Bölüm sonu dedikodusu: Hayatımın Aşkı 8. bölüm
Güncelleme Tarihi:
Bir haftalık küçük bir aradan sonra Hayatımın Aşkı sekizinci bölümüyle karşımızdaydı. Yonca Evcimik ve Burcu Güneş'in şarkılarıyla renklenen bölümde varolan bazı düğümler çözülürken çözülenlerin yerine yeni düğümler atıldı. Dilerseniz bu hafta neler olmuş neler bitmiş hep birlikte ele alalım.
SAMİMİYET ŞART!
Hem Demir'e hem de Kaan'a karşı ayrı cephelerde savaşan Duru, kirli planlarına hız kesmeden devam ediyor. Adil dövüş denen şeyden haberinin olmadığı durmadan belden aşağı çalışıyor olmasından belli! Kaza yalanıyla Demir'i saf dışı bırakmak istese de Gökçe'nin kullandığı samimiyet kartı Duru'nun planının geri tepmesine sebep oldu. Duru statüsü ve sahip oldukları üzerinden Gökçe'yi aşağılamaya çalışsa da farkında olmadığı bir şey var. Gökçe'de olup da Duru'da olmayan tek şey var o da samimiyet! Üstelik bu belki de Gökçe'ye Duru'nun isteyip de sahip olamadığı tek kişiyi yani Kaan'ı getirecek. Tabii ki Duru henüz bu tehlikenin farkında değil, farkına vardığındaysa her şey için çok geç olacak. Ajansa soktuğu casus sayesinde abisi ve Gökçe'nin arasını açmayı planlayan Duru muhtemelen başarılı olacak. Fakat bu hamleyle Gökçe'yi Kaan'a ittiğini anladığında ortalık çok karışacak. En azından şimdilik görünen bu!
AŞKIN PEŞİNDEN AÇ AÇINA KOŞULMAZ!
Bartu tüm radarlarını açmış ve hedefe kilitlenmiş durumda, Sema'ya giden her yol mübâhtır mantığıyla hareket ediyor. Sema'nın ideal erkek tipini öğrendikten sonra onun kalbini kazanmak için saf ve temiz duygularla yola çıksa da olaylar pek de öyle sonuçlanmadı tabii. Bartu'dan bahsediyoruz, işlerin sarpa sarmaması mümkün değil. Bartu aşkının peşinden koşuyor koşmasına da aşkın peşinden aç açına koşulmaz. Paranın kokusunu alınca bir taşla bir sürü kuş vurmak isteyen Bartu yanlış sonuca ulaşsa da en azından gidiş yolundan puan aldı. Sema'yla mehter yürüyüşü gibi iki ileri bir geri giden karışık ilişki durumuna rağmen biz Bartu'ya inanıyoruz. Olacak!
ÖPÜŞECEK MİSİNİZ YOKSA POLİS Mİ ÇAĞIRALIM?
İki ileri bir geri giden bir diğer ikili de Gökçe ve Demir... Bu ikili birlikte mi değil mi inanın biz de anlamadık. Bir bakıyoruz patron-çalışan ilişkisi içerisinde gayet ciddiler hatta Gökçe Demir'den işle ilgili azar işitiyor. Sonra bir bakıyoruz göz göze diz dizeler. Burunlar birbirine sürtülüyor, nefesler birbirine karışıyor, tamamlanmayan imalı cümleler kuruluyor. Yoksa öpüşme mi geliyor derken bir anda bir şey oluyor ve öpüşemiyorlar. Öpüşemedikleri yetmezmiş gibi hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ediyorlar. Haydi ayarsızlık Gökçe'nin göbek adı da Demir gibi planlı programlı bir adamın böyle dengesiz davranması biraz garip kaçıyor. Bir yandan Demir'in bir uzak bir yakın tavrı diğer yandan artık tekrara düşen bu "öpüşememe" durumu can sıkmaya başladı diyebiliriz. Öpüşecekseniz öpüşün arkadaşlar, bizim de işimiz gücümüz var! Demir sen de ne istediğine karar ver artık. Bunun bir adını koyun! Öyle her aklına estiğinde kızı öpemezsin. Bu ilişki nereye gidiyor? Şimdi siz nesiniz? Kafamızda deli sorular adeta depar atıyor!
YATAK ODASI SESLİ KAANLAR
İşgal altındaki evini Duru'nun istilasından bir türlü kurtaramayan Kaan yetmezmiş gibi şu sıralar bir de Gökçe'nin özlemiyle uğraşıyor. Kalbi uzun zaman önce Gökçe'ye kaymış olmasaydı belki de şimdiye kadar yelkenleri suya indirmiş olurdu ve Duru amacına ulaşabilirdi. Fakat Duru için o tren çoktan kaçmış gibi görünüyor. Kaan'ın zayıf noktalarını bildiği için özenle oralara oynasa da Kaan da Duru'yu çok iyi tanıyor ve hamlelerini tahmin edebiliyor. Zorla da olsa dizinde yattığın adam bir başkasını düşünerek hayallere dalıyorsa sen bu savaşı çoktan kaybetmişsin ama haberin yok Durucuğum. Ama emin ol idrak ettiğinde yüzünün alacağı hali hepimiz çok merak ediyoruz.
Bu arada Demir ve Gökçe'yi birlikte gördükçe içi dağlanan Kaan kadar karizmatik yatak odası sesiyle bir gece ansızın Gökçe'yi arayan Kaan da gözlerden kaçmadı. O ses tonunu duyan Gökçe ahize başında nasıl oldu da erimedi onu da ayrıca merak ediyoruz. Laf aramızda Gökçe'ye büyü yapıldığından da şüphelenmiyor değiliz. Çünkü Kaan'ı fark etmemesi için mantıklı başka bir sebep bulamıyoruz. Ne diyelim belki Demir'i öpmeyi başarabilirse çakraları açılır da göremediklerini görmeye başlar. Ferhat Göçer'in de dediği gibi git, hevesini al gel; nefesini al gel Gökçe. Biz buralarda Kaan'la birlikte seni bekliyoruz. Belki de hayırlısı budur, kim bilir?
noluyo.tv Tarafından hazırlanmıştır.