'Beş çocuğum olsun istiyorum,umarım iğrenç bir anne olmam'

Baba Mitch Winehouse, 'Kızım Amy' kitabında Amy Winehouse'u dünya çapında bir müzisyen yapan o albüm için şunu yazmıştı: “21’inci yüzyılın en çok satan İngiliz albümü Back to Black, Tanrı’nın yarattığı en aşağılık serseriyle ilgili. Oldukça ironik değil mi?”

İronik mi, tartışılır. En güzel aşk şarkıları gibi pek çok eser, büyük sanatçıların duygularını hak etmeyen sevgililer için yazılmaz mı zaten? Winehouse başlarda şanslıydı. Müzik konusunda en büyük idolü olarak gördüğü babası Mitch ile olan sıradışı baba-kız ilişkisi, onu hayatının aşkı Blake Fielder-Civil öncesinde tıpkı büyülü bir kalkan gibi koruyordu. Ama babasının sevgisi ona yetmedi. Winehouse, Blake’a aşık oldu ve onunla birlikte hayatının ‘karanlık tarafına’ geçiş yaptı. Bu aşk ona müzik kariyerinin en iyi şarkılarını yazdırdı. 2008 yılında o artık 5 Grammy ödüllü, İngiltere ve ABD listelerinin zirvesinde bir süperstardı.

Amy Winehouse 23 Temmuz 2011 yılında Londra’daki evinde hayatını kaybetti. Winehouse, 20 Haziran 2011 tarihinde İstanbul Küçükçiftlik Park’ta olması planlanan konserine sarhoş çıktığı Belgrad konserinden sonra özel uçakla gelmiş, İstanbul’da birkaç gün dinlenmiş ancak konser iptal edilmişti. Müzisyenin 3 gün sonra dünyayı yasa boğan haberi ise kara haber tez duyulur misali, gündeme bomba gibi düşmüştü…

'ÇIPLAK AYAKLI BİR PERİ GİBİYDİ, VAR MIYDI, YOK MUYDU?'

Amy Winehouse'un gerçekleşmeyen İstanbul konserinin organizasyonunda görev alan, Pozitif'ten Murat Abbas (nam-ı diğer Mabbas) bugün 3 sene önce yaşananlarla ilgili kişisel sosyal medya hesabında şunu paylaştı: ''...İstanbul'a pazar akşamüstü gelmişti. Mahalleme gelmişti hem de; Akaretler'e. Birden telefon çaldı, otelde toplantıya çağırılmıştık menajeri tarafından. Anlamıştım… Çıplak ayakla girmiş otele, merdivenlerden öyle çıkmış. Simsiyah merdivenlerden çıktıkça onun tozlu çıplak ayak izlerini takip ettik. Bir peri izinin peşinden gidiyor gibiydik. Var mıydı, yok muydu? İstanbul'dan ayrıldıktan kısa bir süre sonra ‘yoktu’ artık. Ama aslında ‘var’. O ayak izleri gibi; belli belirsiz... Seni unutmadık sevgili Amy Winehouse'.

30'UNDA ANNE OLMAK İSTİYORDU

Huffington Post birkaç gün önce Amy Winehouse’un hiç yayınlanmayan bir röportajına yer verdi. 2004 yılında ilk albümü 'Frank' sonrasında bir röportaj veren Amy Winehouse, muhabirin gözlemlerine göre o zamanlar sağlıklı, hatta balık etli, konuşkan ve az sayıda dövmesi olan genç bir kadındı.

Ve babasına göre de kızının 'hayatını karartan' tek aşkı, tüm zamanların en büyük hitlerinden 'Back to Black'i uğruna yazdığı Blake Fielder-Civil'le yeni bir aşka yelken açmıştı.

Dünyanın en büyük seslerinden biri olacağı henüz bilinmeyen 20 yaşındaki Winehouse, röportajında 9 yaşında dans edip şarkı söylemeye başladığını ve ilerde sahnede olmaya karar verdiğini anlatıyor.

BABASININ KIZI

Babasının her zaman iyi bir müzik kulağı ve sesi olduğunu söyleyen Winehouse, müzikteki en büyük idolü olarak da yine onu işaret ediyor: 'Evde her zaman şarkı söyleyerek gezinirdi ve herkes böyle yapardı. Hep şiir yazdım ama bunun benim için bir terapi olduğunu 15 yaşında anladım. Sonra caz dinlemeye başladım ve şarkıcılığım gelişti. Gittiğim okulda (Sylvia Young) bana müziğin bağırmakla değil, hassasiyetle ve ince eleyip sık dokumakla ilgili olduğunu öğrettiler.'

