Güncelleme Tarihi:
20’nci yüzyıl resminin en tanınmış isimlerinden Joan Miró, 125 eseriyle İstanbul’a geliyor. 23 Eylül'de Sakıp Sabancı Müzesi'nde sanatseverlerle buluşacak olan Miró için canlı renkleri, neşeli desenleriyle Akdenizli İspanya’nın simgelerinden biri diyebiliriz. Hem İspanyol hem Katalan hem soyut hem figürcü hem sürrealist hem değil, biraz da dışavurumcu... Ama hepsinin ötesinde hayatı boyunca resmi değiştirmek, ona ‘suikast düzenlemekle’ uğraşmış bir sanatçı. Sonuçta resmi öldüremese de her faninin bir bakışta tanıyacağı, kendine ait bir dünya kurmayı başarmış bir imza...
NE DELİ NE DE ÇAPKIN
Miró’nun eserleri ilk bakışta birer soyut resim gibi görünür. Lekeler, çizgiler, renkler ve desenler bir hikâye anlatmaz. Aslında sadece bir güzellik duygusu vermeyi hedeflemez. Çünkü o soyut görüntüye dikkatle baktığınızda Miró’nun hiç durmadan tekrar ettiği temel figürlerini görebilirsiniz: Kuşlar, kadınlar, yıldızlar, ay ve güneş...
1920’lerde oluşturduğu ve ömrü boyunca sadık kaldığı bu semboller, insanın bilinçaltıyla, doğayla, hayatla kurduğu ilişkiye dair simgelerdir. Miró’nun sanatı, bu sembolleri ve ana renklerini değiştirmeden farklı teknikleri denediği bir arayıştır. Tuvalden dev duvar resimlerine, seramikten taşbaskı ve halılara geniş bir teknik yelpazede hep yeniyi arayan bir büyük âlem.
Her ne kadar bu şekillerin biraz da kendiliğinden oluştuğunu söylese de bugün onun son derece planlı bir sanatçı olduğunu biliyoruz. Ne Dali gibi deli ne Picasso gibi çapkındı. Diğer çılgın İspanyollardan farklı olarak sakin ve planlı bir hayat sürdü, iyi bir aile babası oldu.
İstanbul’daki sergi onun çalışma biçimini, desenleri, özel eşyaları ve belgelerle birlikte sunacak.
Sanat sezonumuz için görkemli bir açılış, resimseverler için kaçırılmayacak bir fırsat.
SERGİYİ GEZERKEN HANGİ ESERLERE DİKKAT ETMELİ, NASIL BAKMALI?
CONSTELLATIONS
İkinci Dünya Savaşı başladığında yaşadığı sıkışmışlık duygusuyla yarattığı bir seri olan Constellations, Miró’nun en tipik resimleridir. Kadınlar, kuşlar ve diğer canlılar, cansızlar... Miró o dönemi “İçimde derin bir kaçma arzusu vardı. Umutsuzca kendime kapandım, gece, müzik ve yıldızlar resmimde rollerini üstlendiler” diye anlatıyor.
FİGÜRLER KUŞLAR VE YILDIZ
Çok tipik bir Miró resmi. Geniş boş alanın yarattığı derinlik duygusu var. Hâkim renk mavi, onu yine bir başka temel renk kırmızı yırtıyor. Sol köşedeki yıldız, Miro’nun olmazsa olmazı. Altındaki nokta ve devam eden çizgide ellerini yere uzatmış insan figürleri var. Kuşlar ise ortadaki büyük çizgi ve onun üzerinden geçen kırmızı. İki kanadından tanıyabilirsiniz...
KİŞİ
Miró Müzesi’nin önündeki yerinden 10 yıldır hiç kımıldatılmayan heykel, ilk kez İstanbul sergisi için söküldü. Baş ve gövdesi tek bir hareketle tasarlanmış gibi duran figür, sanatçının en ünlü işlerinden biri. Kolları, cinsel organı sonradan eklenmiş havası ona daha gerçeküstü bir hava katıyor. Spielberg’ün ünlü filmi E.T’ye de bu heykelin ilham verdiği rivayet edilir.
MAĞARA KUŞLARI
Miró’nun en önemli simgelerinden biri kuş. Bu resimde de kuşun yüzü açıkça görülüyor. Büyük bir eğimle uzanan çizgi de gövdeyi simgeliyor. Kuş, düşlerin, özgürlüğün, farklı dünyaların simgesi. “Kuşlar göğe doğru uçarken bizi yerden alıp daha yükseklere, dünyevi olmayan rüyalara ve hayaller dünyasına doğru götürürler” diye anlatıyor resimlerindeki kuşları.
BİR GÜZELLEME
Adını sanatçıya ithaf edilmiş bir dizi şiirden alıyor. Resimde yukarıya bakan, sanki çığlık atan bir kadın var. Miró’nun çok sevdiği simgelerinden üç tel saç bu figürün de başında. Resimlerinde sık sık kullandığı kırmızı renkli kadın cinsel organı da yerini almış... Ve tabii bir yıldızla birlikte... Bir başka tipik simgesi kaçış merdiveni de resmin alt köşesine yerleşmiş.