Güncelleme Tarihi:
Sezen Aksu ve Eleftheria Arvanitaki’nin şarkılarında, albümlerinde, konserlerinde müziği milyonlara ulaşsa da Ara Dinkçiyan (Dinkjian), caz kökenli bir müzikçi. Vazgeçtim’i, Sarışın’ı, Hoş Geldin’i, Yine mi Çiçek’i, Dinata’yı severek dinleyenlerin çok azı, bu şarkıların daha önce New York’ta, cazcıların elinde hayat bulduğunu biliyor...
Ara Dinkçiyan, dedelerinin yaşadığı Diyarbakır’ı ilk kez 2004’te gördü. Babası Onnik’e 75’inci doğum günü armağanı sürpriz bir gezi düzenlemişti. Fakat dede topraklarıyla gerçek kucaklaşmasını 2009’da, Kardeş Türküler’le konser verdiğinde yaşadı. Babası Onnik, tehcir sonrası doğduğu ve öksüz büyüdüğü Paris’te öğrendiği hasret türküsünü söylemişti bu konserde. Dinkçiyanlar’ın ailelerinden dinledikleri Diyarbakır sokak, ev, çarşılarını gezip hasret giderişleri, büyüklerinin soğuk su içtiği taş kuyuyu keşfetmeleri belgeselci Onur Günay ve Burcu Yıldız tarafından görüntülendi. 2012’de Garod (Hasret) adlı filme konu oldu...
Dinkçiyanlar bu yolculukta derin bir melankoli hissine kapıldı. Onları en çok etkileyen, büyüklerinden dinledikleri rengârenk Diyarbakır ile bugünkü fotoğraf arasındaki farktı. “Kızgın ya da üzgün değildik. İkimiz de hayatta kaldığımız, orada olduğumuz, atalarımızın oradaki yaşamlarını hayal edebildiğimiz için şükran doluyduk. Ortada bir öfke yoktu” diyordu Ara Dinkçiyan gezi izlenimlerini Agos’a aktarırken.
Geçmişe yolculuk aynı zamanda, yeni albümler için ilham verdi. 27 yılda 8 albümü yayımlanan Ara Dinkçiyan son bir yılda tam üç albüm birden kaydetti. Gelecek hafta Kalan’dan yayımlanacak Three of Us’ta klarnetçi İsmail Lumanovski ve kanuncu Tamer Pınarbaşı ile son 20 yılın en sevilen çalışmalarından seçtiklerini yeniden yorumluyor. Sezen Aksu, sözlerini kendi yazdığı ‘Benim Karanlık Yarim’de aşklarını hoyratça yaşayan, günün birinde terk edilince yıkılıp özeleştiri yapan bir karakteri etkileyici dille anlatıyor. Erkan Oğur ise Dinçkiyan’ın en güzel bestelerinden Ağladıkça’ya bağlamasıyla yeni bir soluk getiriyor.
Yine gelecek hafta Mira Records’dan piyasaya çıkacak ‘Diyarbekiri Hokin’de Ara Dinkçiyan bir hayalini gerçekleştiriyor. Babası Onnik Dinkçiyan, Diyarbakır Ermeni lehçesiyle, yörenin asırlık Ermeni türkülerini söylüyor. Nisan başında ise tehcir trajedisine ithaf edilen ‘1915-2015 Truth and Hope’ yayımlanacak. Onnik Dinkçiyan’ın sesiyle, Istanbul Strings’ten bir grubun keman ve viyolalarıyla katıldığı albümün yayımcısı Kalan Müzik...
BABAMLA HAYALİMİZ GERÇEKLEŞTİ
2009’da Kardeş Türküler’le Diyarbakır’daki konserimizde babam çocukluğunda Paris’te öğrendiği ‘Hasret’ adlı türküyü söylemişti. Diyarbakır Ermenicesiyle söylediği bu türküye hiçbir plakta rastlamadım. Bunun gibi unutulmuş Diyarbakır Ermeni türkülerini yok olmadan kaydetmek gerekiyordu. Diyarbekiri Hokin’in (Diyarbakır Ruhu) kaydını bitirdikten sonra babam “Hayatta yaptığım en iyi iş” dedi.
