Güncelleme Tarihi:
24 Nisan 1915’in yıldönümü dolayısıyla, Yiğit Bener editörlüğünde 35 edebiyatçı ‘İçimizdeki Ermeni’ adlı ortak bir kitaba imza atmışlar ve Hrant Dink’e adadıkları kitabın önsözünde, “1915’in yüzüncü yılında artık bu hançeri çıkarmanın, ortak bir insani vicdanda buluşmanın zamanı gelmiş, geçmektedir,” diyerek geçmişi unutmadan, inkâr etmeden, bugüne bakmanın ve geleceği oluşturmanın zamanı geldiğini söylemişlerdi. Haklıydılar elbette. Ama nasıl olacak? Elbette bilerek... Dünü bilip bugünden haberdar olarak. Nuran Akkaya’nın Alef Yayınları tarafından yayımlanan foto-belgesel kitabı ‘Ermeniler’ bu soruları görsel olarak cevaplayan, tek kelimeyle ‘olağanüstü’ bir çalışma.
Yine kısa süre önce okurla buluşan ‘1916 Ankara Yangını’ adlı kitaplarının kimi sayfalarında Taylan Esin ve Zeliha Etöz, 1915 ve 1919 yılları arasında Anadolu’nun farklı şehirlerinde çıkan yangınlarda tarihe karışan/karıştırılan Ermeni mahallelerine odaklanıyorlardı. Öyle ki saydıkları şehirlerin sayısı ve yayıldığı geniş coğrafi alan, bu toprakların binlerce yıllık sakinleri Ermeniler’in “talihsiz serüven”inden bir kesiti de gözler önüne seriyordu. Bugün Anadolu’nun hangi şehrine giderseniz gidin karşınıza çıkacak kilise, cami, köprü, konut mimarisinde mutlaka bir Ermeni mimarın, ustanın imzasını görmemiz bu topraklardaki silinmeyecek izlerinin bir diğer ispatı. Uzun lafın kısası; böyle yüklü bir geçmiş mirasından söz ediyoruz ve kimileri bundan şikâyetçi olsa, onları anarken “affedersin” diyerek söze girse de, Anadolu coğrafyasında bugün de varlığını sürdüren Ermeni toplumunun bugününe odaklanıyor Nuran Akkaya.
Ermeni toplumunun bugünü
‘Ermeniler’ adlı fotoğraf albümünde Akkaya, Ermeni toplumunun her kesiminden portreler ile İstanbul ve Anadolu’nun kadim coğrafyasından izlere yer veriyor. Örneğin, Van’daki Akdamar Kilisesi’nden Hatay’daki tek Ermeni köyü olan Vakıflı Köy’e, Kars’taki Ani Harabeleri’nden Kayseri’de yaşayan ‘tek’ Ermeni Sarkis Teke’ye kadar hiçbir şeyi ihmal etmiyor. Tanıl Bora kitapta, ‘Bir Ermeni Tanımak’ başlıklı yazısında Gençlerbirliği kulüp tarihinin önemli figürlerinden Rafael Demircan’ın yani ‘Ermeni Rafet’in hikâyesini anlatıyor kısaca. Ayşe Yarman ise ‘19’uncu Yüzyıldan Bugüne Fotoğrafların Diliyle’ adlı yazısında “Nuran Akkaya’nın çektiği fotoğraflar Türkiye’de Ermeni gerçekliğini çok farklı boyutlarda gözler önüne sermektedir” diyerek, günümüzde bu kadar dağınık bir şekilde varlıklarını sürdüren Ermeniler’i kitapta gördükçe yaşayacağımız şaşkınlık, üzüntü ve utancı işaret ediyor. Tüm kültürler için özel bir yeri olsa da Ermeni toplumu için şaşırtıcı derecede zengin anlamlar içeren, Ağrı/Ararat Dağı’nı başlangıç alıyor Akkaya. Sonra Kars-Kağızman çevresindeki metruk köy ve harabe kilise kalıntılarını gösteriyor. Hiç uzatmadan kare kare insan hikâyelerine başlıyor. Önce bir Ermeni mezarlığını sonra 2010’da yıllar sonra yeniden ayin düzenlenen Akdamar Surp Haç Kilisesi’ndeki ayinden karelerle ölüm ve yaşamı bir arada veriyor. Şarkıcı Hayko Cepkin’in konserinden veya yazar Hayko Bağdat’ın imza gününden bir an’ı belgelerken Hrant Dink’in ölüm yıldönümündeki yüz binleri de hatırlatıyor tekrar. Günlük hayatımızda yanından geçtiğimiz Ermeni esnafı, zanaatçıyı da bugün yerinde dev bir AVM inşaatı yükselen Surp Agop Hastanesi’ni de gösteriyor. Artık boşalmış okullardan, sandığımızdan derin anlamları olan dini törenlerden, Kayseri’de, Adana’da yaşayan (bir kişi bile olsa) Ermeniler’in gündelik hayatlarından sahnelerle Ermeni toplumunun bugününü gösteriyor Nuran Akkaya.