bizimkilere kalıyor, biz yapabileceklerine eminiz.

BUGÜN GÜNLERDEN BABA - OĞUL!

Poyraz ve Sinan’ın “baba - oğul günü” başlamak üzereyken apartmanlarının duvarında gördükleri yazı hepimizi gülümsetti. Ayşegül’ün “Poyraz geber inşallah!” temennisi o duvarın gördüğü en içten yazı olmuş oldu böylelikle. Sinan’sa o yazıyı Ayşegül Abla’sının yazmış olamayacağını, onun o kadar delirmediğini söyleyerek biraz yanılmış olsa da sonrasında “baba - oğul günü” başlamış oldu. İlker Kaleli ve Ata Berk Mutlu da o sahneleri çekerken epeyce eğlenmiş olmalılar ki biz de onlarla birlikte çok eğlendik. Aklımızda da en çok oyuncaklara “Ayşegüüüül!” ve “Buuuseee!” nidalarıyla sarıldıkları anlar kaldı elbette.

Sinan’ın kime benzediğini sanırım konuşmaya bile gerek yok, buradan yola çıkarak onun da ileride en az babası kadar deli divane bir aşık olacağını söyleyebiliriz. Yaptıkları sohbette Poyraz’ın sevdiği her şeyi hep en çok sevdiğinden bahsetmesi de içimize işlemiş oldu. Poyraz Karayel, çok sevmesi bir yana, aynı zamanda çok da güzel seven bir adam, üstelik bu her konuda geçerli. Ona bazen çok kızıyoruz ama bu yüzden de onu sevmekten vazgeçmemiz imkansız. O nasıl her şeyi hep en çok seviyorsa, biz de onu en çok seviyoruz bu sebeple. 

NEŞET’İN GERÇEK YÜZÜ!

Bölümün kuşkusuz en önemli ve en sevindirici gelişmesi ise Ayşegül’ün Neşet’in gerçek yüzünü tam manasıyla öğrenmesi ve bu sayede de olayların ortasına pat diye düşmesi oldu. Savcı Hakan’la yaptığı görüşmede önce ilaç şirketi diye işe başladığı yerin uyuşturucu pazarladığını öğrendi, sonra da bu işin arkasında kimin olduğunu araştırırken Neşet’in kendisine olan son derece tehlikeli ilgisinin bilincine vardı.

Hem uyuşturucu konusundaki hassasiyeti, hem de Poyraz’ı, babasını ve arkadaşlarını hapse düşmekten kurtarmak istemesi sebebiyle Savcı Hakan’la çeteyi çökertmek için işbirliğine girmiş oldu böylelikle. Buraya kadar her şey güzeldi, bizler de “sonunda Neşet’in nasıl biri olduğunu birileri gördü” diye seviniyorduk ki ayrılık klişelerinden biri Poyraz ve Ayşegül’ü de vurdu, aralarına bir yanlış anlaşılma daha girdi. Ayşegül ve Neşet’i, Ayşegül’ün evinde, sarılır bir pozisyonda bulunca Poyraz’da oluşan hayal kırıklığı da hepimizin içine oturmuş oldu, üstelik o da Neşet’in Ayşegül takıntısını öğrenmişti.

Poyraz’ın Ayşegül’ü korumak için Ayşegül’den ayrılmasının üstüne bir de Ayşegül’ün Poyraz’ı kurtarmak için girdiği oyun eklendi aralarındaki bilinmeyenlere. Onlar acı çektikçe biz üzülüyoruz ama kavuşmalarının çok güzel olacağına da eminiz. Haftaya görüşmek üzere!

noluyo.tv Tarafından hazırlanmıştır.