BART SIMPSON'LA SEVGİLİ OLMAK, MICHAEL JACKSON'LA EVLENMEK İSTERDİM

Ben hep Snoopy'nin sevgilisi olmak isterdim ama biraz daha büyüyünce Bart Simpson'ın sevgilisi olmak istedim! Sonra da Snoopy'yle mi yoksa Michael Jackson'la mı evlensem bir türlü karar veremedim. Çünkü Jackson benim için Tanrı'ydı. Daha da büyüdüğümde Salt-n-Pepa ve Madonna idollerim oldu. 9'umdayken Sweet-n-Sour (Tatlı ve Ekşi) adında ilk grubumu kurdum. Ben tabii ki Ekşi olandım... Çok komik şarkılarımız vardı. Mesela 'Boys Who Needs Them?' (Oğlanlara Kimin İhtiyacı Var) Oğlanlar bize 'oha, bunlar ne yapıyor böyle' diye bakarlardı.

BANA NE YAPILACAĞININ SÖYLENMESİNDEN HİÇ HOŞLANMADIM

Otoriteyle her zaman problemim oldu çünkü bana ne yapılacağını söylenmesinden hiç hoşlanmadım. Asla bir aptal olmadım, zeki bir kızdım ama aptalca şeyler yapardım. Gençliğimde iyi bir kızdım.

'ELİNDE GİTAR OLAN KIZ' OLMAK İSTİYORUM

Amy Winehouse 2004'te Brit Ödülleri'nde En iyi Kadın Solo Şarkıcı dalında aday oldu. En İyi İngiliz Şarkıcı kategorisindeki ödülünü ise 2007'de aldı. 'Şöhretten hem hoşlanıyor hem hoşlanmıyorum. Brit Ödülleri'ne aday olmak cool bir şey ama medya genellikle iyi olan şeyi öldürür. Yazabilmem için mümkün olduğu kadar kendi dünyamda kalmam lazım. Öte yandan da pek çok insana ulaşabilmem lazım. İşte benim için önemli olan bu... Ünlü olmaktan kaçmıyorum. Demiyorum ki 'ben çooook ünlüyüm!', hayır. Ben müzisyen olmaya devam etmek istiyorum. Ben Star Amy değilim, ben Elinde Gitar olan Kız Amy olmak istiyorum.

Bir dönem bir haber ajansında magazin yazıyordum. Bir üniversite arkadaşım Michael Jackson hakkında bir yazıda ona 'Wacko' demişti ve bu beni çok sinirlendirmişti. Sonra ona gittim ve 'Michael Jackson hayatını mahvetmedi!' diye bağırdım. Bazen herkes kendinden sıkılır ve ünlülere bakmaya başlar. İnsanlar da benim için çok şey söylediler, hiçbirini takmadığım için mutluyum.'

30'UMDA ANNE OLACAĞIM, 5 ÇOCUĞUM OLSUN

Kendimi 10 yıl sonra nerede görüyorum... 30'umda bir bebeğim olur. İkinci albümüm çıkar ve birkaç konsept EP daha yaparım. Ve gerçek müziğimi büyük albümlerim için saklarım. Evli ve çocuklu olurum. Umarım iyi bir anne olurum, iğrenç bir anne olmam. En az 5 çocuğum olsun istiyorum. Evden çalışırım o zaman. Alt katta kendime kurduğum stüdyonun kapısından içeri çocuklarım da gizli gizli sıvışır ve beni taklit etmeye başlar...'

ÖLÜM ANI

Amy Winehouse'un ölüm haberi, babasının yazdığı kitapta şöyle anlatılıyor: 'Cep telefonum çaldı. Ekranda ‘Andrew-Güvenlik’ yazıyordu. Amy beni sıklıkla kendi güvenlik görevlisinin telefonunu kullanarak arardı. ‘Merhaba tatlım’ dedim ama arayan o değil; Andrew idi. Ne dediğini zor anlayabildim. Tek çözebildiğim: ‘Hemen eve gelmelisiniz, hemen eve gelmelisiniz’ oldu. ‘Ne? Sen neden bahsediyorsun?’ diye sordum. ‘Hemen eve gelmeniz gerekiyor’ diye tekrarladı. Birden dünyam yıkıldı. ‘Yoksa kızım öldü mü?’ diye sordum. Andrew, ‘Evet’ dedi.'

Amy Winehouse'un eski kocası Blake, birkaç gün önce mezarın başında 'Onun ölümünden kendimi sorumlu tutuyorum' açıklamasını yaptığında baba Winehouse, 'Blake, Amy'nin mezarının başında röportaj mı vermiş? Lütfen bunun doğru olmadığını söyleyin bana!' diye Twitter'dan isyan etmişti.