Güncelleme Tarihi:
Bayram tatilini İstanbul’da işimin gücümün başında geçirdikten sonra “Herkes geldiyse bana müsaade...” diyerek iznimi kullandım ve yola koyuldum.
Hedefim ilk ziyaretimi geçen yıl gerçekleştirdiğim köklü ve pek çok bakımdan orijinal müzik organizasyonu Montreux Jazz Festival’da yaklaşık bir hafta takılmaktı.
Neil Young, Santana, Max Jury, Lana Del Rey, Marcus Miller, Santana, Haelos, Daughter, Grimes, Floating Points, Four Tet, Kiasmos, Dewolff tarzında gelişen yüklü bir programı tamamladıktan sonra Dweezil Zappa ve Deep Purple’la kapanış yapıp 17 Temmuz’da da İstanbul’a dönecektim.
Neticede olaylar üç aşağı beş yukarı böyle gelişti ama son iki gün tahmin edebileceğiniz nedenlerden dolayı farklı ve tatsız bir şekilde tamamlandı. Dönmeye çalışıp dönememek vesaire, içinden darbe ve çaresizlik hissi geçen bir festival deneyimi yaşamış oldum neticede... Yine de “Bizi müzik iyileştirir” diyerek MJF’yi anlatayım...
Cenevre Gölü (Leman Gölü de diye anan çıkar) kıyısındaki cennet parçası Montreux’de bir marangozun oğlu olarak doğan Claude Nobs’un hayatı 1960’ların hemen başında o dönem henüz pek tanınmayan bir gruba rehberlik yapmasıyla değişir.
Grubun adı Rolling Stones’tur, bir televizyon programı şeklinde düzenlenen Rose D’or Festival’e katılmak için gelmişlerdir.
Nobs, memleketinde bir müzik festivali düzenlemeye karar verir, her kapıyı çalar, ABD’ye kadar bu uğurda yol teper, Nesuhi Ertegün’le çat kapı görüşecek kadar şartları zorlar ve neticede amacına ulaşır.
Bu ısrarlı ve sempatik adam zamanla geliştirdiği kişisel ilişkiler sayesinde Aretha Franklin’den David Bowie’ye, Quincy Jones’tan Prince’e bütün devleri tek tek ikna eder Montreux’ye gelmeye zaman içinde.
Montreux’ye tepeden bakan ‘şale’sindeki efsane partilerin de bir çekim alanı yarattığı gerçek ama asıl başarısını ‘Sanatçıların en mutlu çaldıkları ve ayrıldıkları’ festivali inşa ederek yakalar. Niye mutludur sanatçılar? Çok iyi ağırlanıyorlardır, eyvallah ama başka bir sır daha vardır.
Hep en son teknolojiyi kullanır festival. MJF’nin 1967’den itibaren kaydedilmiş yüzlerce efsane konserden oluşan arşivi zaten 2013’te UNESCO tarafından dünya kültürel miras listesine alındı.
Zamanla mekânsal olarak da genişleyen festivalde konserler 4 bin kişi kapasiteli Stravinski Oditoryumu olmak üzere irili ufaklı 15 sahneye yayılıyor.‘Aşırı derecede medeni ve iyi’ bir seyirciyle dev isimleri dinlemek elbette hem müzikseverler açısından hem müzisyenler açısından çok cazip.
Ancak tahmin edebileceğiniz üzere epeyce de ‘tuzlu’ bir deneyim. Örnek olarak Neil Young konserinin biletleri 135 ile 345 İsviçre Frangı arasında değişiyordu. Kabaca 400- 1000 TL diyebiliriz. Gelir düzeyi yüksek İsviçreliler için problem teşkil etmeyebilir ama yaklaşık 500 TL’lik bir biletle Barselona’daki Primavera’da 3 günde 500 gruba erişebilen kitle için (aralarında ben de varım) ağır bir fatura.
Ama İsviçre’nin festivalin genel karakteri bu. Alan memnun, satan memnun, çalan memnun. Lüks bir festival ama bunu gözünüze sokmadan yapıyor. Başka bir festivalde Caviar House & Prunier’de havyar-şampanya mönüsü alıp Mogwai dinleyemezsiniz! Hem her şey para değil MJF’nin organizasyon ekibi için. Her konser bu kadar pahalı değil ve epeyce de ‘ücretsiz konser’ sunuluyor. 15 sahneden 9’undaki konserler ücretsiz mesela. 2016’da 16 güne yayılan festivali 220-250 bin kişinin ziyaret ettiği hesaplanıyor kabaca.
Bir de İstanbul Caz Festivali’nin kıymetini bilelim diye söylüyorum. Ernest Ranglin & Friends konserinin biletleri MJF’de 95 ile 205 İsviçre Frangı arasında değişiyordu; 300 TL ile 600 TL arası diyelim. Eğer iptal olmasaydı aynı konseri İstanbul’da birkaç gün sonra 45 TL - 70 TL arasında değişen bir bilet alarak izleyebiliyor olacaktık!
UFUKTA BELİREN FESTİVALLER
Peki madem bizi müzik iyileştirebilir, yaralı ruhlarımıza biraz olsun fayda sağlayabilir diyoruz, bu yaz için şansımız tükendi mi?
** Bu akşam Joss Stone var Zorlu PSM'de konseri iptal etmedi bu cesur kadın. Öğrenciler için 60 TL. Diğer biletler 100 ile 300 TL arası değişiyor. Aklınızda bulunsun.
Glastonbury, Roskilde, Primavera sona erdi, Sziget’in biletleri tükendi ancak festival mevsimi devam ediyor. Uzağa gitmeden Avrupa’ya, yakın çevreye bakarsak...
** Eğer elektronik müzik, dans, deniz, kumsal vesaire peşindeyseniz Hırvatistan’da, Tisno’daki Defected’i önerebilirim. 11-15 Ağustos arasında ve biletler 100 pound (yaklaşık 400 lira). Daha sonra da Dimensions Festival var Hırvatistan’da, ona da bir bakabilirsiniz. Serinleyeyim ve iyi müzik dinleyeyim derseniz Helsinki’de Flow Festival var 12-14 Ağustos’ta; biletler 165 euro civarı (yakşalık 530 lira).
** Hollanda’da 19-21 Ağustos arasında Lowlands var. Kırsalda bir festival ama neticede Amsterdam’a 1-2 saat uzaklıkta; biletler de 140 pound.
** Müziği ortaya karışık alayım diyenlere Justin Bieber’dan Rihanna’ya, Faithless’tan Kaiser Chiefs’e seçenek sunan V Festival var İngiltere’de Chelmsford’da ve biletler de 165-190 pound arası. Leeds Festival de iyi bir seçenek olabilir Britanya’da; 26-28 Ağustos arasında ve biletler 205 pound (820 lira).