BÜYÜK ACIYI, ONULMAZ YARAYI ANLATTIM
Kalan Müzik’ten Hasan Saltık geçen yıl, 100’üncü yıl için bir albüm hazırlamamı istedi. Orkestra dahil tüm imkânları kullanabileceğimi, dünyanın herhangi bir yerinde kaydedebileceğimi söyledi. Bu talep beni çok duygulandırdı. Albümü ABD’de kaydedip izole edilmişliği yansıtmak yerine, Türk müzikçilerle bir araya gelip, Türkiye’de kaydetmek istedim. Artık bir araya gelmemizin, birbirimizi incitmeden konuşmamızın zamanı geldi çünkü. Ocak ayında İstanbul Strings’in dört üyesiyle kaydettik. Ayrıca Ari Mergel gitar, Özcan Gül duduk çaldı, babam bir türkü söyledi: Gözyaşları. Albümde ut şarkıcı konumunda, yaylı çalgılar dörtlüsü eşlik ediyor. 15 eserden dördü benim bestem, üçü ilahi, geri kalan tüm türküler 1915, savaş, ölüm ve sürgün duygusuyla ilgili. Albümü atalarıma adadım. İsmi ‘1915-2015 Truth and Hope’. Utla ilahileri seslendirmem belki tepki çekebilir. Fakat ben bu metinleri saygıyla, kutsallıklarını zedelemeyecek şekilde ele aldım. Albüm notlarında soykırım sözcüğünü kullanıp kimilerini mutlu ederken kimilerini öfkelendirmek yerine bu kavramı tartıştım. Ne kadar acı, onulmaz bir yara olduğunu anlattım. Ayrıca soykırım sözcüğünün ABD dahil pek çok ülkede olağan şekilde kullanıldığını, özel bir yorum içermediğini, sadece tarihi ve özel bir olayı tanımladığını belirttim. Hayat boyunca gerçeği bulmayı umut ederiz. Bazen çirkin ve yaralayıcıdır gerçekler. Yine de bu bilgiye ulaşmak hedefimizdir, çabalamayı sürdürürüz. Albüm bu çabanın ürünüdür...
SEZEN’İN SÖZLERİ ÇOK GÜÇLÜ, ERKAN OĞUR’UN TEK NOTASI YETER
Secret Trio, kanuncu Tamer Pınarbaşı ile klarnetçi İsmail Lumanovski’nin fikriydi. New York Gypsy All Star’da funk, caz, rock karışımı özel bir müzik yapıyorlar. 2011’de ikisi gelip, bugüne kadar çok neşeli, hızlı albümler yaptıklarını, benimle tam tersi yönde albümler kaydetmek istediklerini söylediler. Arşivimde geçmişin kayıtlarını dinledik, birlikte çalıp repertuvar oluşturduk. 2012’de Sounscapes yayımlandı. Bu kez sevilen bestelerimi, sevdiğim eserleri bir araya getirip Three of Us’ı kaydettik. 30 yıllık dostum Sezen Aksu’ya, My Dark Place adlı bestemi götürüp, söz yazmasını, seslendirmesini rica ettim. Hangi duygularla yazdığımı sordu. Kalabalıklarla kuşatılsak bile her birimizin aslında yalnız olduğumuzu, ruhumuzda dışarıya açmadığımız karanlık noktalar bulunduğunu anlattım. Müziği içselleştirip çok kişisel, derin, cesur, hayal bile edemeyeceğim kadar güçlü sözler yazmış. Erkan Oğur, onu görmeden tek nota çaldığında tanıyacağımız ender müzikçilerden biri. Ağladıkça, bağlamasıyla yeni bir boyut kazandı.